Sabah olduğunda Hyunjin yavaş yavaş uyandı, gözlerini ovup yanındaki boşluğa baktı. Felix'i yanında görememek onu germişti, belki erken uyanıp çoktan dışarı çıkmıştır diye düşündü. Üstüne hırkasını giyip dışarı çıktı çadırından, gerindikten sonra ateşin orada oturan Chan ve Changbin'in yanına gitti.
"Günaydın, ne zaman uyandınız?" diye sordu Hyunjin gülümseyerek.
Chan kafasını kaldırıp cevap verdi.
"Çok uyumadık zaten bir saat önce uyandık dışarıda çalışalım dedik."
"Sen neden sırıtıyosun böyle?" dedi Changbin Hyunjin'i dürterek.
"Hiç öyle, Felix'i gördünüz mü nerede?" dedi Hyunjin etrafa bakarken.
Chan Hyunjin'e anlamamış gibi baktı.
"Ne Felix'i Hyunjin uyuyordur o bu saatte, çadırındadır." dedi Chan.
"Yani siz uyandığınızda sizden başka kimse uyanık değil miydi?" dedi Hyunjin şaşkınca.
"Yok sadece biz ayaktaydık, hatta uyansalar artık keşke acıktım ya ben." diye söylendi Changbin.
Chan Changbin'e gülerken Hyunjin durup düşündü, Felix'in gece onu bırakıp gittiğine inanmak istemedi. Hyunjin kalkıp göle doğru yürüdü, ellerini saçlarından geçirip derin bir nefes aldı. Bu sırada neredeyse herkes uyanmıştı, Felix de çadırından çıktığında Hyunjin onun sesini duyup bir hışımla göl kenarından ayrıldı ve Felix'e doğru yürüdü, Felix ona sinirle gelen Hyunjin'e baktı.
Hyunjin Felix'in önünde durup onu süzdü, başını diğerlerine çevirip konuştu.
"Söyleyeceklerim var, burada mı söyleyeyim benimle yürür müsün?" dedi sinirle Hyunjin.
Felix bir şey demeden kamp alanından uzaklaştı, Hyunjin de arkasından yürüdü. Yeterince uzaklaştıklarında Hyunjin Felix'i kolundan tutup durdurdu ve kendine çevirdi. Dudaklarını yalayıp sinirle konuştu.
"Neden? Felix bunu neden yaptın?"
Felix yere baktı, Hyunjin'in alev saçan gözlerine bakmak istemedi.
"Sana dün gece seni affettiğimi hiç bir zaman söylemedim Hyunjin..." dedi Felix yere bakmaya devam ederken.
Hyunjin sinirle güldü, elini saçından geçirdi.
"Ben dün gece, dün gece sana en duygusal halimle benimle kal dedim Felix, seni kırdım, üzdüm biliyorum hata yaptım ama ben sana bunu yapmazdım." Boğazını temizledi Hyunjin devam etmeden önce, "Benimle kal dediğimde neden dönüp bana karşılık verdin, neden bana dokundun dün gece? Öylesine bir şey miydi bu senin için Felix! Dalga mı geçiyorsun benimle?" diye sesini yükseltti Hyunjin.
Felix suskunluğunu koruduğunda Hyunjin daha fazla buna katlanmak istemediğini anladı, o an sadece uzaklaşmak istedi oradan.
"Pekala ben anlayacağımı anladım, intikam mıydı bu senin için? Çok güzel Felix tebrik ederim seni." Hyunjin gözlerini kapatıp zorlanarak temiz havayı ciğerlerine çekti, fısıltı gibi çıkan sesiyle devam etti, "İstediğin olsun, bundan sonra senden uzak duruyorum Felix, istediğini aldın." dedikten sonra arkasını dönüp kamp alanına doğru hızlı adımlarla gitti Hyunjin.
Felix arkasından bir süre baktı, dün gece yaptığını düşünmek istemedi. Bir süre daha yürüdükten sonra kamp alanına döndü yavaşça, eşyaların etrafta olduğunu fark etti. Minho ve Jisung kenarda Seungmin, Jeongin ve Wooyoung ile oyun oynuyordu. Chan ise Changbin ile çalışmaya devam ediyordu, Hyunjin ise ortalıkta yoktu bu yüzden çadırında olduğunu düşündü. Chan ve Changbin'in yanına ilerleyip kafasını kurcalayan soruyu sordu Felix.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bleu Lune - Hyunlix
FanfictionGece kulübü sahibi olan Hyunjin ve onun kulübünde grubuyla çıkan Felix'in hikayesi.