Yankı'dan
Saatler sonra ameliyathaneden çıkan doktorla herkes ayaklanmıştı. Uraz abim doktorun karşısına geçtiğinde doktorun yüzündeki ifade iyi şeyler söylemesi için çok uzaktı.
"Durumu nasıl ?"
Doktor derin bir iç çekip, konuştu.
"Kurşunları çıkardık, kanaması da durdu ama yoğun bakımda 48 saat gözetim altında tutmalıyız. İç kanama riski var, kurşunlardan biri kalbin 5 santim yakınına isabet etmiş. Bu yüzden kesin bir şey diyemem."
Yok olmak isterdim şuan, hiç bulunmamak üzere.
Daha yeni kavuşmuşken birinin acısını kaldıracağımı sanmıyordum. Hiç muhabettimizin olmadığı birine üzülmem saçmaydı ama üzülüyordum. Onun orda oluşu bana koyuyordu.
Selim bey duvara tutunduğunda gözlerimi yumup, başka yere döndüm. O yıkılışı izlemek berbattı. Herkese çöken sessizlik, geriyordu beni. Uraz abime döndüğümde ameliyathaneden çıkan bedene baktı.
O bakışlarında anlam veremediğim bir pişmanlık vardı, hepsinde vardı. "Baba." Abim Selim beyin yanına çökmüştü. "Eve gidin, burda kalmanın anlamı yok artık." İtiraz edeceği sıra abim ondan önce davranmıştı.
"Baba karargahta seni bekliyorlardır."
Derin bir nefes alıp, kafa salladığında ayağa kalkmıştı. "Abi bize haber verin."
"Abi ben gitmesem." Ömer'in isteği ile Deniz'de Uraz abime dönmüştü. "Yankı dışında herkes eve gidiyor." Sert sesindeki uyarıcı tını bariz belliydi. "Akşam yine gelirim." Ömer isteksizce yürüdüğünde bakışları beni bulmuştu.
Yanıma geldiğinde alnıma düşen saç tutamını geriye attı. "Seninle böyle tanışmak istemezdim aslanım."
Bir şey diyemedim.
"Ama sağol...Yanımızda durup, destek verdin."
Bana sarıldığında ne yapacağımı bilememiştim. Ona karşılık verip, sarıldım. "Abime dikkat et olur mu?"
Fısıldayarak dediği şeye burukça tebessüm ettim. "Ederim, siz de Deniz'e edin...Çok bitkin duruyor." Bakışları Deniz'i bulduğunda iç çekti. "O Savaş'a çok bağlı." Bunu anlamıştım. Bir kez olsun kafasını kaldırıp, etrafa bakmamıştı.
Ömer bana döndüğünde omzumu sıvazladı. "Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Hepsi gittiğinde bakışlarım abime düştü. "Son bir kontrolün kaldı." Dedi bana yaklaşarak. "Yapalım o zaman." Kafasını salladığında kaldığım odaya yöneldik. Üzerimdeki tişörtü çıkardığımda Uraz son kontrolleri yapmıştı.
"İyi oluyorsun gün geçtikçe."
Sağlık açısından evet ama fiziksel açıdan iyi olamıyordum. Hala vücudumda o izleri taşıyordum.
"Senin sayende."
Bana burukça bakıp, sarıldığında eli sırtımdaki yaranın üzerinde durdu. "Keşke daha fazlasını yapabilsem." Yaranın üzerinde eli gezindiğinde o an büyüklüğünü anladım. "Kemer izi mi o ?" dedim merakla.
Sırtımı tam göremediğimden neyin ne izi olduğunu bilmiyordum.
Abimin eli o an ateşe değmiş gibi çekilmişti. Dudakları saçlarımı bulduğunda sorumu hala cevaplamamıştı. "Savaş'ın yanına gitmem lazım, sen istersen dinlen." Ayağa kalktığında bileğinden tuttum.
Cevapsız kalmaktan nefret etsem de bunun üstüne düşmeyecektim. Morali yeterince bozuktu. "Bende gelebilir miyim?"
"Tabi, gel."
Beraber Savaş'ın kaldığı odaya geldiğimizde gözlerim solgun yüzünde durmuştu. "Spor yapıyor mu?" Her şeyden bağımsızca sorduğum soru Uraz'ı güldürmüştü. "Deli gibi." Kaslarından belliydi.
"Ne zaman uyanır?"
Savaş'ın yanına oturduğunda elindeki dosyaya eğilmişti. "Bilmiyorum, ona bağlı." Sesindeki umut ışığı o kadar sönükti ki üzülmeden edemiyordum. Abim Savaş'ın saçlarını ürkek bir şekilde okşadı.
Savaş'ın diğer yanına oturduğumda Uraz abimin gözlerinin dolduğunu fark ettim. "Onu o kadar mahvettik ki..." Dediğinden bir şey anlamamıştım. Susup, devam etmesini bekledim.
"1 yıl boyunca gözlerimizin önünde parçalarına ayrıldı."
Boğazımdan acı bir yutkunuş geçti. Buna nasıl izin verdiler? Uraz abim buna nasıl müsade etmişti?
"Neden?" Dedim merakla.
"1 yıl önce bir olay oldu. Savaş'ın yarış yaptığını öğrenmiştik. Ömer bu konuda çok hassastı...Savaş'ın arabası sportif bir model olduğundan ona söz vermesini istedi. Savaş sözünü vermişti ama o hem sözü çiğneyip, hem de bir katille arkadaşlığına devam etti."
Her kelimesinde sanki acı çekiyordu.
"Katil kim?"
"Eski arkadaş grubundan. O yaptığı bir yarış yüzünden birine çarptı, çarptığı kişi yolda can vermiş."
Abimi asıl yaralayan yeri anlamıştım. O korkuyla beraber pişmanlığını da yaşatmış içinde. Savaş'a yaptığı haksızlığın farkındaydı. Farkında oluşu canını yakıyordu.
"Ömer bunu karşılıksız bırakmadı. Savaş'ın kendi emekleriyle aldığı arabayı, Savaş'ın düşmanı bildiği adama sattı. Ne olduysa ondan sonra oldu."
Savaş'ın saçlarına kondurduğu öpücükle kafasını boynuna gömmüştü. Kokusunu içine çektikçe sanki can alıyordu.
"Savaş hatasını anlamıştı ama biz kendi yaptığımız hatayı göremedik." Dedi. "1 yıl boyunca o evde yalnız kaldı. Buna hiçbirimizin engel olmamasına kırıldı en çok."
Çünkü tek tutunacak dalı sizdiniz.
Savaş'a döndüğümde elini tuttum. Teni beyazdı, solgunluğu yüzünden daha beyaz duruyordu. "Sınırı aşmışınız." Dedim Savaş'a bakarken. Onu anlıyordum, o kimsesizlik hissini çok iyi anlıyordum.
Aramızdaki tek fark onun sadece bunları 1 yıl boyunca yaşaması. Belki de en ağırı budur. Gördüğün sevginin bir anda ellerinden kayıp gitmesi onu ortada bırakmıştır. Kendisi belki de olayı sonradan idrak edebildi.
"Ömer ve Deniz'in bakışları bu yüzden miydi?" dedim.
Kafasını salladı. "Deniz çok utanıyor."
Utanmalıydı.
"Ömer zaten ne yapacağını şaşırmış durumda, Ilgaz farkında olmadan Savaş'tan koptu."
Dağılmışlardı.
"Elimden hiç bir şey gelmiyor." Dedi acı çeker gibi. "Ailem dağılıyor, toparlayamıyorum onları..." Savaş'ın elini bırakıp, abimin karşısına geçtim. "Benim ilk halimi hatırlıyor musun?" diye sordum.
Sorumla şaşkınca bana baktı.
"Yaraların üzerimde taze olduğu, zayıflıktan kemiklerimin gözüktüğü Yankı." Sertçe yutkundu. "Şimdi bana bak." Beni süzdü. "İlk Yankı ile şuan ki Yankı arasında dağlar kadar fark var. Beni sen toparladın, onca şeye rağmen."
O insandı.
Hata yapabilir ya da pişman olabilirdi. "Kusursuz biri olamazsın, kimse olamaz. Kendine fazla yüklenip olayı büyütürsün sadece. Akışına bırak, ne yapman gerekiyorsa onu yap."
Gözleri Savaş'a düştüğünde derin bir nefes aldı.
"Fazlasını yaptıkça ona zarar verdik." Dedi beni onaylarcasına. Yorgun gözleri beni bulduğunda beni kendisine çekti. Kollarını sıkıca sarıp, bir süre öyle durduk.
"İyi ki varsın abim."
**

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yankı
Novela Juvenilkarıştırılan bebekler serisi, erkek başrol. Abilerim kurgusudur. acı, sadece acı hissediyordum. "Abinim senin. Ne kadar istemesende, sövsen de bu böyle."