29. Bölüm

577 60 8
                                    

Hyunjin mutfağa adım attığı gibi Felix'i kolundan tutup tezgah ile arasına aldı, gülümseyerek yüzünü incelerken dudaklarına doğru fısıldadı.

"Ne yemek istersin?"

Felix düşünürken Hyunjin hariç görüş açısına giren her şeyi inceledi, en sonunda Hyunjin'in gözlerine sabitledi gözlerini ve dudaklarını yaladı konuşmadan önce.

"Spagetti yapalım mı?" heyecanla sordu Felix.

"Yapalım sevgilim, hatta Yeonjun ile dönerken hediye ettiği bir şarap var yanımda onu açarız yanına?" diye cevapladı Hyunjin.

Felix Yeonjun'un adını duyduğu gibi alt dudağını büzdü bir saniyeliğine, Hyunjin'in gözleri dudağına kaydı ve yaklaşıp hızlı bir öpücük kondurdu dudaklarına. Felix gülümseyerek Hyunjin'in yanaklarını sıkarken bir yandan da konuşmaya başladı.

"Tamam öyle yapalım, spagettiyi ben hazırlayayım sen de sosu yap." dedi Felix kendinden emin bir şekilde.

Hyunjin geri çekilip Felix'e alan verirken onaylar şekilde kafasını salladı, askıdan aldığı ilk önlüğü kendi başından geçirip bağladı, ikinci önlüğü ise Felix'in başından geçirip bağladıktan sonra çillinin boynuna bir öpücük kondurdu.

Hyunjin sos için kullanacağı malzemeleri doğrayıp tavaya aktarırken Felix ise spagetti'yi kaynar suyun içine attı.

Bir süre sonra spagetti hazır olduğunda Felix suyunu süzüp tabaklara koydu ve masaya götürdü, Hyunjin de hazırladığı sosu getirip spagettilerin üzerine döktü. Hyunjin şaraplığa doğru ilerlerken Felix'e seslendi.

"Şarabı alıp geliyorum otur sen."

Felix sandalyesini çekip oturdu ve masayı inceledi Hyunjin'i beklerken, yaptıkları her şey güzel görünüyordu. Hyunjin birkaç dakika sonra elinde bir şişe şarap ile döndü ve mutfaktan iki kadeh getirdi. Şarabı kadehlere doldururken gülümseyerek konuştu.

"Sevgilim, cidden muhteşem bir şarap bayılacaksın bak." dedikten sonra kadehin bir tanesini Felix'e uzattı.

Felix kadehi alıp kokladıktan sonra bir yudum aldı, şaşkınca kaşlarını kaldırıp dudaklarını birbirine bastırdı ve beğendiğine dair mırıltılar sundu.

"Gerçekten harikaymış, Yeonjun haklıymış." dedikten sonra bir yudum daha aldı Felix.

Hyunjin yerine oturduktan sonra kadehini Felix'in kadehine doğru tuttu, ikili kadeh tokuşturduktan sonra sohbet ederek yemeğe devam etti. Bitirdiklerinde birlikte mutfağı toplayıp kalan şarabı kadehlere doldurdular, salondaki koltuğa geçtiklerinde Felix konuştu.

"Hyunjin hep soracak olup sormadım ama neden bardaki toplantı odasında piyano var? Üstelik kimse dokunmuyor..."

Hyunjin şarabından bir yudum aldı ve gülümsedi.

"Benim piyanom, yani bana almıştı ailem evde durmasını istemediğim için oraya getirttim."

Felix merakla yerinde doğruldu.

"Çalmıyor musun yani?"

"Piyanoyu ailem istediği için öğrenmiştim, o yüzden çok çalmıyorum ama sen istersen bir gün çalabilirim Felix." dedi sakince Hyunjin.

"İsterim ama seni sevmediğin bir şeye zorlamam o yüzden önemli değil sevgilim." dedikten sonra Hyunjin'in yanağını öptü Felix.

"Döndüğümüz zaman çalarım, hem paslanıp paslanmadığımı görmüş oluruz." Dedi gülerek Hyunjin.

"Harika çalacağına eminim Hyun..." dedi Felix yıldızlara bakar gibi Hyunjin'i izlerken.

"Felix, şehire döndüğümüzde seni bir yere götüreceğim, sakın soru sorma sürpriz çünkü bebeğim."

Bleu Lune - HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin