Biz geldik.
Dün TRNC GELDİ ONA DA UÇUN
Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar.
Dylan'dan
Hıçkırıklarım ne zaman durmuştu emin değildim. Birkaç saat olmalıydı.
Ellerimin arasındaki eli artık sıcak değildi. Onu hissedemiyordum.
Herkes etrafımda oturmuştu ama ne yaptıklarıyla ilgilenecek halde değildim. Gözlerim tekrar hareketsiz vücuduna kaydı. Göz yaşlarım düşmeye devam etti.
Sol tarafımdaki acıyı tarif edebilecek bir şey yoktu.
Ricky'nin burnunu çektiğini duydum. "Dylan." dedi ağlamaktan çatlamış sesiyle. Nedenini bilmiyorum ama gözlerim daha hızlı dolmaya başladı konuştuğunda. Thomas'ın solgun olmasına rağmen hâlâ çok güzel duran yüzüne baktım.
"Onu gömmemiz lazım."
Güzel yüzünden gözlerimi çekmek istemiyordum. Dışarıdaki kar fırtınası yüzünden camlar titrediğinde irkildim.
Dışarısı çok soğuktu. Üşürdü toprağın altında.
Titreyen elimi tekrar çıkarttım yanağına. Yumuşak ve sıcaklığını tam kaybetmemiş yanağını okşamaya başladım. Kapının açılma sesi geldi kulağıma. Adım sesleri yaklaşmaya başladı.
Tanımadığım bir adam Thomas'ın başında dikilince gözlerine baktım. Buz gibi mavi gözleri ürpermeme neden olmuştu ama kim olduğu ya da burada ne yaptığı umrumda değildi.
Göz yaşlarımla kapalı gözlerine bakarken yanağını okşamaya devam ettim. Artık bir daha gözlerini aşamayacağını kabul etmek istemiyordum. Bir daha gülümseyemeyeceğini...
"Dylan." dedi yanımdaki adam. Thomas'ın güzel yüzüne bakmaya devam ettim. Ölene kadar güzel yüzünü izleyebilirdim. "Bedenini götürmem lazım." Bakışlarım yavaşça ona döndü.
"Nereye götüreceksin?" Zamanda yolculukla alakası olduğunu anlamıştım. Hiçbir yere gitmesini istemiyordum. Gömmeyecektim onu. Gömersem, özleyince geri nasıl bakabilirdim ki yüzüne?
"Kendi zamanına Dylan." Yavaşça Thomas'ın yanına uzandım ve başımın dibindeki güzel yüzünü izlemeye başladım.
"Neden?" Aklımdaki tek soru buydu. Neden benim güzel sevgilim ölmüştü? Neden hiçbir suçu olmadığı halde en ağır cezayı o çekmişti?
"Thomas bunun olacağını biliyordu." Gözlerimden düşen yaşlar saçlarımın arasına girmeye başladı. Thomas'ın soğuk beline kollarımı sarıp onu kendime çektim ve gözlerimi kapattım. "Eğer sizi kurtarırsa böyle olacağını biliyordu." Göz yaşlarım hâlâ mis gibi kokan saçlarına düşmeye başladı. "Annesi sefalet içinde büyüyecek ve babasıyla hiç tanışamayacak. Thomas hiç doğmayacağını ve yok olmak zorunda kalacağını biliyordu."
"Neden?" Dudaklarımdan birer birer tekrar dökülmeye başladı hıçkırıklar. Kollarımın arasındaki hareketsiz bedene daha sıkı sarıldım.
"Döngüyü bozdu. Bir daha asla gerçekleşmeyecek çünkü o hiç doğmadı. Ben onu hiç buraya getiremedim." Dudaklarımı titreyerek saçlarına bastırdım.
"Neden bozdu döngüyü?" diye fısıldadım. Kalın kafama girsin istemiyordum bu düşünce. Thomas ölmemeliydi. Ölüm hiç yakışmıyordu güzel bedenine, benden gitmemeliydi.
"Olmaması gereken bir şey oldu." Gözlerimi açıp gözlerine baktım. "Aşık oldunuz." Söylediği iki kelime kalbime kazık gibi saplandı.
Benim yüzümden...
"Aşık oldunuz ve sen yaşa diye kendinden vazgeçti." Dişlerimi sıkıp gözlerimi kapattım. "Onu almama izin ver Dylan. Söz veriyorum acın geçecek."
"Hayır." Daha sıkı sarıldım. "O on dokuz yaşında ölmeyi hak etmedi." Saçlarını geriye taradım. "Daha fazla gülmeliydi. Daha fazla mutlu olmalıydı..."
"Onu almam gerekiyor." Gözlerimi açıp gözlerine baktım. "Lütfen zorla yaptırtma bunu bana." Solgun yüzüne çevirdim bakışlarımı.
Yavaşça doğruldum. Yumuşak saçlarını okşadım son kez. Kokusunu içime çektim. Fazla söylemiş miydim, duymak ona yetmiş miydi bilmiyorum ama tekrar araladım dudaklarımı. "Seni çok seviyorum." Alnından öptüm yavaşça. Alnımı alnına alnına yasladığımda gözlerimden akan birkaç damla gözlerine düştü. Sadece o duysun diye ona fısıldadım.
"Bir gün tekrar buluşacağız Thomas." Gözlerimi açıp gülümsedim ve yanağını okşadım. "Bir gün yine sana sıkıca sarılacağım. Tamam mı? Bir gün yine seni sevdiğimi duyacaksın." Göz yaşlarımla ıslanmış gözlerine baktım. Dudaklarımdan bir hıçkırık daha döküldü. "Başka bir zamanda yine birlikte olacağız." Kapalı gözlerinde gözlerimi gezdirdim. "Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas. Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..." Yanağına dudaklarımı yavaşça bastırıp geri çekildim.
"Hoşçakal."
Ardından Ricky'nin yavaşça beni geriye çekmesine izin verdim.
Göz yaşlarımla onu izledim. Yüzünün her bir köşesini aklıma kazırken adam bedenini örtüye sarıp yavaşça kucağına aldı. Onu unutmam imkansızdı, onu unutamazdım. Başı geriye düşerken yumuşak saçlarının geriye saçılmasını izledim. Elini tuttum yavaşça. Mavi gözlü adam bana baktı.
"Acın geçecek Dylan."
Benden uzaklaşmaya başladığında tuttuğum eli, avcumun arasından kaydı ve boşlukla karşılaştı parmaklarım.
Kucağında Thomas'la açık kapıdan çıkıp, kar fırtınasında yavaş yavaş gözden kaybolmalarını izledim.
Arkamdan ağlama sesleri yükselirken açık kapının önünde dizlerimin üzerine çöktüm yavaşça. Göz yaşlarım parkeye düşüp, hafif sesler çıkartmaya başladı.
Gözlerimi sıkıca yumdum. Acımın geçmesini bekledim.
Geçmedi.
Thomas artık benim için, geceyi hiç görmemiş birisine yıldızları anlatmak kadar imkansızdı.
Kısa oldu ama beğendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]
Fanfiction"Başka bir zamanda yine seni seveceğim Thomas, Başka bir zamanda tekrar buluşacak gözlerimiz..."