8

13.7K 832 105
                                    

Ömer arabasını hastanenin özel garaj bölümüne park edip, abisinin odasına yöneldi. Abisinin arabasını sanayiye yollayınca eve kadar yürümesine içi elvermemişti.

İstese taksi veya otobüse binebilirdi ama Uraz taksilerden de otobüslerden de nefret ederdi.

Ömer kapıyı tıklatıp, içeriye girdiğinde abisinin dosyalarla uğraştığını gördü. Uraz beklemediği misafirine şaşkınca bakıp, gülümsedi. "Seni buraya hangi rüzgar attı?" Dedi ayağa kalkıp, sarılırken.

"İçim elvermedi yürümene. Malum otobüs ve taksi sevmiyorsun." Dedi imayla. Uraz kahkaha atıp, masasına döndü. "Kim dedi arabamı sanayiye yolla diye?" Ömer kaşlarını kaldırıp, abisine baktı.

"Direksiyon zor dönmeye başlamıştı abi, ne yapsaydım?" Uraz sitemine gözlerini devirip, koltuğuna yaslandı. Ömer aklında dönüp, dolaşan soruyu daha soramamıştı. Nedensizce çekiniyordu.

"Yankı nasıl?"

Uraz'ın yüzü düşmüştü soruyla. "Psikolojik açıdan kötü." Ömer derin bir nefes aldı. Yanına deli gibi gitmek istiyordu ama yaşadığı şeyler yüzünden üstüne çıkmak da istemiyordu. Abisinin ve babasının üstüne düştüğünü biliyordu.

"Onu nasıl toparlıyacağımı bilmiyorum." Uraz'ın umutsuz sesi Ömer'i endişelendirmişti. "Abi ciddi bir şey mi var?" Uraz kardeşinin endişesine burukça baktı. Birden fazla ciddi bir şey vardı.

"Biraz konuştuk onunla...Hayalini sordum." Uraz derin bir nefes aldı. Sanki biri boğazını sıkıyordu. "Asker olmak istiyormuş..." Ömer duydukları ile öylece kalkalmıştı. Bilirdi, bir hayalin yıkılmasını en iyi o bilirdi.

"Olamıyacak." Dedi fısıltıdan farksız bir sesle. "Yaralar geçmez, geçse dahi iz kalacak çok yarası var." Uraz elinden bir şey gelmedikçe deli oluyordu. Buna bir çare bulamazdı, kendisi de bunun farkındaydı ama kardeşinin birden fazla hayal kırıklığı yaşaması onu üzüyordu.

Ömer dolduğunu yeni fark ettiği gözlerini tavana dikti.

"Babam o adamı günlerdir dövüyor, sanırım ölmüş bugün." Dedi Ömer. İçi yanıyordu, sönmeyen bir yangın gibi her yeri yanıyordu. "Gebersin." Uraz'ın nefretle söylediği şey ile ayağa kalktı.

"Ona son kez bakmam lazım, gelir misin sende?" Ömer geri tepemiyeceği teklif ile hızla kafasını salladı. Birlikte Yankı'nın odasına geldiklerinde uyuduğunu fark ettiler. Uraz yanına yaklaşıp, ellerine baktı.

Zaten kontrol etmek istediği tek yerdi. Kanamıyordu artık.

"Çok küçük..." Diye mırıldandı Ömer. Uraz kardeşine bakmak istedi ama yapamadı. Ömer her ne kadar duygularını saklamayı bilsede duygusal yanı nadiren ağır basıyordu. "Çıkalım, hadi."

Ömer kafa sallayıp, önden çıktı. Abisi ile beraber arabaya bindiğinde eve yol almıştı. "Şirket nasıl gidiyor?" Diye sordu Uraz merakla. Son günlerde kardeşleri ile ilgilenememişti.

"İyi, aynı."

"İtalyanlarla anlaşabildin mi?"

Ömer başarıyla ortaklığı sağlamıştı.

"Ortaklık sağlandı, 1 ay sonra proje başlıyacak." Kardeşine gururla baktı. Alanında fazlasıyla iyi ve başarılıydı. Yurt dışına açılalı 5 ay olmuştu ama Ömer şimdiden bir çok kişinin ilgisini çekmişti.

Bunlar her ne kadar iyi olsa da kötü yanları da açık ara fazlasıyla vardı.

"Dikkat etmeni söylememe gerek var mı?" Diye sordu Uraz. Ömer soruda yatan asıl soruyu anladığında kırmızı ışıkta durmuştu. Abisine dönüp, tebessüm etti. "Yok, dikkatliyim biliyorsun."

YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin