Bölüm 41

4.5K 421 61
                                    

Bölüm 41 - Bakıcı

•••

''Ne konu hakkında?''

Dedi elindeki kupayı önündeki sephaya bırakırken. Nedensizce gerilmişti. Tekrar eşinin yüzüne döndü ve konuşmasını bekledi.

''Yani şöyle ki...Malum sen artık iki canlısın ve bizim masraflarımız daha da artacak. Güzel ve vardiyalı bir işte çalışmak istiyorum. Bu yüzden işi bıraktım ve Hara'ya bakıcı tutacağım.''

''Sen zaten karar vermişsin. Bana söylemene gerek yok.''

Dedikten sonra ayağa kalktı ve sinirle yatak odasına ilerledi. Bakıcı filan istemiyordu. Aklına dolan düşünceler gözlerinin dolmasına sebep olurken yatağa uzandı yavaşça. Ardından üzerini örtüp sırtını kapıya döndü.

Çok geçmeden kapı yavaşça açıldı ve sessizce içeriye girdi alfa. Üzerinde pijamaları olduğu için direkt yatağa ilerledi. Zaten igilenmesi gereken bir eşi vardı şu anda.

Örtünün altına girdikten sonra sırt üstü uzandı ve ne söylemesi gerektiğini düşündü. Sonraysa yanına dönüp bir süre de eşinin sırtıyla bakıştı.

''Min-ah?''

Diye seslendi sessiz ama şefkat barındıran sesle. Ancak omega hiçbir cevap vermemişti. İstemiyordu.

''Konuşalım mı?''

Tekrar cevapsız kalan bir soru. İnançtı bir omega ve ondan daha da inatçı bir alfa.

Jungkook iyice eşine yaklaşıp ellerini hafif şiş karnına sardı. Burnunu -bastırıcı yüzünden pek vanilya kokmayan- boyna bastırdı ve silik kokuyu içine çekti.

''Neden böyle yapıyorsun?''

Sarıldığı bedenin titrediğini hissetti önce. Sonra da bir hıçkırık sesi yankılandı odada.

''Bebeğim, Ah! Aman Tanrım!''

Biraz güç uygulayarak kendine çevirdi ağlayan bedeni. Elleri karnından yüzüne geçince derin bir nefes aldı.

''Neden ağlıyorsun güzelim?''

''Çü-çünkü istemiyorum. Hara'ya
ben bakarım. Gerekirse işi bırakır akşamları çalışırım''

''Saçmalama Jimin. Hem niye bu kadar karşısın ki bu duruma?''

Bir süre bakıştı gözleri. Omega daha fazla dayanamadı ve eşinin boynuna soktu kafasını. Hara uyanmasın diye sessizce ağlıyordu.

''Ağlama...anlat bana. Lütfen''

''Korkuyorum.''

''Neyden?''

''Hara'nın yeni gelen bakıcıya bana hıck* olduğu gibi bağlanmasından. Biliyorum  ç-çok bencilim ama... bizim bir hıck* bebeğimiz olacak ve is-istesek de istemesek birbirimizin hayatında olmak zorunda kalacağız. B-bu yüzden Hara'nın başkasına bağlanıp hıck* beni unutmasını istemiyorum. Ö-özür dilerim Kook''

Ağlayan bedeni daha sıkı sardı alfa. Onu anlıyordu...Hara'yı kaybetmekten korkuyordu. Ancak her şeyin bir çözümü vardır değil mi?

''Yaşlı bir omega gelse? Hara bağlansa bile baba olarak bağlanmaz ona. Ayrıca sen kızımızın, kızımız diyorum çünkü o bizim kızımız ve sen de onun ikinci babasının. Bu da her zaman böyle devam edecek.''

''Teşekkürler...''

Bir itiraf daha yapmak için ağzını araladı. Sabah doktordayken neden korktuğunu söylemek istedi. Sırf  aralarındaki bağın güçlenmesi için.

''Bu sabah...doktordayken''

Diyerek başladı konuşmaya. Cesaretini toplamaya çalışıyordu. Tepkisinden korkmuyordu şimdi.

