Biz geldik.
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!
On sekizinci yaş doğum günüm yarım yamalak aklımdaydı ve arkadaşlarımla olduğumu hatırlıyordum. On dokuzda silik bir hatıra vardı önümde, Dylan ve ben. Sanki okyanusun üstündeydik ve kollarını bana sarıp doğum günümü kutluyordu.
Gözlerimi kapattım yüzümdeki gülümseme ile. Ve bir anının içinde buldum kendimi.
"Bir yıl olmak üzere. Önceden başın çeneme geliyordu. Büyümüşsün."
"Çok zaman geçti." diye fısıldadım. Ve hiçbir şey yaşanmamış gibi birden bitecekti.
"Büyüdün, ergenlikten çıktın." Gülümsedim. "Bugün doğum günün. Değil mi?" Kaşlarım çatılırken başımı çektim omzundan.
"Bugün yirmi altı ağustos mu?" Başını salladı. O kadar uzun zamandır takvime bakmıyordum ki bir iki hafta öncesinde zannediyordum kendimi. Hatırlamasıyla birlikte içimde kelebekler uçuşurken gülümsedim. "Sen nereden biliyorsun?" Hâlâ benden biraz uzun olduğu için başını eğdi hafif.
Cüzdanını açıp başının yanına tuttuğunda alt alta duran kimliklerimizi görüp güldüm. Diğer dikkatimi çeken detay, kimlik çıkartırken çıkarttığımız vesikalıklardan birisinin cüzdanında olmasıydı. Gülümseyerek ona baktığımda indirdi cüzdanı.
"Doğum günün kutlu olsun." dedi tekrar. Ellerimle yanaklarını kavrarken ufak bir öpücük kondurdum.
"En güzel doğum günüm." Gözlerine baktım. "Çünkü ilk kez yanımda sen varsın." Yanağımı okşamaya başladı.
"Bundan sonrasında da hep ben olacağım."
Gözlerimi hızla açıp aynadaki yansımama baktım. Hızlanmış nefeslerimi düzene sokmak için ellerimi lavabonun kenarına yaslarken vücudumu eğip gözlerimi kapattım.
Kaşlarım çatıldı hafif, dudaklarımı ıslattım. Ara sıra bölük pörçük şeyler hatırlıyordum ama hiçbiri zaman çizelgesinde yerine oturmuyordu, ya da olayları çözmeme yardımcı olmuyordu. Ama Dylan bugün bana her şeyi anlatacaklarını söylemişti ve ona güvenmekten başka bir çarem yoktu.
Açıkçası bana anlatacağı ve hatırlayacağım şeylerden korkmuyor da değildim. İçimde garip bir his vardı, bir tarafım tanımadığım bir adama aptal gibi inandığımı bağırıyordu, diğer tarafım ise kalbimi bahane göstererek susturuyordu onu.
Sonuç ne olacaksa, bugün her şey bitecekti zaten. Kötü ya da iyi, artık bilinmemezlikten kurtulmak ve yaşadıklarımı öğrenmek istiyordum. Sonuçlarına katlanacaktım.
"İyi misin?" Ellerini belimde hissettiğimde gözlerimi açarken doğruldum ve aynadan yansımamıza baktım. Başımı salladım.
"Bir şey hatırladım sadece." Saçlarımı düzelttim. Bana yaklaşırken, başını omzuma koydu arkamdan. Anılarımda benden uzundu, şimdi ise onunla aynı boydaydım. Daha fazla uzayacağımı zannetmiyordum artık, yirmi yaşına gelmiştim. Zaten son birkaç aydır boylarımız aynıydı.
"Ne hatırladın?" dediğinde tereddüt edercesine gözlerine baktım ilk. Ardından gözlerimi aynadaki gözlerime diktim.
"On dokuzuncu yaşımı." dediğimde gülümsedi.
"Benden kısaydın." Hatırladığım şeyin doğru olmasıyla yüzümde ufak bir gülümseme yayıldı. "Nasıl bu kadar zamanın geçtiğini anlamıyorum. İlk tanıştığımızda omzuma geliyordun ve daha yüz hatların bile oturmamıştı. Küçücüktün." Ona doğru dönüp lavaboya yaslandığımda o da ellerini iki yanımdan lavaboya yaslayıp bana yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Fanfiction"Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas, Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..."