Medya: Deniz Tekin - Beni Vur
Satır arası yorum ve oy vermeyi unutmayın lütfen.
İyi okumalar.
EYLÜL'DEN
Gözlerimi zorlukla açtığımda beni beyaz bir tavan karşıladı. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde bütün biyolojiklerin, ablamların ve Ayaz'ların burada olduğunu gördüm. Bir elimi Defne hanım sıkı sıkı tutarken diğer elimi de serum olduğu için ablam sadece parmaklarımı tutuyor ufak ufak okşuyordu
Muhtemelen ablamla konuşmamızdan sonra kriz geçirmiştim ve bayılmıştım. Yıllar sonra niye onunla ilgili bir şey duymuştum ki ben. Ölmüşse ölmüştü. Bananeydi bundan.
"Güzelim uyandın mı?" Diyen ablamla herkesin bakışı bana döndü.
"Kızım nasılsın? Ne oldu ki birden sana? Daha dün çok iyiydin?" Defne hanım telaşla konuştuğunda kafamı yastığa gömmek istedim. Başım çatlıyordu amına koyayım.
"İyiyim ben." Dedim. Gözlerim sızlıyordu. Ne kadar ağlamıştım acaba kriz geçirirken.
"Bizi ablamla biraz yanlız bırakır mısınız?" Dedim odadakilere ithafen. Ablam zaten bana bakıyordu.
Ardından Ayaz konuştu. "Baba sende annemleri al, gidin artık. Eylül de iyi, hem bende buradayım merak etmeyin." Murat amca ve Sevda teyze onu onayladı. "Tamam oğlum sen bizi habersiz bırakma." Dedi Murat amca ve Sevda teyzeyle birlikte yanıma geldiler. İkisi de kısaca sarılıp geçmiş olsun dedikten sonra gittiler.
Ardından herkes tek tek odadan çıkarken biz ablamla baş başa kalmıştık. Ablam üzgünce bana bakıyordu. Yavaşça doğruldum.
"İyi misin ablacığım? Özür dilerim öyle telefonda birden söylememeliydim. Hatta hiç söylememeliydim. Özür dilerim." Dedi hızlıca.
"Senin bir suçun yok abla. Kendini suçlu hissetme. Bu krizlerim sürekli oluyor zaten. O piçe ne olduğu da umrumda falan değil!" Dedim. Son cümlemde resmen sesimden nefret akmıştı.
"Biliyorum ablacığım. Ayrıca o şerefsize ne olduğu benimde umrumda değil."
"Sen nereden öğrendin? Kim söyledi?" Yatakta biraz aşağı kayıp yatar pozisyona gelmiştim.
"Dedem aradı, söyledi. Cezaevinde tuvaletin birinde kendisini asmış. Adamın biri bulup görevlilere haber vermiş." Dedikleriyle gözlerimi yumdum. O piçin bu kadar kolay ölmemesi gerekiyordu. Onun da anneme yaptığı gibi acı çekmesi gerekiyordu. Acı çekerek ölmeliydi.
"Neyse ne, boşver." O sırada kapı açıldı ve içeri bir hemşire girdi. Biten serumu çıkarıp gitti. Bende yatakta biraz kenara kayıp üstümdeki ince pikeyi kaldırıp ablama yer açtım. Bayağı büyüyen karnı yüzünden zorlukta ayakkabılarını çıkarıp yanıma uzandı ablamda.
Onun da üzerini örtüp göğsüne yattım. O da sarıldı bana. "Defne hanımlara sadece sinir krizi olduğunu söyledik. Sorguladılar bayağı ama bir şekilde geçiştirdik sana da bir şey sorarlarsa kendini çok zorlama tamam mı?" Onayladım. Hastaneden sabah çıkacaktık. Bu gece burada kalmam gerekiyormuş.
Birkaç dakika sonra kapı çalınıp yavaşça açıldı. İçeri Ayaz, Fırat abim, Defne hanım ve Asaf bey girdi. Sanırım abileri göndermişlerdi. Fırat abim yanımıza gelip önce benim sonra ablamın alnını öptü.
"Güzellerim iyisiniz değil mi?" Dediğinde onayladık onu. Ama ikimizin de suratı ifadesizdi. Ardından Defne hanım geldi. "Kızım iyisin değil mi? Daha sabah evden çıkarken çok iyiydin, ne oldu da kriz geçirdin anlayamadım." Dedi. "İyiyim ben bir şeyim yok." Dedim geçiştirerek. Ardından da Ayaz gelip kısaca sarılmıştı. Odadakiler yüzünden öpmeye yeltenememişti bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
JugendliteraturÖldü sanılan bir bebek... Hayatı bir intikam üzerine kurulmuş bir kız... Peki o kız yıllar sonra gerçeği öğrendiğinde neler olacak? *Argo ve küfür içerir* *İlk defa yazıyorum, hatalar olabilir.*