16. Bölüm

672 65 10
                                    

Birkaç saat birlikte sessizce yürüdükten sonra Jeongin ve Felix eve döndü, bahçe kapısından ses yapmadan girip evin içine geçtiler. Fısıltıyla birbirlerine iyi geceler dediler. Jeongin yavaşça babaannenin kaldığı odaya girdi, Felix ise yerde yatan sırtı dönük Hyunjin'e kısa bir bakış atıp Jisung'un odasına geçti, yavaşça yatağa uzandı ve ağlamaktan yorgun düşen gözlerini uykuya teslim etti.

Hyunjin Jeongin ve Felix'in gelip odalarına geçtiğinden emin olduktan sonra yer yatağından kalktı, bahçeye çıkıp bahçedeki koltuğa oturdu. Yıldızları ve ayı izledi, tüm gece uyuyamayacağını bildiği için, hiç zorlamadı kendini. Sabaha kadar bahçede oturup sessizce gökyüzünü izledi.

Sabah ilk Minho uyandı, yanında Hyunjin'i göremeyince kaşlarını çatıp yerden kalktı ve hırkasını giyip bahçeye çıktı. Koltukta oturan ve boş boş havaya bakan Hyunjin'e seslendi.

"Hyunjin, Hyunjin kime diyorum? Transa mı girdin Hyunjin baksana!" sonlara doğru sesi yükseldi Minho'nun.

Hyunjin irkilerek Minho'ya baktı, Minho Hyunjin'in yanına oturdu.

"Pardon Minho dalmışım, günaydın..." dedi yorgun sesiyle Hyunjin.

Minho Hyunjin'in sırtına vurdu hafifçe, gülümsedi.

"İyi misin Hyun? Uyumadın mı sen hiç?" diye sordu Minho.

Hyunjin burukça güldü, kafasını yana yatırıp soruları cevapladı.

"Ne kadar iyi olabilirsem o kadar iyiyim, uyumuş gibi mi duruyorum hem? Sanki çok uyuyabilen birisiymişim gibi..." derin bir nefes alıp devam etti. "Sadece onunlayken uyuyabiliyorum, ilaç bile işe yaramıyor, sadece o..." cümlesi biterken sesi git gide kısık çıkmıştı Hyunjin'in.

Minho bir süre yere baktı, kafasını kaldırıp Hyunjin'e kısa bir sarılma verdi. Ayağa kalktı.

"Bugün dönerken araba sürmüyorsun sen, Chan senin yerine sürer. İçeri geçiyorum kahvaltı hazırlayayım babaanneye son bir kıyak benden." dedi Minho ve içeri girip mutfağa ilerledi.

Seungmin uyanıp mutfağa geçti ve Minho'ya yardım etti, tek tek herkes uyandığında masaya geçtiler. Herkes sohbet edip kahvaltısını yaptı, Hyunjin ve Felix ise sessiz kaldı herkesin yanında. Felix'in yanında oturan Chan ara ara Felix'in ağzına çatalıyla bir şeyler tıktı, Hyunjin ise bir şey yemedi.

Jisung ve Minho birlikte masayı topladı ve mutfağı temizledi, birkaç saat daha babaanne ile oturdular, sohbet ettiler. Jisung ayağa kalktı.

"Babaanne hava kararmadan yola çıkalım, sonra yine gelirim ben." dedi babaannesine sarılırken.

"Gelirken Jeongin oğlumu da getir, Minho kalabilir evde." dedi babaanne.

Minho hafifçe iç çekti, Jisung güldü. Tek tek babaanne ile vedalaştılar. Eşyaları arabalara yükledikten sonra yavaş yavaş araçlara dağıldılar.

Felix ön koltuğa oturup beklemeye başladı, Seungmin ve Jeongin de arabaya bindi. Beş dakika sonra Chan arabaya yaklaşıp sürücü koltuğuna geçti ve kapıyı kapattı. Felix şaşkınca Chan'a baktı. Seungmin öne doğru uzanıp konuştu.

"Hyunjin nerede? O kullanmayacak mı?" dedi.

Chan kafasını arkaya çevirip cevap verdi.

"Hyunjin yorgunmuş Minho kullanmasını istemedi o da arabanın anahtarını bana verdi, Minho'nun arabasında dinlenecekmiş." dedi Chan ve arabayı çalıştırdı.

Felix başını cama yasladı ve yolu izledi sessizce, tek düşünebildiği Hyunjindi, gözlerini kapadı ve uyumayı denedi.

Hyunjin arka koltukta Changbin'in omzuna başını yaslamış gözleri kapalı bir şekilde otururken, Changbin Jisung'a babaannenin hediye ettiği Kimchileri bölüşme planını anlatıyordu. Minho ise sessiz olmalarını söyledi.

Bleu Lune - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin