Medya: İlyas Yalçıntaş - Sadem
Oy satır arası yorum yapmayı unutmayın lütfen.
İyi okumalar.
EYLÜL'DEN
Uyandığımda yanımdaki Asaf bey hala uyuyordu. Ve ben hala onun göğsünde yatıyordum. Doğrusu yerimden de gayet memnundum.
Başımı biraz kaldırıp yüzüne baktım. Yüzünde huzurlu bir ifadeyle uyuyordu. Ellerimi kaldırıp yüzüne koydum. Sakallarının elime batmasını pek umursamayarak sakallarıyla oynamaya başladım. Çok güzel hissettiriyordu.
Birkaç dakika sonra yüzünde oluşan tebessümle uyandığını anlayarak elimi çekecekken elini kaldırıp elimi tuttu ve tekrar yüzüne koydu. Bu hareketi gülümsememi büyütürken sakallarını okşamaya devam ettim.
Bir süre sonra Asaf bey gözlerini açıp bana gülümsedi. "Günaydın." Bende gülümseyerek karşılık verdim. "Günaydın."
Başını biraz eğerek saçlarımı öptü. Ardından bakışları komodindeki saate döndü. Saatin daha erken olduğunu fark ettiğinde beni göğsüne daha çok çekti. "Saat daha erken, gel biz baba kız biraz daha uyuyalım." Benim için hava hoştu bende kollarımı beline dolayıp gözlerimi kapattım.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama aniden açılan kapıyla sıçrayarak uyandım. Kapıya baktığımda Yağız'ın geldiğini görünce rahat bir nefes alarak tekrar başımı yastığa koydum. Asaf beyde benim gibi uyanmıştı.
"Baba?" Diyen sesini duyduğumuzda Yağız'ın tekrar ona döndük.
"Efendim oğlum?" Dedi Asaf bey.
"Sen ne yapıyorsun burada? Senin annemin yanında olman gerekmiyor mu ya? Ben canım kardeşimi uyandırmak için gelmiştim ama. Sonra da uyandırma bahanesiyle birlikte uyuyacaktık biz. Sen niye buradasın ki?" Diye Asaf beye isyan etti.
"Bunlardan şeyin haberi var mı ya? Benim." Dedim bende alayla.
"Ama canım kardeşim kalbimi kırıyorsun. Bak duydun mu sesi?" Dedi dudaklarını büzerken.
"Hadi yürü git hatta herif. Sabah sabah öyle uyandırılır mı? Kapıyı kıracaksın!" Diye sitem etti Asaf bey.
"Çok sevgili babacığım, canım annem herkesi uyandırmamı istediği için burada bulunuyorum ben." Dedi Yağız şirince gülümserken. Bu hali yanaklarını sıkmak istememe sebep olmuştu.
"Tamam oğlum sen git geliyoruz biz kızımla." Asaf bey bir yandan beni göğsüne çekerken. Oğlundan da kıskanmazsın be adam. Ben onların bu haline gülerken Yağız odadan çıktı.
"Günaydın babacığım." Dedi Asaf bey şefkatle.
"Günaydın." Dedim bende tekrar. Daha sonra Asaf bey üzerini değiştirmek için odadan çıkıp kendi odasına gittiğinde bende hiç pijamalarımı değiştirme gereksinimi duymadan telefonumu da alarak odadan çıktım. Salona geldiğimde Asaf bey ve ben hariç herkesin burada olduğunu gördüm.
Defne hanım biraz dalgınca yeri izliyordu. Buraya geldiğimden beri samimi olmadığım tek kişi Defne hanımdı. Diğerleriyle çok iyiydik. Defne hanımdan biraz uzak durmam sanırım annemin durumu yüzündendi biraz. Ama artık ona da yakın olmak istiyordum.
Hız kesmeden onların yanına yürüyerek koltuğun arkasından Defne hanımın boynuna sarıldım. Aniden irkilerek arkasına dönünce beni görmesiyle derin bir nefes alarak o da kollarını kaldırıp ellerime koydu.
Defne hanımdan ayrılıp koltuğun etrafından dolaşarak yanına oturdum. "Günaydın."
Herkesle kısa bir günaydınlaşma faslından sonra Sare yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
Teen FictionÖldü sanılan bir bebek... Hayatı bir intikam üzerine kurulmuş bir kız... Peki o kız yıllar sonra gerçeği öğrendiğinde neler olacak? *Argo ve küfür içerir* *İlk defa yazıyorum, hatalar olabilir.*