karıştırılan bebekler serisi, erkek başrol.
Abilerim kurgusudur.
acı, sadece acı hissediyordum.
"Abinim senin. Ne kadar istemesende, sövsen de bu böyle."
Selim bey cesaretini toparlayarak oğlunun kapısını çalıp, içeriye girdi. Yüzüne sinen korku ve yorgunluk asla o güçlü duruşunu kapatamıyordu. Oğlunun uyuduğunu fark edince buruk bir tebessüm oluştu yüzünde.
Ağır adımlarla oğlunun yanına yaklaştı. Yatağın kenarına oturup, yorgun bedeni izledi. Göz altları morarmıştı Yankı'nın. Uyuşturucu yüzünden olduğunu biliyordu. Bunu bilmek canını yakıyordu, oğlunu koruyamamak bir babayı ne kadar kahredebilirdi ?
Selim bey o kadar kahroluyordu.
Oğlu fiziksel ve psikolojik ağır şiddete maruz kalmıştı.
Nefesi kesiliyordu gerçekleri düşününce. Oğlunun saçlarını okşamak istemişti ama uyanacağından korkuyordu. Asılı kalan elini yumruk yaparak indirdi.
"Uyanmaz baba." Uraz'ın sesini duyduğunda arkasına dönmüştü Selim bey. Oğullarının bu çöküşünü nasıl toparlayacağını bilmiyordu. Uraz babasının yanına oturup, derin bir nefes aldı.
Kardeşine baktı, Uraz'ın omuzlarına yüklenen ağırlık kendini yine göstermişti.
"Bu halin ne olacak?"
Babasına yorgunca baktı.
"Kardeşlerimin bu hali ne olacak baba?" Selim bey oğlunun dudakları arasında çıkan kelimelerle sertçe yutkunmuştu. "Ben dayanamıyorum." Uraz Keskin kesik bir soluk çekti ciğerlerine, bu soluk ona can değil ateş gibi gelmişti.
Selim Keskin'in omuzları düştü. Oğlunu kendine çekip, saçlarından öptü. "Ne biçim abiyim?" Dedi sessizce. "Kardeşlerim gözlerimin önünde parçalanıyor...Elimden hiç bir şey gelmiyor." Çaresiz sesi Selim beyi derin yaralamıştı.
"Düzelecek babam, hepsi düzelecek."
Uraz kalkanlarını bırakıp, babasına sığındı. "Baba bitsin artık." Dedi yalvarır şekilde. "Ben daha fazla Yankı'nın acı çekmesine dayanamam." Selim bey oğlunun göz yaşlarını sildi tek tek. Acı bir gülümseme ile ona babalığı ilk tattıran çocuğuna baktı. "Oğlum, ilk göz ağrım...Zaman, bize zaman lazım."
Zaman onlara ilaç olacaktı, bundan emindi Selim bey.
"O adam öldü. Toparlanacaz, her şey geride kalacak."
Uraz babasının dediklerine umutla yaklaştı. Umutları kırık da olsa o asla pes etmezdi. Gerekirse girdiği yol için canını verir, ordan zaferle çıkardı. Oğlundan ayrılan Selim beyin gözleri yatan oğluna düştü.
Saçlarını okşayıp, öptü. Kokusu ile içine doğan umutların haddi hesabı yoktu.
"Onun yaralarını saracağız..." Masum yüze bakıp, derin bir iç çekti. "Ömer abisine benziyor." Uraz'ın beliren buruk tebessümle kafasını salladı. "Ömer gibi saçlarını okşayınca mayışıyor."
Selim bey duydukları ile daha mutlu olmuştu.
"Öfkesi benzemese iyi." Dedi alaylı bir sesle Selim bey. Uraz babasına bakıp, kafasını umutsuzca hayır anlamında salladı. "Öfkesi de Ömer baba." Duyduklarına gülmek istedi ama şaşkınca oğluna baktı.
"2. Bir Ömer...Çekilecek dert değil." Dedi inanamazca. Uraz dudaklarını büzdü. "Ömer'le anlaşabilen biriyim seni bilemem baba."
Selim bey gözlerini devirip, oğlunu yeniden öptü. Doyamıyordu. "Ömer'in ergenliği bir ben, bir de Allah bilir. O yüzden sus Uraz."
Uraz dudaklarına fermuar çekip, kardeşine döndü. "İyileşsin de nasıl olduğu umurumda değil." Selim bey hak vererek düşünceli şekilde bakıp, kalktı. "İyileşecek. O Selim Keskin'in oğlu."
Uraz babasına tebessüm ettiğinde beraber odadan çıkıp, Uraz'ın odasına yönelmişlerdi. "Ilgaz ne yapıyor baba? Onunla konuşamadım hiç."
"Göreve çıkacak, eğitim görüyorlar. Başını kaldıracak zamanı yok."
Uraz babasının söylediklerine takılı kalmıştı. Bundan bile haberi yoktu. "Haberim yoktu..." Sesindeki hüznü anlayan Selim bey oğluna gülümsedi. "Sende ondan farksız sayılmazsın oğlum."
Babası haklı da olsa kardeşini aramayı aklına not etti. "Dikkat et baba ona, endişeleniyorum."
Selim bey iç çekti. Birazdan söyleyecekleri daha da endişelendirecekti. "Görevde ben yokum."
Uraz şaşkınca babasına baktı, ardından yutkunup önüne döndü. Her seferinde kardeşinin babası ile göreve çıkamayacağını biliyordu ama korkusu ve endişesi bunu bilmiyordu.
"Uyar." Dedi düşünceli şekilde. "Bir şey olursa, acısını ondan çok pis çıkartırım." Dedi Uraz. Selim bey kahkaha attı. "İletirim."
Uraz babasına bakıp, göz devirdi. Komik olanın ne olduğunu sorguluyordu. "Onlar büyümüş olabilirler baba ama aklım kalıyor!" Uraz'ın sitemi ile daha çok güldü Selim bey. "Öyle diyorsan oğlum, öyledir."
"Baba!"
Selim bey gülüşünü bastırıp, dudaklarına fermuar çekti. Uraz babasına hayretler içinde bakarken önüne dönmüştü. Selim bey oğlu başka bir yere döndüğünde uzun uzun inceledi. O düşünceli, güçlü duran oğlunu.
O ilk göz ağrısıydı. Babalığı tatmasını sağlayan ilk çocuk.
Ona çok şey borçluydu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.