ⓑⓞⓛⓤⓜ 18

1.9K 215 68
                                    

𝕓𝕚𝕤𝕞𝕚𝕝𝕝𝕒𝕙𝕚𝕣𝕣𝕒𝕙𝕞𝕒𝕟𝕚𝕣𝕣𝕒𝕙𝕚𝕞

༻ ༺

Akıllı Biri Olabilseydim...

"Niye Liva? Niye yapmıyoruz? Önümüzde ne engel var? Biz olmamıza ne engel var Liva? Söyle."

Gözlerimi kaçırmadan vermiştim cevabımı sevgili sahte sözlüme.

"İFTİRA! İFTİRA VAR! Aramızdaki en büyük engel; senin bana attığın iftira var Sungur."

Nefes alış-verişim sıklaşmış, göğsüm hızla kalkıp iniyordu. Gözlerimi Sungur'dan çevirip nefesimin düzene girmesini bekledim. Sungur ise sessizdi. Hiçbir şey demiyordu. Diyemiyordu belki de.

En sonunda arkamı dönüp gidiyordum ki adımlarımı durduracak bir cümle ulaşmıştı kulaklarıma.

"O engel aynı zamanda bizi de bir araya getirdi Liva."

Haklıydı.
Bizi bir araya getiren şey, bana atılan iftiraydı. Daha doğrusu iftiranın bende oluşturduğu intikam hissiydi. Ve bu intikam sadece karşı tarafı değil, benim de canımı acıtıyordu. Sanki kendimden intikam almak istemişim gibi...

Sevmek zor.
Sevilmek kadar...
Ama benim için en zoru; sevdiğimi inkâr etmekti. Zordu.

Genelde zoru başaran ben, bu zoru başaramıyordum. Karşımdaki adamdan nefret etmek istiyordum, inkâr edebilmem için. Ama o da bir işe yaramıyordu. Çünkü...

"Biliyorum, ne kadar zor olduğunu. Sana iftira atan bir adamı sevmenin ne kadar kötü olabileceğini tahmin edebiliyorum. Çünkü ben de..."

Arkam hâlâ dönüktü Sungur'a. Adımlarımı durdurmuş olsam da Sungur'a dönme cesareti bulamıyordum kendimde. Hele ki Sungur bir şeyler söylerken...

"Çünkü ben de, beni tehdit eden kıza âşık olduğumu kabullenemedim en başta. Ama sonuç değişmiyor Liva. Ne kadar kabul etmek istemesek de..."

Ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Şu durumda bile onun sesine hızlanan yüreğimi elime alıp sıkmak istiyordum.

"Gidecek misin?"

Sungur'un sorusuna karşılık bir adım ileri attım. Sonra tekrar durdum. Etrafa baktığımda buradan bir taksinin bile geçemeyeceğini fark edip yavaşça dönmüştüm arkama. Gözlerimi Sungur'a çevirmeden yanından geçip arabaya binivermiştim. Sungur da anlık şokunu atlatır atlatmaz binmişti arabaya.

"Eve mi götüreyim seni?"

Gözlerimi yavaşça Sungur'a çevirdim. Onun gözleri yoldaydı.

Başımı salladım.

"Evet ama sizin eve" diye cevap verince Sungur saniyelik şaşkın bakışlarını çevirdi bana.

"Bizim eve mi?"

Başımı yine salladım.

"Orhan Dedeyi görmek istiyorum."

Sungur hafifçe tebessüm etti. Başını sallayarak "Tamam öyleyse. İstikamet; bizim ev" deyip aynı zamanda babasını da aramayı ihmal etmemişti. Ben de annemleri arayıp haber vermiş, rahat bir nefes verip arkama yaslanmıştım.

"Küs müyüz?"

Sungur'un ani sorusuyla başımı kaldırmadan "Çocuk muyuz biz? Ne küsmesi?"deyince Sungur gülmüştü. Ben de gülümseyip gözlerimi yola çevirmiştim.

Oyun ArkadaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin