Sabah ilk Seungmin çıktı çadırdan, gerinip etrafa baktı. Kendine geldiğinde telefonunu çıkarıp maillerini kontrol etti. Duyduğu sesle kafasını çevirdiğinde Minho'nun uyandığını gördü.
"Günaydın Seungmin, erkencisin." dedi uykulu sesiyle Minho.
"Günaydın, kontrol etmem gereken işler vardı uyandım." dedi Seungmin telefonunu göstererek.
Chan da uyanıp çadırdan çıktı ve esnedi, Minho ve Seungmin'e doğru ilerledi.
"Günaydın, kahvaltı bize kaldı sanırım ilk kalkanlar olarak." dedi Chan gülerek.
Minho oflayarak yiyeceklerin olduğu yere ilerledi, Chan ve Seungmin de ateşi tekrar yaktı. Bu sırada diğerleri de uyanmıştı. Jisung Minho'ya kahvaltı için yardım ederken Changbin Jeongin ile uğraşıyordu. Felix ise Wooyoung ile sohbet ediyordu. Minho ayağa kalkıp diğerlerine baktı, söylenerek konuştu.
"Nerede bu Hyunjin? Biri uyandırsın şunu." derken Ateşin başındaki Chan'a tavayı uzattı Minho.
Seungmin Hyunjin'in çadırına doğru ilerledi, içeriye seslendi.
"Hyunjin kalk hadi kahvaltı hazır." Seungmin bir süre bekleyip tekrar seslendi, en sonunda çadırın fermuarını açtı ve içeri baktı. Boş olan çadırı görünce iç çekti ve geri ateşin başına döndü.
"Minho Hyunjin yok." dedi Seungmin.
"Nasıl yok?" dedi Jisung şaşırarak.
"Baya çadır boş yok içerde." dedikten sonra sandalyesine oturdu Seungmin.
"Tamam anladım, önceden geldiğimizde de yürüyüşe giderdi o böyle döner sonra biz yiyelim." dedi Minho.
Felix yerine geçerken Hyunjin'e takıldı aklı, onu düşünürken bir şeyler atıştırdı. Chan Felix'e bakıp omzunu sıvazladı. Kahvaltıyı bitirdiklerinde herkes yine kendi dünyasında bir şeyler yaptı, geçen iki saatin ardından Jisung Minho'nun kulağına fısıldadı.
"İki saat oldu balım, Hyunjin dönmedi gidip arasak mı?"
Minho da fısıldayarak cevapladı.
"Bebeğim dönmesi gerekiyordu anlamadım ki bekle sen." dedikten sonra yerinden kalktı ve Jisung'u yanağından öpüp Chan ve Seungmin'e doğru yürüdü Minho.
"Bir gelsenize." dedi Minho, Chan ve Seungmin onu takip etti. Bir ağacın altına yürüdüler.
"Hyunjin'e bakmaya gitmemiz lazım, iki saat oldu salak ortalarda yok." dedi Minho.
Chan onu onaylarken Seungmin araya girdi.
"Ben gider bakarım Jeongin ile, konuşmam gereken şeyler vardı zaten o arada konuşuruz." dedikten sonra Jeongin'e doğru ilerledi Seungmin.
Felix'in gözleri onların üstündeydi, bir şey olduğunun farkındaydı ama karışamıyordu. Jeongin Seungmin ile beraber kamp alanından uzak tarafa yürümeye başladı, Felix onların gidişini izlerken Jisung'un yanına gitti.
"Jisung nereye gittiler biliyor musun?" dedi merakla Felix.
"Ha şey onlar yürüyeceklermiş öyle biraz." dedi Jisung hızlıca.
"Bana doğruyu söyle Jisung." dedi Felix sert sesiyle.
"Hyunjin'e bakmaya gittiler işte iki saattir ortalıkta yok diye..." mırıldandı Jisung.
Felix kaşlarını çatıp gittikleri yöne baktı, yavaşça Changbin ile Wooyoung'un yanına ilerledi ve yerine oturdu. Ne konuştuklarına dikkatini veremeden öylece düşüncelere daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bleu Lune - Hyunlix
FanfictionGece kulübü sahibi olan Hyunjin ve onun kulübünde grubuyla çıkan Felix'in hikayesi.