5

15.4K 908 49
                                    

Gözlerimi hissettiğim yoğun acı ile açtım. Acının yeri elimdi, ağrı vardı. Güçlü bir ağrı. Gözlerim ellerime indiğinde şaşkınca yerimden doğruldum. İki elim de sarılı durumdaydı ama sargılar kan içindeydi.

Midem kan kokusu ile bulanırken gözlerim bu renge adeta tiksinircesine baktı. Hızlı adımlarla yerimden kalkıp, odadaki lavaboya girdim. Kusmamla yorgun bedenimi duvara yasladım.

Ağzımdaki iğrenç tad yüzümü buruşturmama neden oldu.

"Perişan haldeyim amına koyayım." Dedim öfkeyle. Gözlerimi ellerimden çektim, daha fazla kan görürsem kusmaktan bayılacaktım. "Yankı?" Duyduğum sert ses ile kafamı çevirdim.

Doktor Uraz'dı.

"Burdayım." Sesim düşündüğümden daha kötü çıktığında iç çektim. Uraz yanıma geldiğinde tedirgin gözlerle bana baktı. "Sargıyı değiştirir misin? Kanı gördükçe midem bulanıyor."

Neden burda olduğumu anlamıştı.

Belimden kavrayıp, kalkmamı sağladı. Yatağa oturttuğunda pansuman malzemelerini yaklaştırdı. Sargılara dokunduğunda kafamı çevirdim. Bu görüntüyü görmek istemiyordum.

Ellerimden tamamen kaybolan sargı ile derin bir nefes aldım. Kafam istemsizce önüme dönmüştü. Kendime eziyet etmek istercesine ellerime baktım. "Bakma." Dedi Uraz titrek bir sesle. Kafa sallayıp, kafamı çevirdim.

Elimi kaba tabirle sikmişim.

"Burdan gitmek istiyorum." Dedim soğuk bir sesle. Burda kaldıkça daha kötü oluyordum, başka bir açıklaması olamazdı. Dört duvar arasında ölümün gelmesini beklemek saçmaydı. Uraz çatık kaşlarla bakıp, elimin sargısını bitirdi.

"Dinlen." Dedi sert bir sesle. "Anlamıyor musun ?" Diye sordum sertçe. Beni ciddiye almamasına neden sinirlendim bilmiyorum. İçimde her an patlayacak bir öfke var zaten. "Anlamıyorum Yankı. Tedavin devam ediyor, yaraların iyileşmedi daha! Nereye gideceksin bu halde?"

Yutkundum. Gözlerimin çaresizce ona baktığına emindim. Halim berbattı farkındaydım ama böyle de olmuyordu. "Tedavi saatleri gelirim." Dedim düz bir sesle. Anlamaya çalışır gözlerle baktı.

"Riskli, yatılı kalman daha doğru."

Neden inat ediyordu bu ? "Umurumda değil. Burada daha fazla duramam." Öfkeyle bana baktığında boynunda belirginleşen damara baktım. Bu hali beni istemsizce korkuturken kendimi geriye iterken buldum.

"Gitmiyorsun, bu konuyu da açma." Dedi sertçe. "Bu kadar karışma sebebin ne amına koyayım ? Git diğer bağımlı insanlarla ilgilen." Küfür etmem onu daha da öfkelendirirken ayağa kalkmıştı. Bana daha çok yaklaştığında sertçe yutkundum.

Bu kadar üzerime düşmesini anlamıyordum. Benim saçmalamamdı ya da Uraz ve kardeşi son 1 haftadır bana gereksiz bir samimiyetle yaklaşıyordu. "Onlarla kendini bir tutma."

"Benim tek farkım 1 ay boyunca fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmam." Dedim canımı acıtırcasına. İyileşmeden daha fazla yara alan yaralarım bu gün benimle beraber ölmüşlerdi.

Yüzüme tokat gibi çarptığım gerçekler içimi titretmişti. Ben iki türlü de acınası bir hale gelmiştim. "Hayır." Dedi kendinden emin bir şekilde. "Senin farkın benimle aynı kanı taşıman Yankı." dedi zorlukla.

"Ne ima etmeye çalışıyorsun?" Dedim şaşkınca.

"Kardeşim olduğunu." Dedi kendinden emin bir şekilde.

Duyduklarım bedenimi şok etkisi yaratırken ben ona bakakalmıştım. "Ne saçmalıyorsun?" Kendi sesimi bile zor duyarken, kendimi hızla daha geriye ittim. "Ne diyorsun sen!" Bana üzgün bir şekilde baktı.

"Yankı lütfen." Durmasını işaret ettim. "Ne saçmalıyorsun?" Dedim üzerimdeki şaşkınlığı atamazken. "Duydukların, doğru." Dedi pişman bir sesle. "Lan sen ne dediğinin farkında mısın?" Elimle sertçe onu ittiğimde acısını bana göstermişti.

Bu acıyı umursamadan onu daha sert ittim.

"1 haftadır ne sikim yakındınız bana!" İçimde yayılan öfke durmak bilmeksizin ona saldırıyordu. "Canın acıyacak dur." Dedi şaşkınca. Ellerimi tutup, beni kendine çekti. Kollarımı hareket ettiremiyordum.

"Bırak!" Dedim bağırırken. "Yankı tekrar kriz geçirirsen bünyen kaldıramaz." Dedi canı acırcasına. Dedikleri ile olduğum yerde mıhlandım. Kriz geçirirsem ellerimden daha fazlasına zarar vereceğimi biliyordum.

"Lütfen." Dedim çaresizce. "Kriz geçirmek istemiyorum." Gözümden düşen yaşla Uraz bana sıkıca sarıldı. "Sakin ol, derin derin nefesler al abim." Sesindeki merhametli tını ile gözlerimi yumup, dediklerini harfi harfi yaptım.

Az önce dediği şey yüzünden öfkeyle üstüne yürüdüğüm adamın kolları arasında sakinleşmeyi bekliyordum.

"Bana neden öyle bir şey dedin?" Dedim güçsüzce. "Neden beni parçalamak istedin!" Dedim acıyla. "Zaten parçalandım, görmüyor musun?"

İçten içe dedikleri mantığıma yatıyordu ama bu mümkün olamazdı.

"Duydukların doğru ama ne olur daha fazla irdeleme."

Sarsıldım. Öyle bir sarsıldım ki gerçekler, yalanlar yüzüme teker teker çarptı. Bunca olan acılarım nedendi o zaman? Ben boşuna mı annemin sevgisinden mahrum kalmıştım?

"Hayır." Dedim. "Ben bunca şeyi bir yalan için yaşamış olamam!" Dedim sitemle. "17 yıl boyunca o eziyete ben bir yalan için mi katlandım?" Sorumla beraber üzerime oturan ağırlıkla göz yaşlarımı serbest bıraktım.

Uraz beni kaldırıp, yatağıma oturttuğunda sertçe yutkunmuştu. "Biz seni hep aradık Yankı." Eli saçlarımı bulduğunda göz yaşlarım daha çok aktı.

"Ben babamın ölümüne şahit oldum. Kafamdan silinmiyor o anlar. Silinmemesinin tek nedeni o adamı babam diye kabul edişim. Bir başkası olsa bir kaç güne kendimi toparlamış olurdum. Anlıyor musun şimdi?"

Gözlerine düşen yıkımla kafasını başka bir tarafa çevirmişti.

"Zor, imkansız da geliyor. Ama sen o adamın oğlu değilsin Yankı." Dedi kendinden emin bir sesle. Bakışları bana döndü. "17, 20, 40. Hangi yaşta olursan ol seni sıkıca tutardım. Daha fazlasını yaşama imkanımız varken, gitmene müsade edemem. Sen şimdi beni anlıyor musun?"

Sorusu, beni kendi silahımla vurmuştu. Verecek bir cevabım yoktu sadece nasıl bu duruma geldiğimi merak ediyordum. Düşününce mantığa yatan bir şey vardı ve bu beni deli gibi sinirlendiriyordu.

"DNA testi odamda. Eğer bakmak istersen söylemen yeterli." Göz yaşlarını silip, kapıya yönelmişti. İçten içe bu hali beni mahvetmişti. "Neden şimdi ?" Dedim kendi kendime. "Neden en kötüsünde karşıma çıktınız?"

Pikeyi üzerime çektim. Korkuyordum, neyden bilmiyordum ama iliklerime kadar korkuyordum. Pikenin içinde kaybolan bedenimle uykumun gelmesi için bekledim.

**

Yankı'm ve öfkeleri :')

YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin