Dün de bir bölüm attım, ona da bakmayı unutmayın.
Yorum ve vote atmayı unutmayın, iyi okumalar!
Gözlerimi açtığımda yatakta yanlız olduğumu fark ettim. Gözlerim duvardaki saate kaydı. On ikiye gelmişti.
Bacaklarımı yataktan sarkıtıp altıma bir eşorfman geçirdim ve üstüme de kenardaki tişörtü giydim. Odadan çıkıp salona yürümeye başladığımda gördüğüm kalabalıkla yüzümde genişçe bir gülümseme yayıldı. "Burada ne işiniz var?" diye neşeyle sordum ama hiçbirinin gülümsemediğini fark ettiğimde yüzümdeki gülümseme silindi. Hepsi bana garip bakıyordu ve ürkmüştüm. "Sorun ne?"
"Gel buraya birtanem." diye Dylan yana kayıp bana yer açtığında oraya yürüdüm. Yanına oturduğumda kolunu omzuma doladı gözlerime bakmaya başladı. Bir şeyler anlamak ister gibi bakıyordu.
"Kötü bir şey mi oldu?" diye mırıldandım endişeyle. Herkesin gözü bendeydi ve gerilmiştim. Gülümsedi.
"Neden bize hikayeni bir kez daha anlatıyorsun?" Omzumu silktim.
"Bana deli muamelesi yapıyorsunuz ve üzülüyorum." Saçımı geriye taradı yavaşça.
"Yapmayacağım, anlat hadi." Gözlerimi tekrar etrafta gezdirdim. Hepsi o kadar ciddiydi ki korkmaya başlamıştım.
"Beni korkutuyorsunuz." diye fısıldadım. Dylan dışında hepsi bir yabancıymışım gibi bakıyordu gözlerime. Bakışlarından korkmaya başlamıştım. Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi gizlediğimde kollarını etrafıma sardı. "Anlatmayacağım. Dinleyip aklınızda tutsaydınız." Tüylerim diken diken olmuştu.
"Çocuğa öcüymüş gibi bakmayı kesin ahmaklar." dedi Dylan sinirle, saçlarımı okşamaya başladı. "Sana diyorum Ricky." Başımı yan bir şekilde yaslayıp koltuğa bakmaya başladım.
Bir süre sonra bana doğru bir şey uzattı. "Bu senin mi?" Ne olduğunu algıladığımda gözlerim şokla açılırken hızla başımı göğsünden çekip telefonu elinden aldım ve gözlerine baktım. "Sen..." dedim ama devamı gelmedi. "Sen bunu..."
"Kapılarına bırakmışlar. Dava dosyan ile birlikte." Şokumu gizleyemiyordum. Biliyordu. Gelecekten geldiğimi biliyordu, bakışlarından anlamıştım.
"Kim?" diye sorduğumda başını salladı bilmiyorum anlamında. Ekranı açtığımda çalışmasıyla gözlerim biraz daha genişledi. Telefon yüzümü algılayıp açıldığında Dylan da eğildi benimle birlikte. "Açıldı." dediğinde herkes telefona bakmaya başlamıştı. Mesajlaşmalara girdiğimde annem, abim, babam ve arkadaşlarımdan gelmiş mesajlarla sertçe yutkundum.
Dolu gözlerimle annemin üstüne tıkladım. Fotoğrafı ekranı doldurduğunda gözlerimden birkaç damla ekrana düştü. İçime titrek bir nefes çekerken kolumun tersi ile yüzümü kuruladım. Onu çok özlemiştim.
Galeriye girdiğimde Dylan ve Ricky'nin fotoğrafını görmemle güldüm göz yaşlarım arasından. Aile fotoğrafımızı bulduğumda daha da hızlandı yaşlarım. Dylan kolunu omzuma dolayıp beni kendine çektiğinde ekrana bakarak başımı omzuna yasladım. "Onları çok özledim." dedim titreyen sesimle. Diğer kolunu da etrafıma dolarken saçlarımdan öptü. "Bana inanıyor musunuz artık?" Başını salladı.
"Evet." Fotoğrafa çevirdim tekrar gözlerimi. "Nasıl kaçırıldığını hatırlıyor musun?"
"Hayır." Şarjı bitmesin diye kapatıp kucağıma koydum ve başımı omzundan çekip gözlerine baktım. Ellerini uzatıp göz yaşlarımı sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Fanfiction"Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas, Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..."