Another Time -46-

445 53 54
                                    

Biz geldik.

Dün de bölüm attım, ona da bakmayı unutmayın.

İyi okumalar.

Yorum ve vote 💫






"Thomas dur!" Birden çalıların arasından çıkan mavi gözlü adam ile kaşlarım çatıldı. Gözleri endişe ile bende dolaşıyordu. "Sakin yapma!" diye bağırdı elimdeki silaha bakarken.

"

Beni öldürebilir misin Thomas?" dedi Clay sırıtarak gözlerime bakarken. "Beni öldürebilir misin?! Yap o zaman!"

"Thomas sakın!" diye mavi gözlü adam bağırdı. "Sakın yapma!" Gözlerine bakmaya devam ettim korkusuzca. Artık umrumda değildi. Clara'nın yeni doğmuş bebeği umrumdaydı. Bebeğin babası umrumdaydı. Annesi. Dylan. Diğerleri. Artık kendimi gözden çıkarmıştım.

"Ben yapamam." dediğim gördüğüm hareketlilikle. "Ama o yapabilir." Dimitrov silahı aldı elimden. Clay'in gözlerinin korku ile genişlemesini izledim.

"Hoşçakal Clay." diyip hiç gözünü bile kırpmadan silahı ateşlediğinde hızlanan kalbimle Clay'in alnındaki delik ile yere yığılmasını izledim. Gök gürlediğinde artık cansız bakan gözleri aydınlandı ve vücuduma karanlık gibi korkutucu bir ağırlık çöktü o sırada. Elim kalbime giderken nefes nefese sendeledim.

Mavi gözlü adam bana korkuyla bakıp koşarak ormana gitti ve gözden kayboldu.

Dimitrov eğilip anahtarı aldı cebinden Clay'in. "Gidelim." diyip bana döndüğünde başımı salladım. Adım attığımda sendeledim birden kaybolan dengemle ama tuttu beni. Başlamıştı. "İyi misin?" Şimdiden alnımda birikmeye başlayan terleri sildim.

"İyiyim, gidelim." Ne kadar zamanım kaldı bilmiyordum. Ya da onlara nasıl yetişeceğimi. Tek bildiğim, ölecek olduğumdu.

Ormana girdik, ormandan çıktık. Orman evine yürümeye başladık. Dakikalar sonra geldiğimizde titriyordum ve çok üşüyordum ama belli etmemeye çalışıyordum ona. Bahçedeki Clay'in adamları çoktan bir kenara toplanmıştı.

Eve girdiğimizde salonda oturan bizimkileri gördüm Ricky, Clara, Chris hepsi sağlamdı. Dylan derin bir nefes alıp kollarını bana sardığında sıkıca sarıldım ona. Dimitrov direkt bodruma gitmişti. "Bitti." diye fısıldadım.

"Öldü mü?"

"Öldü." Başını sallayıp geri çekildi benden. Hafif terlemiş saçlarımı geriye taradı.

"İyi misin?" Yüzünde endişeli bir hal oluşmuştu. Yalan söyledim, eninde sonunda anlayacağını bile bile.

"İyiyim." Dimitrov'un adamları bodrumdan altınları çıkartmaya başlamıştı bile. Onları izledik bir süre. Kolunu hiç belimden çekmedi. Yok olmamın uzun süreceğini anladım.

Tekneye bindiğimizde titreyen elimi göğsüne çıkartıp tişörtünü sıktım sıkıca. Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. "Neden titriyorsun?" diye sorduğunda gözlerimi açtım.

"Üşüyorum." dedim sadece. Kolunu etrafıma sardı ve şakaklarımdan öptü.

"Dayan, artık evimize gidiyoruz." Başımı salladım. Evimize gidiyorduk.

***

Saatler sonra eve geldiğimizde Dylan anlaşma yapmak için Dimitrov ile arabadaydı hâlâ. Şirketin tapusunu Dylan'a verecekti Dimitrov Dylan'ın güvende hissetmesi için. Altınları o paraya dönüştürecekti çünkü.

another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin