Yankı'dan
Aradan 1 hafta geçmişti. Değişen pek bir durum olmamıştı. Savaş abim hala gözlerini açmamış, ben ise hala abimle beraber hastanede kalıyordum. Onu yalnız bırakmak istemedim, her an düşecek gibi oluşu korkutmuştu.
Onu şuan zar zor kendi yatağımda yatırdığım için şükür duası edecektim. İkna edişim zor olsa da uyuması çok kolay olmuştu. Kafasını yastığa koyması ile uyuması bir oldu. O an buna şahit olmak beni üzmüştü.
Bu denli yorgundu ama inatla bu yorgunluğu atmamakta ısrarcıydı.
Oturduğum koltuktan kalkıp, odadan sessizce çıktım. Adımlarım Savaş abimin odasına yöneldiğinde kapının ucunda durdum. Günlerdir odasına gidiyordum, konuşuyordum ama hala o çekingenlik var.
Kendime gelip, kapıyı açtım. İçeriye girdiğimde ardımda kalan kapıyı kapatıp, yatağın kenarına oturdum. "İnşallah yanına geldiğim için sıkılmıyorsundur." Diye mırıldandım. Beni duyuyor mu ondan bile emin değilim.
"Şu durumda ne düşündüğünü bilmesem de ben yine sana içimi dökeceğim."
Ellerim elini kavradı. Teni çok beyazdı, ama halsizlikten dolayı gibi. "Neden kendimi sana bu kadar yakın hissettiğimi bilmiyorum." Dedim. Bakışlarım yüzüne döndü. "Başına gelenler o kadar tanıdık ki seni düşünmeden kendimi alıkoyamıyorum."
O anlar aklıma geldikçe tüylerim tiken tiken oluyordu.
"O yalnızlığın verdiği çaresizlik çok zor."
Kimse yok.
"Tutunacak dalın olmuyor, kendine yetmeye çalışıyorsun." Dedim titreyen sesimle. "Ben seni anlıyorum abi." Elimi, elinin üzerine koydum. "Uyandığında o yalnızlığın olmayacak." Buna izin vereceğimi sanmıyorum.
Daha kötü bir hale gelmesini istemiyordum.
"Uyan artık."
Ailemi yeni kazandım, kaybedemezdim. "Uyan bak herkes perişan halde." Neden bu kadar duygusaldım? "Hiç konuşmadık ama canım acıyor abi." Dolan gözlerimden yaşlar tek tek düştü. "Birini daha kaybetmeye dayanamam."
Bakışlarımı ondan çekip, arkama döndüğümde kendime gelmeyi bekledim. Olmuyordu, ben aşamıyordum kayıp duygusunu. "Ağla-ama." Duyduğum sesle bedenim kaskatı keserken önüme döndüm şaşkınca.
Bana bakan gözlere baktım.
"Uyandın..." Dedim şaşkınca. "Be-en birini çağırayım." Koşar adım odadan çıktığımda koridordaki hemşirenin yanına ilerledim. "Devran Saygın'ı çağırır mısınız, Savaş keskin gözlerini açtı."
Hemşire ilk şaşkınca bakıp, kafasını salladığında koşar adım uzaklaşmıştı. Ben tekrardan odaya yöneldiğimde yanına ilerledim. "Nasıl hissediyorsun?" Bakışları bana düştüğünde eski yerime oturdum.
"Fotoğraflardan daha iyimişin."
Dediği şey ile anlamaz gözlerle ona baktım. "Duyuyordum." Dedi ardından. Aptal olmuştum sanırım, dediklerinden bir şey anlamıyordum. O bu halime kıkırdağında elimi tuttu.
"1 haftadır dediklerini bıkmadan dinliyordum." Duyuyor muydu? Sertçe yutkundum. "Teşekkür ederim." Dedi minnet dolu bir sesle. "Savaş!" Devran hızla yanımıza geldiğinde bakışlarını bana çevirmişti. "Abin nerde?"
"Uyuyor."
Şaşkınca bana baktı. "Sonunda." Diye mırıldanıp, önüne döndüğünde Savaş abimin kaşları çatılmıştı. "O ne demek Devran?" Dedi yorgun bir merakla. Devran abi söyleyip, söylememek arasında kalmış gibi ona baktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/302460064-288-k319404.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yankı
Teen Fictionkarıştırılan bebekler serisi, erkek başrol. Abilerim kurgusudur. acı, sadece acı hissediyordum. "Abinim senin. Ne kadar istemesende, sövsen de bu böyle."