Geçmişe dönünce kimsesiz Yankı'yı görüyordum. Susmak zorunda kalan, ayakları üzerinde kalmak zorunda bırakılan, acısını haykıramayan o küçük Yankı...
Adının anlamını hiç bir zaman taşıyamadı o küçük çocuk.
Yaşadıklarım yüzünden yatağımın içine girip, sessizce ölmek istediğimi yalvarırken bulurdum kendimi ara ara.
Neden yaşadığımı sorgulardım. Sevilmeyişimi, bir robot gibi kullanışımı anlamak isterdim. Sert duvarlarıma bürünmek zorunda kalışımın sebepleri utandırırdı mesela. Sert kişiliğimle karşılarında olmasam, daha ağır şeylerle mücadele etmek zorunda kalacaktım.
Kafamı ağrıtan en büyük mesele ise o adamın gerçekleri bilmesine rağmen beni yanında tutuşu. Sevmezdi, hemde hiç. Geber de kurtul diye haykırışları hala dün gibi kulağımda sanki.
"Oğlum?" Babamın bana seslenişi ile kafamı kahve kupasından kaldırıp, ona döndüm. Yanıma oturup, kolunun altına aldığında saçlarımdan sertçe öpmüştü. "Bir şey mi oldu?"
Ona bu konuyu açmalı mıydım emin değilim. O adamın ne amaçlarla yanımda tuttuğunu öğrenmek bir yıkım olabilirdi benim için. Ama içimdeki merak asla susmuyordu.
"Baba bir şey var." Bana tüm dikkati ile bakıp, devam etmemi bekledi. "O adam öz çocuğu olmadığımı biliyordu bence." Dediklerimle bedeni kaskatı kesilmiş, çenesi seyrilmişti.
"En başından beri biliyordu bence." Dedim yutkunurken. "Beni neden yanında tuttuğunu anlamıyorum. İstemezdi ki beni. Hiç istemezdi hatta."
Sokağa attığı geceleri düşün Yankı. Sonra bir çöpmüşün gibi o eve sokuşunu...
"Allak bullak oldum düşünmekten." Elimdeki kahveyi yan tarafıma koyup, babama sokuldum. Ona ihtiyacım vardı. Beni sıkıca sardığında sanki küçük Yankı'ya sarılmıştı.
"Bunu öğrenmek sana zarar verebilir." Dedi yumuşak sesiyle. "Düşünmek de zarar veriyor." Dedim dalgın bir şekilde. "Oğlum..." Öyle içten dedi ki bunu tüm iliklerimde hissetmiştim. "Öğrenmeye çalışırım, bu sorun değil. Ben senin üzülmeni istemiyorum sadece."
Yeteri kadar üzülmedim mi?
"Bu sefer yanımda siz varsınız, tek değilim ki eskisi gibi."
Öğrenmek istiyordum. Deli gibi.
"Yanında her zaman varız." Ona sıkıca sarılıp, kafamı göğsüne koyduğumda abimlerim hep beraber içeriye girmesi bir olmuştu. "Maşallah, maşallah." Dedi Ilgaz beğeniyle bizi süzerken. Zevzek herif.
"Baba diğer kolunu bana açmazsan küsermişim." Deniz abim babamın diğer koluna girdiğinde bu haline kıkırdadım. "Kıskanç köpek." Diye mırıldandı Uraz abim. Bana döndüğünde onu artık diğer günlere kıyasla daha iyi görüyordum.
"Bir şey mi oldu?" Uraz abimin yüzümde gezinen sorusu ile babamın bana dönmesi bir oldu. Anlatıp, anlatmayacağımı tartıyordu. Onlardan bunu gizlemenin bir anlamı yoktu. Babama onaylarcasına baktığımda abimlere dönmüştü.
"O adamın en başından beri her şeyi bildiğini düşünüyor Yankı." Ortamı derin bir sessizlik kaplamışlardı. "Bunun nedeni merak ediyor." Babamın söyledikleri ile hepsinin yüzünde ciddiyet vardı.
"Ben o kanı bozuk adamdan her şeyi beklerim, bunu öğrenip canımızı sıkmaya gerek var mı?" dedi Ilgaz.
Yoktu ama ben canıma susamıştım işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yankı
Jugendliteraturkarıştırılan bebekler serisi, erkek başrol. Abilerim kurgusudur. acı, sadece acı hissediyordum. "Abinim senin. Ne kadar istemesende, sövsen de bu böyle."