Bölüm. 11. Gözlerinde Matem Var

1.1K 51 680
                                    

Bölüm.11. Gözlerinde Matem Var!

Medya, Deniz Tekin (Sezenler Olmuş)

Oy verip yorum bırakmayı unutmayın lütfen.

Güz gününün sıradan bir sabahıydı ve hava buz gibiydi. Sabah ve akşam saatleri gün ortasına nazaran daha bir serin olurdu bu iklimde. Bugün göğün göğsünü gri bulutlar sarmış hava parçalı bulutluydu ve asi bir rüzgâr esiyordu.

Esen yelden payını alan söğüt-ağacının salkım saçak dalları; tıpkı dans eden bir kadının fırfırlı etekleri gibi ritmik hareketlerle sağa sola uçuşuyordu... Beşe bölünmüş dilimli çınar yaprakları bir bir dalından koparken, iğne yapraklı çam ağaçları doğaya meydan okurcasına yemyeşil kalmayı başarıyordu. Onların bu direnişine limon ağacı da dâhil oluyor topyekûn doğaya başkaldırıyorlardı.

Hüzünlü olurdu sonbahar başka mevsimlere benzemezdi ve hüznünü saklama gereği bile duymaz bizzat insanoğlunun gözüne sokarak gösterirdi. Kendi hüznünü doğaya taşırken sararıp solar gök-kuşağının bütün renklerine kafa tutardı.

Genç kız, mevsime ayak uydurmaya çalışarak üstüne el örgüsü borda renk bir yelek giymişti, yeleğin altına giydiği triko bluz ince kalıyor açıkta kalan kolları ayaz soğuğundan nasibini alarak tüylerinin ürpermesine sebep oluyordu. Arada bir yeleğin önünü açıp kapatarak ısınmak istemesi yürüyüşüne engel teşkil ediyordu ama kaderine doğru yol almaktan vazgeçmiyordu.

Sağına soluna bakınarak küçük adımlar atıyordu; beyaz badanalı evin avluya açılan tek kanatlı tahta kapısının önüne gelince küçük boy yumurta sepeti el değiştirdi. Sağ elinde tuttuğu sepeti geçici olarak sol eline aldı ve sağ eliyle tahta kapının mandalını hafifçe aşağı doğru bastırıp kapı arkası sürgüsünü açmak istedi.

Tahta kapı gıcırdayarak açıldı ama gıcırtı sesini ev sahibinin duyması ihtimal dışıydı çünkü avlu geniş evin içine açılan kapı uzaktı. Genç kız, yaşadıklarından sonra korkmadan çekinmeden bir tek bu evin kapısını çalabiliyordu. Yoksa dış dünyayla ilişkisi sınırlıydı. Yaşadıkları insanlara olan güvenini kırmış yerine bozuk bir psikoloji bırakmıştı. Belki zamanla sırtındaki kamburdan kurtulurdu ama o zaman ne zaman gelecekti işte bu koskoca bir muammaydı, muammaydı çünkü bazı yaralar tez kabuk bağlamazdı; her şey gibi açılan yaranın da kabuk bağlaması için belli bir süreci vardı. Mesela; bir yıl öncesine kıyasla daha iyiceydi. Bazen hayatın akışına kapılıp ruhuna mühür vuran olayı unuttuğu bile oluyordu. Unutmak belki de en etkili çözüm olabilirdi; tabii unutmayı başarabilirsen...

Bordo yeleğin içinde büzüşen bedeni mavi boyalı kapının önüne gelince soluklandı. Hiç çekinmeden çoğu zamanlar kapısını çaldığı bu evin yine kapısını tok sesli vuruşlarla yumrukladı. Bilhassa yumruklayarak vurdu kapıya çünkü rüzgârlı bir hava vardı ve rüzgârın çıkardığı uğultu kapı sesinin duyulmasını engelleyebilirdi.

Genç adam, hafta sonu olduğu için henüz uyanmış ihtiyaç gidermek amacıyla lavaboya geçmek üzereydi. Siyah takım eşofmanın içine gri bir tişört giymiş eşofman üstünün fermuarını açık bıraktığı için kaslı vücudunu gözler önüne sermişti. Siyah dalgalı ve dağınık saçları köşeli alnına tutam tutam dökülmüş ona ayrı bir hava katmıştı. Alt dudağı üst dudağına nazaran daha etli ve dışa doğru hafifçe kıvrıktı. Kara gözleri duyduğu sesle kapanıp açılırken başını mutfaktan tarafa çevirdi. "Abla kapı!" diye seslenmek istedi ama boş vererek kendisi açmayı yeğledi.

Ayağına giydiği suni deriden imal edilmiş önü kapalı erkek terliğinin çıkardığı sese inat kafasının içi bomboştu. Kapı arkasına gelince nedensizce "Kim o?" diye sorma gereği duymadan kilit görevini yapan sürgüyü sağa doğru ittirdi ve yaylı kapının tek kanadı kendiliğinden açıldı. Bir eli açılan kapı kanadını tutarken diğer eliyle duvara tutundu. İri cüsseli bedeni tam olarak girişi kapatıyordu. "Kime bakmıştınız?" Sesinin tınısı varla yok arası bir tondaydı.

Hudutsuz ArzularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin