3. Bölüm

17.9K 737 351
                                    

Medya: Sertap Erener - Seyrüsefer

İyi okumalar.

YAZAR'DAN

Sabah her zaman ki gibi yine en erken kalkan Defne hanım olmuştu. Yanında uyuyan eşini de uyandırıp kalkması için uyardı. Kendisi de yataktan kalkıp hızlıca giyindi ve aşağı indi.

Mutfakta kahvaltı hazırlayan yardımcıları gördüğünde o da yanlarına gidip yardım etmeye başladı.

Kahvaltı hazırlandığında önce odasına gitti. Eşinin kravatını bağlamaya çalıştığını gördüğünde gülümseyip yanına gitti. Kravatı Asaf beyin elinden alıp bağladı ve kahvaltının hazır olduğunu söyledi.

Eşinin yanından ayrıldıktan sonra diğer odalara doğru yöneldi.

Oğullarını da uyandırdıktan sonra en büyük oğlunun odasına gitti. Kapıyı çaldı.

"Gel."

Defne hanım odaya girdiğinde oğlunun kızının üstünü giydirdiğini gördüğünde gülümsedi ve yanlarına ilerledi.

"Günaydın oğlum."

"Sana da günaydın annem."

"Ba-ba baaba"

Poyraz kızının bu tatlı halini görünce kucağına alıp yeni yeni uzamaya başlayan saçlarından öptü. Kızı Sare babasının yaptığına karşı çığlık atarak gülerken Poyraz ve Defne hanım da onun tatlı sevincine güldüler.

"Kahvaltı hazır. Hadi aşağı inelim."

"Tamam anne."

Poyraz Sare'yi de alıp annesiyle birlikte odadan çıktı. Onlar aşağı inerlerken Sare elleriyle oynuyor değişik sesler çıkararak gülüyordu.

Yemek odasına geldiklerinde yerlerine geçtiler.

"Mama mama."

"Tamam kızım yiyeceğiz mama."

Herkes sessizce kahvaltısını yaparken masada sadece çatal bıçak sesleri ve Sare'nin kendi kendine çıkardığı tatlı sesleri dışında ses çıkmıyordu.

Defne hanım masadaki boş sandalyeye bakıp iç çekti. Keşke dedi. Keşke kızım da yanımızda mutlu olsaydı. Ama kızı haklıydı. Ona zaman vermelilerdi. Ama onlar bunu yapmamışlardı.

Asaf bey düşünceliydi. O da kızını düşünüyordu. Kızının restoranda dedikleri geldi aklına. Kızı haklıydı. Ona hiç zaman vermemişlerdi. Onu üzmemek için herşeyi yapmaya hazırken onu en çok üzenin kendileri olduğunu Defne hanım da Asaf bey de fark etmişlerdi. Çok pişmanlardı. Ama son pişmanlık fayda etmezdi.

Defne hanım ve Asaf bey gece uzun uzun konuşmuşlardı. Eylül'ün üstüne gitmeyecekler ona zaman vereceklerdi. Onunla yakınlaşmaya çalışacaklardı.

Poyraz kucağındaki kızına baktı. Kızı kız kardeşine çok benziyordu. Sare daha küçücük olsa bile yüz tipi Eylül'e çok benziyordu.

Yiğit ve Ediz de sessizce kahvaltısını yaparken Eylül'ü düşünüyorlardı. Yiğit 4 yıl önce ölen bir ablasının Ediz de ikizinin olduğunu öğrenmişti. İkisi de bir süre kendilerine gelememiş odalarından çıkamamışlardı.

Diğer abiler de Eylül ile onu üzmeden kırmadan nasıl konuşabileceklerini, yakınlaşabileceklerini düşünüyorlardı.

Bir süre herkes düşünceli ve sessizce kahvaltısını yaptıktan sonra herkes kendi halinde kimi işine kimi odasına dağılmıştı.

. . .

EYLÜL'DEN

Cesaretim yoktu.

Elimde çiçeklerle kapıda beklerken içeri girmeye cesaretim yoktu.

EylülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin