Uyarı, bölüm smut içerir.
İyi okumalar. Yorum ve vote atmayı unutmayın.
Dylan ile günlerdir tam olarak konuşmuyorduk.
Söylediği gibi, Chris kendine gelir gelmez eşyalarını bir çantaya sıkıştırmış ve dışarı atıp kovmuştu onu evden. Bir daha gelirse, bu sefer alnının ortasına bir kurşun bırakacağını demişti.
Galiba her ne kadar bana açıklama yapmasa da ayrılmıştık çünkü davranışları bunu gösteriyordu. Salonda uyuyordu günlerdir. Nedenini söylemeyince ben de sormadım. Mutsuzdum ve o beni daha da üzmekten başka bir işe yaramıyordu. Ahmağın tekiydi.
Şimdi önümdeki yemekle oynuyordum. Hiç yiyesim yoktu. "Ben doydum, afiyet olsun size." Ayağa kalktığımda Clara gözlerini kaçırdı.
"Otur ve yemeğini ye Thomas." dedi Dylan. Benimle kurduğu tek tük cümle bunlardı işte. Yemeğin olduğunu söylüyordu, ya da diğerlerinin bana söylediği bir şeyi gelip iletiyordu. Genelde odamda takılıyordum çünkü.
"Bana emir verme." dedim sakince. Onlara sırtımı dönüp arka bahçenin kapısına yürümeye başladım.
Dışarı çıktığımda kararmaya başlamış hava karşıladı beni. Kapıyı kapattığımda gözüm kumlara kaydı. Hâlâ benden akan birkaç damla kan orda duruyordu.
Kumlara oturdum ve dizlerimi kendime çekip başımı yasladım. Ardından güneşin batışını izlemeye başladım. Hafif soğuk bir rüzgar esiyordu ama üşümüyordum. Dylan ile eski halimizi çok özlemiştim, şu sekiz gündür.
Evin kapısı açıldı. Adım seslerinden onun olduğunu anlamam kısa sürdü. Yaklaştı ama yanıma gelmedi, arkamdan durmaya başladı. "Hava soğuk." dediğinde güldüm istemsizce. Bana emir verme dediğim için, "İçeri geç." demek yerine böyle diyordu.
"Ne kadar sürecek daha bu?" diye mırıldandım. Sessiz kaldı bir süre. "Benden ayrılmak istiyorsan uzatmana gerek yok Dylan. Seni zorlayacak değilim."
"Senden ayrılmak istemiyorum."
"Günlerdir yüzüme bile bakmıyorsun." Hem de ona en çok ihtiyacım olduğu zamanda.
"Asıl benden ayrılmak isteyen sensin." dediğinde şokla ona döndüm.
"Ne alaka?" Yüzünü sıvazlarken alayla güldü.
"Ufacık bir aksilik olsa, benden, evden kaçıyorsun, kaçmaya çalışıyorsun!" diye bağırdığında ayağa kalktım. "Çözüm üretmeden gözden çıkardığın ilk şey ilişkimiz oluyor, asıl benden ayrılmak isteyen sensin!"
"Ufacık bir aksilik mi?!" diye bağırdım şokla. İşaret parmağımla kumları işaret ettim. "Arkadaşının beni şurada öldürmeye çalışmasını, ufacık bir aksilik olarak mı görüyorsun?!" Yüz ifadesi gevşerken gözlerini kaçırdı.
"Sorun bu işte." diye mırıldandı. "Her şey benim suçummuş gibi davranıyorsun. Kaçıyorsun benden."
"Gitmek istememin nedeni o değildi!" Sinirle dişlerini sıkıp üstüme gelmeye başladığında geriye adımladım. İki eliyle kollarımdan tutup sertçe sarstı bedenimi.
"Sen kaçınca hiçbir şey düzelmeyecek!"
"Eğer iki bin yirmi ikiden beni geti..."
"Dur artık!" diye bağırdı yüzüme doğru. Sustum. "Sen iki bin yirmi ikiden falan gelmedin! Burda doğdun, on sekiz yıl önce! Ailene ne oldu, ne yaşadın bilmiyorum ama kafanda kurduğun o gelecek hayali gerçek değil!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Fanfiction"Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas, Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..."