DÜZENLENMİŞTİR
"Ya geçmişinde boğul yada geleceğinde ışılda!"
Geçmişle gelecek arasındaki o ince çizgideyim, geçmiş dünde kaldı, ben şimdiyi yaşıyorum, peki ya geleceğim?
Bilinmezliklerle dolu boşlukta sonsuzluğa yuvarlanıp gidiyordum, geçmişe dönülmezdi belki ama geleceğimizi geçmişe benzetmemiz mümkündü.
Seneler öncesinin aynısını yaşıyorduk, bu sefer sırrımız altıya bölünmüştü, iki kişinin paylaştığı şey artık sırdan çıkmış olurdu ama bizimkisi ise altı kişilik bir sırdı.
Kaç saat, kaç gün belkide kaç haftadır uyuyordum, yada ben öyle zannediyorum.
Başım fazla uyumaktan ağrıyordu, nasıl yatıyorsam öylece yatakta izim çıkmış gibiydi, gözlerim karanlığa açıldı, midemdeki ayaklanmalar başımın ağrısına karışırken sızlanarak yataktan doğruldum.
Odanın havasızlığından yataktan kalkmak zorunda kaldım, ayağıma dolaşan saçılmış kıyafetlerle sendeleyerek cama ulaştım perdeyi sonuna kadar aralayıp pencereyi açtım.
Kafamı dışarı uzattığımda çoktan akşam olduğunu gördüm, sabah kahvaltıdan sonra eve gelip bu saate kadar deliksiz uyumuştum.
Pencereden ayrılıp üzerimdeki kalın hırkayı çıkardım terlemekten ensem sırılsıklam olmuştu neredeyse, ince askılı atletle kalınca rahatlama geldi.
Komodinin üzerindeki suyun hepsini kafama dikip telefonumu da aldığım gibi odadan çıktım.
Mutfağa giderken salona göz attım, iki büyük koltukta Neva ve Ilgaz uyuyordu.
Telefonun yan tuşuna basıp saate baktım 02.26 olmuştu, telefonu açmamla önüme bildirimler geldi 2 kez Deniz Hanım aramıştı, 6 kez annem, 2 kezde babam.
Kahve makinesine kahve ve suyu koyup annemi aradım, bu saate rağmen tek çalışta açtı.
"Neredesin sen?" gözlerimi devirdim
"Sana da merhaba anne"
"Neredesin diyorum!"
"Evdeyim evde, nerede olucam?"
"Telefona niye bakılmıyor?" sinirle gülüp işaret parmağımın tırnağını baş parmağıma bastırdım, canımı yakmak sinirlerimi yumuşatma yöntemiydi.
"Stajdan yorgun gelip uyumuş olabilir miyim acaba? Hani bende bir insanım herkes gibi yorgun olunca dinlenme hakkına sahibim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR "Ölüler Sır Tutar"
Teen Fiction-Ara verildi- Sadece ölüler sır tutardı, hiç bir cinayet delilsiz kalmazdı, arkanızda hep bir iz olurdu bu iz bir sır olsa bile. Bir balo, üç kız... En güzel günleri onlar için ölene dek kabus olarak kalacaktı. Onları birleştiren bu fırtına kasırgay...