Biz geldik.
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!
Elimdeki silah ne ara elime gelmişti anlamıyordum. Ama önümde Clay vardı ve diz çökmüştü bana. "Durma hadi, niye vurmuyorsun?" dediğinde gözlerimi kırpıştırdım. Silahımı alnına doğrulttum.
Gözlerimi açıp kapattığımda artık karşımda diz çöken Dylan'dı ve ben silahı çoktan ateşlemiştim.
Gürültü ile irikilerek koltuktan kalktım nefes nefese. Etrafıma bakarken evde olduğumu anladım, gömleğimin birkaç düğmesini çözdüm. Kabus görmüştüm. Bugün iş çok yoğundu, eve gelir gelmez kendimi koltuğa attığım gibi uyuya kalmış olmalıydım.
Evde birden gürültü yükseldiğinde yerimde sıçradım. Kapı çalıyordu. Ayağa kalktım ve yürümeye başladım yavaşça. Dylan hâlâ işteydi, bugün kafeyi o kapatacaktı. Diğerlerinin nerede olduğunu bilmiyordum ve muhtemelen onlar gelmişti.
Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm yabancı iki adamla kaşlarım çatıldı. Aklıma gelen ilk olasılıkla kapıyı sertçe geri yüzlerine kapatacaktım ki soldaki sarışın adam kolunu koyarak engel oldu. "Sakin ol, bizi Dimitrov gönderdi."
"Sana neden inanayım?" Omzunu silkti adam yavaşça.
"Rus aksanım var?" Cidden bu adamın tüm adamları Ruslardan oluşuyordu. Galiba başka kimseye güvenmiyordu. "Dylan evde mi?"
"Hayır, bir saate gelecek." Kapıyı açtım. "İsterseniz içeri geçin." İki adam bakıştı yavaşça.
"Şey..." Adam üstünü düzeltti. "Dylan kızmasın?" Kaşlarım çatıldı, yüzüne bakmaya devam ettim.
"Evde beklediğiniz için mi?" İkisi de başını salladı. "Neden kızsın Dylan?"
"Evde teksin, iki adamla yanlız kalacaksın." dedi sesi sona doğru kısılırken. Gülmeye başladım istemsizce, çekindiği şey çok komik gelmişti birden. Neden tüm herkes Dylan'dan korkuyordu? "Bay Dimitrov, Dylan'ın öfke problemleri ile dolu bir manyak olduğunu söyledi, o baktığında oturup kalkarken dikkat etmemizi. Özellikle senin yanında." Güldüm tekrar.
"Ben korurum sizi, geçin hadi." Benimle konuşan adam korkuyla içeri adımlarken, diğeri dünya yansa umrumda olmaz bakışlarını bana gönderdi. Gözlerinde gördüğüm küçümseyici bakışlarla gözlerimi kaçırdım ve kapıyı kapattım.
Onlar salona geçerken bitişiğindeki mutfağa girdim ben de. "Bir şey ister misiniz?" Dolaptan iki bardak çıkarttım belki bir şey içmek isterler diye. Dimitrov bize çok yardımcı olmuştu, adamlarını misafirim sayıyordum. "Dolapta bira var. Sütlü kahve yapabilirim, ya da çay."
"Votka dışında hiçbirini saymıyorum." dediğinde gülümsedim. "Ama zahmet olmazsa kahve alabilirim." Sessiz olan adama döndüm. Gözlerinde hâlâ o ifadeyle hareketlerimi inceliyordu.
"Su." dediğinde başımı salladım. Ürpermiştim ve tuhaf hissediyordum.
Sütlü kahve ile suyu hazırlayıp önlerine sehpa çektim ve bıraktım yavaşça. "Teşekkür ederiz." dedi sarışın olan. Başımı salladım ve karşılarına oturdum. "Gece gece rahatsızlık verdik ama patron işte..."
"Önemli değil, Dimitrov için her şeyi yaparım." Gülümserken kahvesinden bir yudum aldı. Bir süre sessizce oturduk.
Kapının açılma sesi geldi ardından. "Ben geldim." diye seslenip içeri girdiğinde yanımdaki adamları görmesiyle duraksadı. Eli beline gittiğinde ellerimi kaldırarak ayağa kalktım hızla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Fanfiction"Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas, Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..."