Bölüm geldiii
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!
Bugün Clay evde yoktu, az önce çıkmasını izlemiştim. Belki bugün bu lanet yerden bir umut kaçabilirdim.
Esnediğimde ağrıyan yüzümle bir küfür savurdum ve elim morarmış yanağıma gitti. Clay'e bıçak çekmemin geri dönüşü benim için hiç iyi olmamıştı.
"Orospu çocuğu." dedim ve odamın camına yaklaştım. Ardından kulpunu indirmeye çalıştım ama kilitliydi, yerinden bile oynamıyordu. Bahçeye gözlerimi dikerek kulpu zorlamaya başladım. Ayağımı duvara yaslayıp biraz daha güç almayı denedim. "Ben bu camı yapan..." Gözlerimle odaklandığım adam birden alnındaki delikle yere yığıldığında durdurdum hareketlerimi.
Birden bahçeye giren silahlı adamlarla geri çekildim.
Camdan uzaklaştığımda alt kattan gürültüler ve silah sesleri gelmeye başladı. Korku ile atan kalbimle yere eğildim ve kulağımı yasladım zemine. Rusça kelimeler ile korkum daha katlandı. Rus mafyası burada ne yapıyordu?
Kapım zorlandığında irkilirek kulağımı yerden çektim. Kapının arkasındaki adam Rusça bir şeyler bağırarak konuştu ve kapı sarsılmaya başladı. Yana devrilerek kırıldığında karşımdaki iki sarışın adama baktım.
Biri gülerek diğerine bir şeyler söylerken yanıma geldi ve kolumdan tuttu sertçe. Rus aksanıyla, "Kalk." dediğinde kolumdan çekip kalkmama yardım etti. Sertçe beni sürükler gibi arkasından çekiştirirken merdivenlerden inmeye başladık.
Bahçeye çıktığımızda sıraya dizilip yere diz çöktütürülmüş adamlarla sertçe yutkundum. Kolumdan tutan adam beni sıranın sonuna getirdi ve omuzlarıma bastırarak onlar gibi dizlerimin üstüne çökmemi sağladı. Sırayı elinde puro ile izleyen, Dylan'ın yaşlarındaki sarışın adama baktım. Oldukça yakışıklı ve genç duruyordu. Aynı zamanda mavi gözlerindeki ifade korkmama neden olmuştu.
"Evet, evet! Günlük yarışmamıza hoş geldiniz! Benim ismim Vladimir Dimitrov, siz zaten beni tanıyorsunuz." diye neşe ile Rus aksanıyla konuştuğunda gözlerimi yere indirdim. Göz göze gelmezsek bir şey olmazdı. Adam ünlü bir Rus mafyası olmalıydı çünkü yanımdaki adam korkudan titriyordu.
"Birinci soru ile giriş yapıyorum." Başımı kaldırdığımda birkaç kişi ötemdeki adam doğru eğildiğini gördüm. "Clay nerede?"
"Bilmiyorum." dediğinde Dimitrov dudaklarını büzdü ve silahını çıkarttı.
"Yanlış cevap." diye adamı alnının ortasından vurduğunda sesle irkilirken gözlerimin şokla genişlemesine engel olamadım. Nefes nefese, kulağım çınlarken korkuyla gözlerimi yere diktim.
Adamları yerdeki adamı sürükleyerek kenera çekerken bir yanındakine geçti. "Clay nerede?"
Korkmuş adam hızla, "Gitti. Ortaklarla ilgili bir anlaşmazlık çıkmış. Fransızların yanında." Gözlerimi onlara çevirdim tekrar. Dimitrov karşısındaki adama sırıttı. Ardından omzuna patpatladı.
"Aferin." Ardından diğer yanındaki adama eğildi. "İkinci soru! Çocuk nerede?" Kaşlarım çatılırken etrafa baktım. Buradaki en küçük kişi bendim.
"Hangi çocuk?" Tekrar silah sesi doldurdu kulağımı. Yanımdaki adam altına işemek üzereydi çünkü sıra ona geliyordu.
"Ben soruyorum, o soruyor... Böyle konuşma mı olur? Değil mi Anthonet?" Başka bir adama eğildi tekrar. "Şansımızı tekrar deniyelim. Çocuk nerede?" Sesler kesildi ve bir anda tüm yüzlerin bana döndüğünü hissettim. Başımı kaldırdım. Adam titreyen parmağı ile beni işaret ediyordu ve Dimitrov direkt olarak bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Fanfiction"Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas, Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..."