17.Bölüm Ölüm

633 75 23
                                    

Hello, bölümler biraz gecikiyor farkındayım ama sizde durumun farkındasınızdır okunmuyor okunsa deli gibi bölüm yazardım elbet. Değer verilmeyince benim de yazasım kalmıyor en çok okunan kitabım şuan Emanet Sima bende en çok o okunduğu için ona ağırlık veriyorum en azından yorum yapıyorlar.

Neyse yorum yaparsanız müteşekkür olurum.

***

Vitrinde duran yüzüklerle bakışırken dudaklarımı ısırdım hangisini alsam bilemiyordum hepsi şahaneydi hepsi çok güzeldi. "Güzelim seçemedin mi bir tane?"saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken yutkundum.

"Hepsi çok güzel Beyazıt ne yapayım seçemiyorum."ona döndüm. "Hadi sen seç bana hangisi en çok yakışır sen karar ver."Bu defa Beyazıt tezgaha doğru yöneldi ve bakmaya başladı hangisini seçeceğine karar vermeye çalışıyordu biraz bakındıktan sonra diğer yüzüklerin ardında duran nacizane ve değerli olduğu belli olan bir yüzüğe çarptı gözleri. Diğerlerinden ayrı duruşu bile onun farklılığını gösteriyordu parmağıyla vitrinde duran lacivert kutunun içindeki yüzüğü gösterdi.

"Onu verir misiniz?"kuyumcu kutuyu çıkardığında bize doğru uzatmıştı ikimizde eğilip yüzüğe bakmaya başladık.

"Çok güzel."diye hayran hayran mırıldandım. Çiçek şeklinde üzerinde mavi kristaller vardı o kadar şık ve güzel görünüyordu ki tebessüm etmeden duramamıştım. Beyazıt kutudan aldığında güzelce parmağıma yerleştirmişti. Elimi kaldırıp parmağımda duran yüzüğü incelemeye başladım kendi kendime eğlenip sevinirken Beyazıt çoktan yüzüğün parasını ödemişti.

Parmağımdan çıkartmadan çıkmıştık kuyumcudan, karşı taraftaki erkek giyim mağazasını gördüğümde hafifçe yutkundum. "Beyazıt şu mağazaya girelim mi?"dediğimde kaşları çatıldı.

"Erkek mağazasından ne alacaksın ki?"dediğinde tebessüm ettim.

"Şey dün akşam yani gece babam eve gelirken fark etmiştim ayakkabıları yırtılmıştı ona yenisini alacağım."kolunu omzuma attığında birlikte dükkana ilerlemeye başlamıştık.

"Alalım güzelim en güzelinden alalım."birlikte dükkana girdiğimizde erkek ayakkabılarına bakınmaya başlamıştım. En güzelinden su geçirmeyen bir bot almıştım o kadar inşatta çalışıyordu ayakları üşürdü canım babamın. Ayakkabı kutusuna sarıldığımda birlikte dükkandan çıkmıştık arabaya bindiğimizde Beyazıtı uçan balonların olduğu yere getirmiştim.

El ele tutuştuğumuzda birlikte balonların uçuş yaptığı yere inip görevli adamla konuşmaya başlamıştık fiyatta anlaştığımızda bir balonu tutmuştuk. Birlikte balona bindiğimizde ben alışık olduğum için herhangi bir tepki vermemiştim ama Beyazıt ilk kez bindiği için balon yükselirken tökezler gibi olmuştu.

Küçükken çok ağladığım için babam parasını denkleştirip beni balona bindirmişti ondan sonra da birkaç kez daha kendi kazandığım paralarla binmiştim. Balona binmek eşi benzeri olmayan zevklerden bir tanesiydi gökyüzüne kadar çıkıyordum ardında ne bir cam ne bir pencere oluyordu. Huzurlu bir şekilde bütün Ürgüp'ü ayaklarının altında izleye biliyordun.

"İyi misin?"dediğimde kafasını hafifçe sallayıp hayran hayran etrafına bakınmaya başladı.

"Bu harika manzara olağanüstü Algım."bakışları bana dönerken hafifçe yutkundu. "Seni burada öpebilirim Bade."tebessümün yüzünde donarken gözlerim dolmaya başlamıştı. Ne söylediğini yeni fark etmiş olacak ki gözleri kocaman oldu. "Algım özür dilerim yemin ederim nasıl ağzımdan çıktı bilmiyorum bana bak özür dilerim."gözyaşlarım akmaya devam ederken tek eliyle gözlerimi sildi. "Ben, bir an... Nasıl ağzımdan çıktı bilmiyorum."burnumu çektiğimde yüzünde acı çekercesine bir ifade geçti. "Algım yalvarırım ağlama."

DÖNGÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin