ⓑⓞⓛⓤⓜ 69

740 58 77
                                    

Selamünaleyküm kardeşlerim ☘️
Upuzun aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Dile kolay 8 ay geçmiş en sonki bölüm üzerinden.

Nihayetinde buradayız çok şükür.
7000 kelimeyi geçen bu bölümü de umarım beğenirsiniz.

Bölümü de söz verdiğim üzere yorulmazhayal
kardeşime ithaf ediyor ve iyi okumalar diliyorum hepinize✨

8 ay sonra tekrar hoş geldiniz, sefalar getirdiniz hayal dünyama🤗🌹

𝕓𝕚𝕤𝕞𝕚𝕝𝕝𝕒𝕙𝕚𝕣𝕣𝕒𝕙𝕞𝕒𝕟𝕚𝕣𝕣𝕒𝕙𝕚𝕞

༻ ༺

"İyi ki..."

Karısından ayrılmak istemeyen Sungur, çocukça mızmızlanırken Liva da artık gitmesi gerektiğini söylüyordu. Sungur istemeye istemeye ellerini sevdiğinin ellerinden ayırırken "Arkadan çalan ayrılık fon müziğini duyuyor musun Liva'm?" diye sorunca Liva gülmüş, "Ya Sungur abartma. Hadi bak, Yağız'ı da zor duruma sokuyoruz" demişti.

Nihayet eller ayrılmış, Liva da nezarethanenin ışıklarını açıp gidecekken aklına gelenle durmuş, geri dönmüştü. Zavallı Sungur da kollarını açmış Liva'nın kendisine sarılmasını bekliyordu. Liva ise feracesinin cebindeki telefonu çıkarıp Sungur'a doğru uzatmış, Sungur'un sarılma beklentisini boşa çıkarmıştı.

"Az kalsın unutuyordum söylemeyi. Orhan dedemin sana selamı vardı. Bir de mesajı..."

Liva kendisine açılan kolların yavaşça inişini ve sağ kolun kendisine uzanışını izlemişti.

"İyi, değil mi?" diye burukça sordu Sungur. Yaptığından utanç duyması dedesini yakından görmesine engel olmuş, uzaktan bakmakla yetinmişti. Şimdi ise daha da uzaktaydı. Göremeyecek kadar...

Liva da gülümseyerek "Kendisinden duymak istersin diye düşündüm. O yüzden de videoya aldım dedemizi. Aç bakalım" dedi.

Sungur heyecanla bastı ekrana ve açtı videoyu. Dedesinin soluk yüzü içini cız etse de o ton ton sese odaklanmaya çalışmıştı.

"Sungur, evladım..."

Ve bir öksürük firar olmuştu Orhan dedenin kuruyan dudaklarından. Yine de yüzündeki gülümsemeden taviz vermemiş, devam etmişti torununa hitap etmeye. Sungur'un ise yüzü buruşmuş, dedesinin acısını hissetmişti göğsünde. Telefonu tutan eli titreyince eşi yetişmişti imdadına, tutuvermişti titreyen elini.

"Biliyorum, merak ediyorsun nasıl olduğumu. Merak etme. Hamd olsun iyiyim. Liva kızım da şahit hem."

Sungur gözlerini kendisine destek olan eşine çevirip hafifçe tebessüm etti. Liva da gülümsemesiyle karşılık verdi.

"Ama ben sana kızgınım evlat" cümlesi Sungur'un gözlerinin videoya dönmesine ve yüzünün düşmesine sebep olmuştu. Liva ise söylenen sözlerin devamını bildiğinden gülümsemesini silmemişti çehresinden.

"Öyle uzaktan uzaktan ziyaret edince torunluk yapmış olmuyorsun. Adam akıllı niye gelmedin yanıma?"

Sungur duyduğu sahte azarla güldü. Orhan dede ise devam etti sözde azarına.

"Ne yapayım? Bu halimle ben mi geleyim yanına? Bu gidişle öyle olacak. Senin geleceğin yok belli ki."

"Neyse, Liva kızımı daha fazla yormayayım. Sen de aklını başına topla, kendine gel. Unutma. Sen benim torunumsun. Kalbinde kötülük olmadığını hepimiz biliyoruz. Sen de bil. Ama pişmanlığını da asla unutma evlat. Sonra günahına kör kalırsın Allah korusun."

Oyun ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin