24.Bölüm Ölümün Kızıl Gölgesi

438 62 15
                                    

Size hüzünlü bir bölümle geldim :) Biraz üzüleceğiniz biraz güleceğiniz bir bölüm olabilir yorum yaparsanız çok sevinirim sizleri seviyorum.

***

BARIŞ

Zaman kavramı artık anlamını yitirmiş gibiydi insan canım dediğini kaybedince can damarı kesilmişçesine her saniye ölüme doğru ilerliyordu sanki. Kucağımdaki gelinliğiyle yatan yarim benimleydi ama bende değildi yan yanaydık belki ama kavuşamadan gitmişti. Düğün alanından çıkışımız dahil hiçbir şey hatırlamıyordum ağlayamıyordum bağırıp çağıramıyordum öylece kalmıştım transa geçmiş gibi.

Hastaneye geldiğimizde hala kucağımda duran ölü bedeni izliyordum sadece. Ölmüş gibi değil de uyuyormuş gibiydi bembeyaz gelinliğini kızıla boyayan kan izleri olmasa uyuduğuna inanabilirdim. Benim dokunmaya kıyamadığım babası vermedi diye kaçırdığım canı baldan tatlı acıyı kaldıramayacak güzelimi kızıla boyamışlardı vücudunda izinin asla geçmeyeceği toprağın örtebileceği iki delik açmışlardı. Biri karnında biri ise göğsünün üzerinde tam kalbinin olduğu yere isabet etmişti ölmesi o kadar hızlı olmuştu ki sanki mekandaki tüm sesler kesilmiş bir tek onun yavaşlayan kalbinin gürültüsü kalmıştı sonrası ise sessizlik.

Hala kucağımda yatan Didemin saçlarını okşadım içten içe gözlerini açmasını diledim kabullenmek istemiyordum kabullenebileceğim bir şey değildi bu. Bedeni kucağımdaydı hala sıcaklığını hissedebiliyordum ama nefes almıyordu kalbi atmıyordu ruhu artık bu bedende yaşamıyordu. Gözümün önünde duruyordu ama aynı zamanda da gözümün önünde değildi, gözlerimden birkaç damla yaş aktığında onun yüzünden kayıp gitmişti.

"Barış."diyen sesi bile ayırt edememiştim kulaklarımın uğultusundan başımı ağır bir şekilde çevirdiğimde Beyazıtı gördüm. "Hadi kardeşim."dediğinde dokunmasına izin vermemiştim rahatsız olduğumu anladığında ellerini geri çekmişti. Tek başıma kucakladım minyon bedenini üstümde damatlık kucağımda kızıla boyanmış gelinliğiyle sevdiğim kadın doktorların getirdiği sedyeye doğru ilerledim. Kucağımdan indirmek istemiyordum onunla gömülmek istiyordum onunla kalmak o soğuk morga girmek istiyordum ama bunun mümkün olmadığını da biliyordum artık benimle değildi artık ikimizde yalnızdık.

Kucağımdaki Didemin ölü bedenini sedyeye bıraktığımda iki hemşire onu götürmeye başlamışlardı bende arkalarından ilerledim. Morg katına indikten birkaç dakika sonra sevdiğim kadını beyaz bir çarşafa sararak sedyeye bu kez gelinliği olmadan getirmişlerdi. Yanımda durduklarında yüzüne dokundum ılık bedeni soğumaya başlamış dudaklarının rengi kaçmıştı gözlerimden daha çok yaş akarken eğilip dudaklarının üzerine son bir öpücük kondurdum.

Anlımı anlına yaslarken birkaç kez sarsılarak ağladım artık gitmesi gerekiyordu ama ben onu bırakamıyordum. Canım çok yanıyordu etimden et kopsa bu kadar acı hissetmezdim ben ama bırak etimden et kopmasını kalbimi sökmüşlerdi lan benim. Benim dokunmaya sevmeye kıyamadığım kadını kalbinden vurmuşlardı. Çok canı yanmış mıydı peki? Didemin canı çok tatlıdır acıya gelemez ki benim güzelim. Onu gördüğüm ilk günden beri bir prenses misali büyümüş cicili bicili bir kıza yakışacak en son şey bile değildi kara toprak. "Benim güzelim kanatlanıp uçtu."diye fısıldadım yüzüne doğru. "Benim güzelim melek oldu."bir kez daha okşadım yanaklarını. "Söz veriyorum sana elbet bir gün ama bugün değil sevgilim bugün değil seni benden alanlardan hesap sormadan değil."acı bir kahkaha fırladı dudaklarımdan. "Çok beklemeyeceksin söz veriyorum işimi bitirdiğimde geleceğim yanına asla yalnız kalmayacaksın Didem asla yalnız kalmayacaksın sevgilim."

Anne oğlunun sevdiği kadının canını aldılar anne. Anne oğlunun sevdiği kadın sana emanet anne ben gelene kadar sana emanet. Elimi bu kez karnına götürdüm kimsenin bilmediği sadece ikimiz bildiği minik bir sırrı da yanında götürmüştü benim güzel sevgilim. Bizim bebeğimizi de almışlardı elimizden bebeğimizi de bebeğimin annesini de almışlardı. Didemi kaçırmamın asıl sebeplerinden biri de burdu aslında onun hamile oluşu ve korktuğu çekindiği için evlenmeden evvel kimseye anlatmamamızdı şimdi ise bir önemi kalmamıştı olan zaten olmuştu insanlar bilse de olurdu bilmese de benim karım bebeğim gitmişti. Eğilip bu kez karnını öptüğüm de anlımı yaslayıp fısıldadım. "Babanı böyle bir sevdiği kadını bile koruyamayan beceriksiz bir adam olarak tanı istemezdim ufaklık annene sahip çık tamam mı? Baban yakında gelip elinizden tutacak sadece zamanı var..."

DÖNGÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin