Medya: Murat Boz - Cam Kenarım
Satır arası yorum ve oy vermeyi unutmayın lütfen.
İyi okumalar.
EYLÜL'DEN
Restoranın yoğunluğuna bakıp iç çektim. Bugün yine canım çıkmıştı.
Birde çok becerikli bir insan olarak iki parmağımı doğramıştım resmen. Aceleyle ekmek kesmeye çalışırken sol elimin işaret ve orta parmağını kesmiştim. Çok fazla kanamıştı. Ayaz falan çok telaşlanmıştı ama onu hiçbir şey olmadığına ikna etmek çok zor olmuştu. Ama şuan bile parmaklarım sızlıyordu.
Neyse ki mesaimin bitmesine az kalmıştı. Birazdan önce eve gidip üzerimi değiştirecektim sonra da Soyluların evine gidecektim. İki gün önce konuştuğumuz gibi birkaç gün onlarda kalacaktım.
"Eylül"
Adımın seslenilmesiyle irkilerek seslenen kişiye döndüm. Ayaz'dı.
"Efendim."
"Güzelim hadi çıkıyoruz, mesaimiz bitti."
"Tamam" personel odasına gidip önlüğümü çıkarıp tekrar Ayaz'ın yanına döndüm. Restorandan çıkıp motorların yanına geldiğimizde en az 20 tane yara bandı yapıştırmış olduğumuz elimi avuçlarının arasına aldı.
"Elin nasıl? Acıyor mu? Acıyorsa eve gitmeden acile gidelim ister misin?"
"İyiyim merak etme. Bir şey yok." Nah yok, ağrıdan öleceğim amk.
Ayaz bana inanmazca bakarken gülümsedim. O da hala avucunun içinde olan elimi kavrayıp dudaklarına götürerek avuç içimi öptü.
Sarıldığımızda motorlarımıza yöneldik. Ayaz her ne kadar ben bırakayım bu halde sürme dese de ben itiraz etmiş kendim gidebileceğimi söylemiştim.
Motora binip çalıştırdığımda zorlukla elime dikkat ederek sürmeye başladım. Sonunda eve vardığımda çantamdan anahtarımı çıkarıp eve girdim.
Salona geldiğimde koltukta oturan ablamın dizlerine yatmış başını ablamın karnına yaslamış Fırat abimi ve onun saçlarını okşayan ablamı gördüm.
Ablam hamileliğinin 7. ayına yeni girmişti. Bu yüzden karnı epey büyümüş ve bebeğin tekmeleri de artmıştı. Ve şu an büyük ihtimalle Fırat abim de bebeğin tekmelerini duyabilmek için ablamın dizlerine yatmış, başını da karnına yaslamıştı.
Çok tatlılar lan. İnşallah biz de ileride Ayaz'la böyle olabiliriz. Amin.
"Ulan çok tatlısınız ya." Büyük bir neşeyle salona girdiğimde ikisi de irkilerek bana döndüler.
"Ablacığım ne zaman geldin. Duymadık."
"Az önce geldim. Birazdan gideceğim." dedim onların karşısındaki koltuğa otururken.
"Biyolojik ailenin evine değil mi?" Dedi ablam sakin ses tonuyla. Başımı sallayarak onayladım onu. Bakışları elime kayarken kaşlarını çattı.
"Eline ne oldu senin?" dedi telaşlanırken.
"Sakin ol ya bir şey yok. Biraz kesildi sadece."
"Biraz mı? Kızım nereden baksan yirmi tane yara bandı var elinde." dedi Fırat abim de ablamın dizinden kalkarken.
"İyiyim ben ya. Merak etmeyin."
Biraz daha onlarla sohbet edip odama gittim. Dolabımdan kahverengi kalın askılı bir crop ve normal gri bir eşofman alıp giyindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
Novela JuvenilÖldü sanılan bir bebek... Hayatı bir intikam üzerine kurulmuş bir kız... Peki o kız yıllar sonra gerçeği öğrendiğinde neler olacak? *Argo ve küfür içerir* *İlk defa yazıyorum, hatalar olabilir.*