Karşımda durmuş, dikkatle bana bakıyordu. Ben daha nerden başlıyacağımı bilemezken ondan yardım istemem saçmalıktı.
"Biri var...yani vardı. Nerde olduğunu merak ediyorum sadece" Dedim. Kelimeler boğazıma diziliyordu sanki. "Bana onu bulmamda yardım edebilir misin?" Kafasını salladı ve telefonunu çıkarmıştı.
"Adı ve soyadını ver."
"Ada Kıran."
Tek kaşını kaldırıp, baktığında dudaklarında piç bir tebessüm oluştu. "Kız meselesi yani?" Dedi imalı sesiyle. Şaşkınca ona bakıp, kaşlarımı çattım. "Yardım edecek misin?" Kız meselesi olduğunu kesinleştiren sorumla kafasını sallayıp, telefonuna döndü.
"Bir kaç saat içinde bir şeyler çıkar ama kim bu?" Dedi merakla.
Kim bu?
Bunu bende bir bilsem.
Arkadaşım, sevdiğim kız, sevgilim, yarım kalışlarım...
"Biri işte." Dedim geçiştirerek. Kafamı çevirip, önüme döndüğümde Ilgaz bana daha fazla sokulup, dizlerime kafasını koymuştu. "Bizde geçtik o yollardan aslan parçası, öyle geçiştirince bir şeyler kapanmıyor."
Haklı, kapanmıyordu.
"Neyim olduğunu bilmiyorum." Dedim gözlerine bakarken. "15 yaşımızda koptuk, onu yetimhaneye yerleştirdiler." Dudaklarındaki tebessüm kaybolmuştu. "Ailesi mi vefat etti?"
Kafamı hayır anlamında salladım. Hepsi değil ama kısmen ailesi ölmüştü.
"Hepsini değil. Babası annesini öldürdü, ona da şiddet uyguluyordu. Bir şekilde polise gitmeyi başardık...O adam içeriye girmişti ama Ada'nın kimsesi kalmamıştı."
Gözlerimin dolmaması için büyük bir çaba sarf ettim. Onun acısı her zaman yüreğime otururdu.
"Ben bu işi sadece senin yapabileceğini düşündüm, aklıma başka bir seçenek de gelmedi." Çaresizce dökülen kelimeler bir bir can yakıyordu. Ilgaz elini yanağıma koyup, okşayınca gözlerimi ondan kaçırdım.
"Aşıksın sen." Dedi elini çekerken. "Elimden geleni yaparım abim." Doğrulup, saçlarımdan öptüğünde ona baktım. "Gerçekten mi?" Sesimdeki heyecan şaşılasıydı. "Gerçekten aşık kek!"
Aşık kek ? Peki.
"O yollardan geçtik dedin?" Dedim sorgular şekilde birden. Yüzüne yerleşen hüzünle şaşırmıştım. Onu bu kadar üzecek ne yaşamış olabilir ki? "Anlatırım ama aramızda kalsın." Dedi burukça. "Aramızda." Dedim emin bir şekilde.
Yeniden dizlerime uzandığında iç çekti.
"Lise sondayken bir kız vardı. Güzel bir kızdı...Ben ona mezun olduktan 10 ay sonra açılmıştım. Reddetmedi. Flörtleşmeye başlamıştık. 5 ayın sonunda sevgili olduğumuzda bana arkadaşı yazdı..."
O an sertçe yutkundu.
"Seni kullanıyor, Ömer abine yakın olmak için seninle konuştu dedi. İnanmadım, birinin lafıyla hareket eden biri değilimdir zaten. Ben bu konuyu ona hiç açmadım, üzülür dedim."
Boğazıma sert bir yumrunun oturduğunu hissettim.
"Bu mesaj olayından 2 ay falan geçtiğinde hareketleri çok göze batmaya başlamıştı. Eve her geldiğinde Ömer abimi soruyor, beni onunla alay ederek kıyaslıyordu."
Gözleri dolduğunda yanağından süzülecek olan yaşı sildim. Abisi ile kıyaslanması nasıl bir akılsızlıktı? Ya da canilik?
"Kendimi o zaman kötü hissettim...Abim farkındaydı ve o kızdan uzak duruyordu. Bana bir şey diyemiyordu, yalnış anlaşılmaktan korkmuştu. Ben artık daha fazla dayanamayıp, o kıza açıkca söyledim. Yankı biliyor musun hiç itiraz bile etmedi...Pişkinlik midir ya da başka bir şey mi bilemem ama normal bir şeymiş gibi kabullendi."
Abisi ile kıyaslandığı yetmezmiş gibi gerçekler onun yüzüne çarpmış. Bu insanların merhameti var mıydı?
"Ayrıldık, abime bunu dediğimde tepki verememişti. Ama o bakışları hep aklımda. Korkuyordu. Bir şey yaptığından değil, o kızın sevgisi beni kör edecek diye."
Ömer'in ne hissettiğini kestiremiyorum bile. O korku, o suskunluk zor olmalıydı.
"Ben abimden hiç şüphe etmedim." Dedi kendinden emin bir şekilde. "Abime tüm olanları anlattığımda bana sıkıca sarılmıştı. O kadar çok teşekkür etti ki sayamamıştım."
Gülümseyip, elimi yanağından çektim. "Ona güvendiğini görmek içini rahatlatmış." Kafasını sallamıştı. "O kıza ne oldu ayrılınca?"
"Takıntılı biri, biraz da dengesiz. Ben hakkında kötü bir şey düşünmedim yaptığı şeylere rağmen. Hakkım yoktu kendimce. Hakaret etmem, bağırmam bir şeyi değiştirmeyecekti. Ama o bunca şeye rağmen kabullenemedi. Ben ondan ayrılmıştım, Ömer abimin de onu istemediğini görmüştü."
Derin bir nefes aldı.
"Bana abinle biz flörtleştik gibisinden mesajlar atıp duruyordu. Bunu abimle konuştum, bana hiç düşünmeden telefonun şifresini girip önüme koymuştu."
Bu tavrı fazlasıyla güven vericiydi. Aynı zamanda korkusunu gün yüzüne vuran bir tavırdı.
"Bakmadım tabiki onun böyle bir şey yok demesi zaten yeterliydi. Ona uzatıp, gerekli olmadığını söyledim. Ondan sonra da kızı engellemiştim."
"Cidden o yolların kralından geçmişin." Dedim gülümseyerek. "Ömer'de resmen ipin üzerinde yürümüş." Güldü. "Öyle oldu ama aştık." Dedi rahat bir tavırla. "O kızın bilmediği tek şey abime olan güvenimdi."
Hayran olunası bir bağları vardı, istemsizce bu sıkı bağı kıskanmıştım. Eğer zamanında beni ailemden koparmasalardı belki bende onlara sıkı sıkıya bağlanacaktım.
"Ilgaz bey yerini bulmuş gibisin."
Ömer'in koltuğa geçip, bacaklarını üst üste attığında Ilgaz ona dönmüştü. "Buldum, buldum. Darısı başına." Diyip, alayla sırıttı. "Darısı ben istediğim müddetçe hep başıma kardeşim."
Ömer'in kendinden emin konuşması fazlasıyla etkileyiciydi. Karşısındakini hem kışkırtıp, hem de keyif alıyordu.
"Zorba mısın?" Dedi hayretler içerisinde Ilgaz. "Hayır abicim istemem yeterli sadece." Bakışları bana döndüğünde dudaklarındaki tebessüm büyüdü. "Yankı yanıma gelsene." Kaşlarım merakla kalkarken dediğini yapıp, yanına ilerledim.
Kolumdan tutup, oturttuğunda kafamı dizlerine yatırmıştı. "Şaka mısın sen abi!" Dedi sitemle Ilgaz. "Hayır aslanım." Harbiden istemesi yeterliymiş. Elleri saçlarıma gittiği an mayışmıştım.
Uyku resmen bedenime hücüm ediyordu.
"Mayıştı bir de! Yankı kalk şunun yanından." Ilgaz'a kahkaha atıp, uzandığım yere daha çok kuruldum. "Çok mayıştım, üzgünüm." Yerimden kalkacağımı sanmıyordum.
"Aynı Ömer bu!"
"Abisine benzeyecek Ilgaz, ne bekliyordun?"
"Bana benzemesini."
Ömer'in yüzünü görmesem de yüzündeki zafer tebessümünü hayal edebiliyorum. "Deniz gelmeyecek mi?"
"Abim bu gece burada kalsın, yarın sabah gelir diyor."
"Tamam."
Saçlarımdaki eller bir an çekildiğinde boşluğa düşmüş gibi olmuştum. Utancımdan çekme de diyemezdim. Neden çekmişti ki?
"Burda uyumasın." Diye mırıldandı Ilgaz. Onları duyuyordum ama gözlerim kapalıydı. "Taşı odasına." Dedi Ilgaz.
O an birinin kucağına alınmıştım. Ömer olduğunu düşünürken sırtım yatakla buluşmuştu. Nasıl taşımıştı ki beni? Kilolu olmasam da ağırdım bence. Yanımda hissettiğim hareketlikle kafam göğsüne düşmüştü.
Yanıma uzanmıştı sanırım. Kokusu falzasıyla yakın geliyordu.
"İyi uykular aslanım."
Saçlarıma konulan öpücükle elleri yeniden saçlarımı bulmuştu. Kendimi mayışmışlığın verdiği huzurla gözlerimi kapattım.
***
![](https://img.wattpad.com/cover/302460064-288-k319404.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yankı
Teen Fictionkarıştırılan bebekler serisi, erkek başrol. Abilerim kurgusudur. acı, sadece acı hissediyordum. "Abinim senin. Ne kadar istemesende, sövsen de bu böyle."