Another Time -38-

543 62 53
                                    

Kaoske

Yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalar!













"Yani Dimitrov yardım edecek?" dedi karşımdaki adama bakarken. "Karşılığında da babamın şirketini canlandırmamı, onunla ortaklık yapmamı istiyor?"

"Evet." dedi başını sallarken. "Sadece bir projede ortak gözükmek istiyor seninle. Nedenini anladın mı?"

"Çünkü babamın ismi çok temizdi, benim de öyle olduğumu düşünecekler." Başını salladı. "Dimitrov şirket adı altında kara parayı aklayacak, değil mi?"

"Ortaklığınızdan gelen parayı, uyuşturucudan gelen para gibi gösterecek." Başını salladı tekrar.

"Artık bizi tehlikeye atamam." Derin bir nefes aldı adam. Dylan'ın bu konuda hassas olduğunu hepimiz biliyorduk. Artık biraz zor gibi duruyordu. Parayı biz alırsak cidden yok mu olacaktım bilmiyordum ama Dylan isterse, onun hakkı olan şeyden onu uzak tutamazdım. Hem de Clay amacını belli etmişken. Dylan'ı öldürecekti para ona geçerse direkt. Buna engel olmalıydım.

"Dimitrov sizi koruyacak." Derin bir nefes alıp başını ellerinin arasına aldı. Bizi korumakta, kendine bile tam güvenmiyordu, Dimitrov'a güvenebilir miydi bilmiyordum.

"Bilmiyorum, düşünmem lazım." Adam başını sallarken ayağa kalkıp mutfağa geçtim ve cezvenin altını kapattım. Yedi tane bardağa sütlü kahveyi koyarken Igor ayağa kalktı, muhtemelen su içecekti.

"Thomas kadar güzel sütlü kahve yapan yok." diye Chris büyülenmiş gibi konuştuğunda güldüm. Ellerimi yıkarken kahvelere eğdi başını.

"Yardım edeyim." dedi Igor.

"Olur." Ona arkamı dönüp parmak uçlarımda yükseldim ve tezgahın yukarısından paket kekleri almaya çalıştım. Biraz uzun sürdü ama aldığımda Igor çoktan herkese kahveleri dağıtıyordu.

Herkese keki verip masadaki kahveyi aldım ve Dylan'ın yanına oturdum. Kolunu omzuma attığında, kahveme baktım. "Benimki köpüksüz gelmiş."

"Kıyamam sana, al bunu iç." Kendi köpüklü kahvesini bana verdiğinde sırıtarak benimkini ona verdim. Gülerek bir yudum alırken ben de içtim yavaşça. İçindeki hafif şekerli tatla kaşlarım çatıldı. "Niye böyle olmuş ki kahve? Çok şekerli." Kaşları çatılı bana baktı ve yanağımdan öptü.

"Yoo, çok güzel olmuş. Ellerine sağlık." Omzumu silkerek içmeye devam ettim. Üzerimde göz hissetmemle başımı kaldırdığımda Igor ile karşılaştım. Gözlerinden aşikar olan korku ile ilk kahveme, ardından bana baktı ve ayağa kalktı.

"Markete kadar gidip geleceğim." diye konuştuğundan arkasından bakmakla yetindim. Dylan'ın kulağına yaklaştırdım başımı.

"Igor aşırı tuhaf değil mi?" Başını salladı o da kaşları çatılı camdan ona bakarken.

"Tek bir yanlış hareketini bekliyorum." Başımı salladım tekrar. Kahvemden bir yudum alıp omzuna yaslandığımda başını çevirdi ve anlımdan öptü. Gülümsedim ve elini okşadım karşılık olarak.

***

"Thomas?" Gözlerimi ağır ağır araladım yatakta. Seslenen Chris'ti ve kapının arkasından geliyordu sesi. Kendimi çok kötü hissediyordum. Cevap verecek bile halim yoktu. Üstüme örtüyü biraz daha çektim dişlerim birbirine çarparken. Hava birden neden bu kadar soğumuştu?

Odanın kapısı açılıp, koridorun ışığı yüzüme dolduğunda gözlerimi zar zor kırpıştırarak odaklandım Chris'e. "İyi misin?" diye sordu. Yatağın kenarına oturdu.

another time [bxb] •dylmas [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin