Biz geldik.
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!
DÜN DE BÖLÜM ATTIM, SPOİ YEMEMEK İÇİN KAYDIRIP ONA BAK.
Dört Ay Sonra
Bağırarak doğrulduğumda odanın kapısı açıldı. "Sakin ol!"
"Bırak onu!" diye bağırdım gözlerimden yaşlar süzülürken. Yüzü gözlerimin önünden gitmişti ama sanki çektiği acıyı ben de çekiyordum.
"Thomas sakin ol bebeğim." Annemin endişe ile kapıya dönmesini izledim. "Lucas!" diye bağırdı.
"Anne bıraksın onu!" Yüzü yine gitmişti anılarımdan. Dudaklarımdan hıçkırıklar yükselmeye başladı. Canım acıyordu. Her gece görüyordum onu rüyamda. Acı çekiyordu. Acı çekiyordum. "Anne ne olur ağlamasın artık..."
"Geçti bebeğim." Annem bana sarılırken abimin ve babamın koşarak odama girmesini izledim sıkışan nefesimle. "Geçti, kimse zarar veremez sana artık." Astım spreyimi dudaklarımda hissettiğimde içime çektim göz yaşlarımla.
Sakinleşmem ve nefesimi düzene sokmam birkaç dakika sürdü. Başım babamın omzunda, abimin nişanlısından tut evin aşçısı da dahil herkes benim odamdaydı evdeki. Hala akan göz yaşlarımla öylesine duvara bakıyordum. Dört aydır içimde bir boşluk vardı. Hiçbir şekilde kapanmıyordu.
Rüyamda gördüğüm yabancı adamın yüzünü hatırlamaya çalıştım her uyandığımda yaptığım gibi. Ama diğer rüyalarımda olduğu gibi kaybolmuştu. Saate baktığımda gece dört olduğunu fark ettim. Uykular gördüklerim yüzünden zehir gibi geliyordu artık bana.
Acı çeken bir adam görüyordum. Bazı rüyalarım güzeldi, bölük pörçük anılar gibi. Birlikte kumlarda uzanıyorduk. Bana yemek yapıyordu. Benimle panayıra gidiyordu. Birlikte hamburger yiyorduk. Aynı arabaya biniyorduk. Bana şarkı söylüyordu. Beni öpüyordu ve bana sahip oluyordu. Baştan aşağı tüm vücuduma.
Ama bazı rüyalarımda ise, canı çok acıyordu. Ağlıyordu sürekli. Neden onu bıraktığımı soruyordu. Ölme diye bağırıyordu bana hıçkırıklar içinde.
Güzel de olsa kötü de olsa her rüyanın sonunda bağırarak uyanıyordum. Kalbimdeki acı ve göğsümdeki sıkışmayla. İçimde dört aydır koskoca bir boşluk vardı ve dolduramıyordum. Ne yaparsam yapayım geçmiyordu.
"Acıktın mı?" Kapanan gözlerimi zar zor açtığımda saate kaydı yine bakışlarım. Beş olmuştu. "Biraz erken kahvaltı yapman kimseye sorun olmaz. Değil mi?" diye sordu babam saçlarımdan öperken. Ona cevap veremedim. Artık konuşasım gelmiyordu fazla. Konuşmak istemiyordum.
"Khloe, ona patates kızartır mısın?" diye annem aşçıya döndüğünde kadın herkes gibi bana endişe ile bakarken başını salladı ve çıktı odadan. Dört ay öncesine kadar ismimi bile zar zor hatırladığım için üstüme herkes çok düşüyordu.
Dediklerine göre, yaklaşık bir buçuk yıl önce kaçırılmıştım. O bir buçuk yılda başıma ne geldiyse, üstümde büyük bir etki bırakmıştı ama gördüğüm rüyalar dışında elde olan bir şey yoktu. Zaten gördüğüm rüyalara da kimse tam bir şekilde anlam veremiyordu.
Beni inşaatta, işçiler baygın bulmuştu. Uyandığımda o kadar kötü haldeydim ki ismimi biliyordum sadece. Ailemle ilgili olan anılarım bölük pörçük dönse de, kayıp olarak geçirdiğim bir buçuk yıldan bana kalan hiçbir anı yoktu. Tek elde ettiğim kalbimdeki ağrı ve içimdeki boşluk hissiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Fanfiction"Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas, Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..."