''Korktuğum şey sendin...''

Alfanın kaşları hızla çatılırken geri çekildi. Omegası artık ağlamıyordu ve öncekinin aksine güçlü gözüküyordu.

''Neden...benden korkuyordun?''

''Bilmiyorum, sanki bir anda bağırarak 'Bana nasıl söylemezsin' diyecekmişsin gibiydi.''

Jungkook bir küfür savurdu dışından. Önceden yaptıkları resmen tramva yapmıştı omegada. Gözleri dolarken ayağa kalktı.

''S-sen yat. Ben duş alacağım''

Banyo; en iyi kaçış ve ağlayış yeridir. Ve alfa için de öyleydi. Kendisini hızlı bir şekilde banyoya attı ve derin derin soludu. Yaptıkları yüzünden birçok kez küfür etti kendine.

Bir duş alsa(?) iyi olacaktı...

...

Omega duyduğu kapı sesiyle hızla araladı gözlerini. Yaşadıkları yüzünden küçük bir tıkırtıya bile uyanır olmuştu.

Yanında alfasını göremeyince kaşlarını çattı hızla. Yatarken söylediğine göre işi bırakmıştı. E o zaman şimdi neredeydi?

Elini yandaki komodinin altına attı ve biber gazını-o olaydan sonra Jungkook koydu- aldı. Hara'nın uyuduğuna emin olunca sessizce yatak odasından çıktı. 

Etrafına bakarak temkinli adımlar atıyordu. Ardından bir ses duydu. Sanırım dışarıdan geliyordu. Biraz daha giriş kapısına yaklaştığında bunun bir ağlama sesi olduğunu anladı.

Hem de alfasından gelen...

Kaşları hızla çatılırken mutfağa ilerledi. Oranın camından ne yaptığına bakabilirdi. Bir yerlerini çarpmamak için duvarlara dokunarak ilerledi ve pencerenin önünde durdu.

Ağlama sesleri gittikçe artmıştı. Çünkü Jungkook, pencerenin önünde olan koltukta oturuyordu. Sırtı dönük olduğu için rahattı omega olan.

''Aferin Jungkook''

Dedi hıçkırıkları arasından. Kafasını alleri arasına almış, oldukça sesli bir şekilde ağlıyordu.

''Küçücük bir olma ihtimaliniz vardı ve onu kendi ellerinle mahv ettin.''

Önce anlayamadı omega. Olma ihtimali derken? Sevgili anlamında mı söylüyordu? Meraklı yanı ağır bastığı için duvara -sanki mümkünmüşcesine- biraz daha dayadı kulağını.

''Tanrım lütfen bize yardım et. İkimiz de çok güzel babalar oluruz. Lütfen onun da benden hoşlanmasını sağla. Yalvarırım...''

Ve bir kaç burun çekme sesi daha...

''Tanrım...gerçekten çok pişmanım yaptıklarımdan. Ama elimde değildi. Bana o salak insanı verdiğin gibi Jimin'i de versen olmaz mı? Ona, sevgisine çok güzel karşılık veririm. Yalvarırım...''

Jimin dolan gözleriyle hızla yatak odasına ilerledi. Bu adamdan mı korktum ben dedi kendi kendine. Bu adam mı incitti beni dedi. O ikisi aynı kişiler değildi diye kandırdı beynini.

Çünkü o da çok istiyordu Jungkook'un olmayı. Ve bunu en yakın sürede başaracaktı...

Bölüm Sonu

Sonunda dediğinizi duyar gibiyim.

Ama ben öyle iki bölümde sevgili olan şeyleri sevmiyorum ne bileyim

Şimdi durup bir düşünün, aradan oldukça zaman geçti ve çokça şey yaşadılar.

Şimdi birlikte olmaları, bağlarının daha güçlü olması daha güzel değil mı?

Ya da ben garibim bilmiyorum.

Bu arada 16 yaşındayım 😋 herkes büyük yaşlar söylemiş bu iyi yazdığımın bir kanıtı mı bilmiyorum

Neyse çok konuştum aşklarım yarın görüşürüzzz

Serendipity|Jikook|✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin