23

8.9K 725 102
                                    

Uyuşuk gözlerimi açtığımda gözlerim göğsümde uyuyan Ada'ya kaymıştı. Dudaklarıma yerleşen huzurlu tebessümle ellerim saç tutamına gitti. Uyanmaması için yavaşça okşadım.

Bu anımız için neler yaşamıştık? Değdi mi bilmiyorum ama o yanımdaydı, gerisinin pek bir önemi yoktu. O yanımdayken kendimi kötü hissedemiyordum. Adeta şifaydı.

Yan tarafımda titreyen telefonumla kafamı çevirdim. Elime aldığımda babamdan olduğunu gördüm. Ada'yı yavaşça kendimden ayırıp, üzerine pikeyi örttükten sonra balkonuna ilerledim.

Aramayı cevaplandırıp, kulağıma götürdüğüm an rüzgar çıplak tenime çarpmıştı.

"Baba?"

"Günaydın oğlum."

Her oğlum diyişinde kendimi garip derecede mutlu hissediyordum. Bu hiç normal değildi. "Günaydın." Dedim dudaklarımdaki tebessüm silinmezken.

"Ilgaz dün bahsetti ama kaçta gelirsin eve ?"

Ada'dan ne kadar geç ayrılırsam o kadar iyi olacaktı. "Bir sorun mu var?" Dedim merakla.

"Yok, yok. Sadece kimde olduğunu bilmiyorum, babalık dürtüsü işte." Kendi kendine ettiği siteme gülüp, bu adama gider gitmez sarılacağımı not ettim.

"Güvende bir yerdeyim baba...Ben öğlene doğru gelirim sıkıntı olmazsa."

"Arkadaşına selamlarımı ilet, oğlumu benden aldığı için onu elime almamak için zor durduğumu da ilet." Alayla dediği imaya kıkırdadım. "İletirim baba ama eminim ki seversin."

"Ne şüphe, sen bu kadar yanında kalmak istediğine göre."

Bu aile hep mi kıskançtı acaba ?

"Görüşürüz o zaman." Dedim boğazımı temizleyerek. "Görüşürüz oğlum, bir şey olursa ararsın."

Telefonu kapattığında birinin arkamdan sarılması bir olmuştu. "Günaydın sevgilim." Derin bir nefes aldım. Bir babamın oğlum diyişine, bir de Ada'nın sevgilim diyişine içim gidecekti.

"Günaydın güzelim." Ona döndüğümde yüzüne düşen saç tutamlarını geriye ittim. "Rüzgar sert esiyor, içeri geçelim." Dedi üzerimi süzerken. Kafamı salladığımda salona geçmiştik. Kucağıma yerleşip, göğsüme kafasını koyduğunda elleri kolyeyi bulmuştu.

"Bu kolye..." Sesi titrediğinde saçlarına küçük bir buse bıraktım. "Bana verdiğin kolye." Bakışlarındaki hasrete iç çektim. "Saklamışın." Gözleri dolduğunda kolyeye özlemle bakıyordu.

"Keşke senden de bir parça bende kalsaydı." Dedi kısık bir sesle. "Unutmaktan korktuğum çok şey vardı...Sesin özellikle." Kalbim sıkışırken yanağımı okşayıp, alnını alnıma dayadım. "Yapma şunu, bak burdayım."

"Hep ol." Dedi canı acırcasına. "Aksi ihtimali mümkün değil kır papatyası." Onu kendimden ayırıp, ayağa kalktığımda elimi uzattım. "Yeter bu kadar duygusallık, gel kahvaltı yapalım." Gülüp, kafasını salladığında beraber mutfağa yönelmiştik.

Ufak bir kahvaltı masası hazırlayıp, karşılıklı oturduk.

"Arayan kimdi ?" Dedi suyundan bir yudum alırken. "Babam." Dudaklarına yerleşen buruk tebessümle gözlerim saniye saniye onu izledi. Kendini toparlayıp, daha içten gülümsediğinde dolaba yönelmişti.

"Eğer çağırıyorlarsa git istersen." Sesindeki mutlulukla kafamı tabağa çevirmiştim.

Benim sığınacak, sevecek bir ailem vardı. Ada bu konuda şanslı değildi, onun kimsesi yoktu. Akrabaları zaten burnu havada insanlardı. Annesi öldükten sonra o bu hayatta yalnız kalmıştı.

YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin