22.Bölüm Savaş Bayrakları

466 66 24
                                    

Hello nasılsınız? Ben çok yorgunum son zamanlarda o kadar çok koşturmamı gerektiren şey yaşıyorum ki çok yoruluyorum o yüzden yorum yaparsanız çok sevinirim sizi seviyorum :)

Ühümhühüm bu bölüm azıcık +18 içerir.

***

"Ne saçmalıyorsun sen?"dediğinde yüz ifadesi de sertleşmişti hafifçe yutkunurken gözlerimi kararlılıkla gözlerine diktim.

"Senin bana gösterdiğin fotoğrafın aynı onun beni götürdüğü evde vardı ve ailesine ait olduğunu söyledi sizi tanımıyor fotoğraftakileri yani kim olduğunu bilmiyor ben bunu sana söylemeye bilirdim ama kardeş katili olman bana koyar sanırım."diye mırıldandım. "Bir yanım onu öldürmeni çok istiyor."diye fısıldadığımda duraksadı sadece başka hiçbir şey söylemedi ve atik bir hareketle kalıp odadan süratle çıktı kapıyı sertçe çarptığında yerimde irkilmiştim. Neden bir anda böyle bir tepki vermişti sözlerim onu kızdırmış mıydı? Hayır kızacak bir şey yapmamıştım bana kızmış olamazdı olan biteni sindirememişti sadece.

Dışarıya döndüm büyük bahçeyi ve gecenin karanlığını izlemeye başladım. Dışarıdaki ay ışığı içeriye süzülüyordu ve güzel bir manzaraya sebep oluyordu. Elimi çeneme yaslarken dolu gözlerimle dışarıya bakıyordum şimdi ne olacağını düşünmeden edemiyordum. Beyazıt ne yapacaktı? Nasıl bir tepki verecekti? Düşman mı olacaktı yoksa her şeye rağmen bağrına mı basacaktı? Eğer böyle bir şeye yaparsa ikimiz arasında bir seçim yapmak zorunda kalırdı ya ona bunca kötülüğü yapan kardeşi ya da ben. Babamın katilini asla kabul etmemi bekleyemezdi benden bir seçim yapması gerektiğinin farkında olacaktı oda.

Ellerimle yüzümü sıvazladım ve kalkıp çantamı alıp giyinme odasına girdim annemin çantamın içine tıkıştırdığı kıyafetlerimi dolaba kaldırdım dolaptan gri spor takımımı giydiğimde odaya dönüp yatağa girdim ve yorganı kafama kadar çektim. Derin derin iç çekerken sadece duvara odaklanmıştım bir süre sonra da yorgunluktan uyuya kalmıştım. Bugün ne çok şey yaşamıştım ama hiç biri beni annemin kovması kadar yıkmamıştı.

"Hey Algım kalk kalk kalk!"beni dürtükleyen ellerle yorganı kafama kadar çekmiştim."Ya Algım kalksana ya!"sinirle yatakta doğrulurken birbirine karışıp gözümün önüne örtünen saçlarımı sinirle ittim.

"Ne var Didem ya niye salmıyorsunuz beni ya daha dün kurtuldum ben dinlenmek istiyorum rahat bırakın beni!"diye bağırdığımda göz devirdi.

"Öğlen oldu bu artık dinlenmeye değil depresyona giriyor kalk şuradan Beyazıt abinin kesin emri var eve bir sürü gelinlik geldi hepsini deneyeceğiz beğendiğimizi alacağız beğenmezsek başka getirecekler ya da sen modacıya istediğin gelinliği anlatacaksın."dediğinde zorla yutkundum ve kafamı salladım.

"Toparlanıp geliyorum."

"Tamam salonda bekliyoruz."odadan çıktığında kapıyı kapatmıştı yataktan kalktığımda yan tarafımın da dağınık olduğunu görmüştüm gece Beyazıt yanıma gelip yatmıştı. Bu durum yüzümdeki gülümsemeyi arttırırken saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp banyoya girdim elimi yüzümü yıkadığımda banyodan çıkıp giyinme odasına girdim ve üstümü başıma spor bir şeyler giyip çıktım.

Aşağıya indiğimde herkesle selamlaştım Necla teyze mutfaktan elinde bir sandviçle gelmişti bana verdiğinde onu yerken gelinlikleri süzüyordum. Didem sürekli farklı farklı gelinliği eline alıp üstüne tutuyor ve karar vermeye çalışıyordu. Onu izlerken benim de hevesim yerine gelmişti kocaman gülümserken gelinliklere daha bir alıcı gözüyle bakabildiğimi hissettim.

DÖNGÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin