Koymayın oraya nefesi kesilir onun. 🍃
🍃
Küçüklükten beri kimse gerçekten sevmemişti beni. Annem sevmemişti. Babamın umrunda bile değildim. Kardeşim yoktu. Keşke Asel o zaman olsaydı. Atlas vardı sadece beni seven. Gerçekten seven bi o vardı. Büyüdüm. Kimsenin beni sevmesine ihtiyaç duymadım. Bende kimseyi sevmedim. Hep dışarıya karşı kalın duvarlar ördüm.
Sonra bi kadın geldi. Benim bütün duvarlarımı yıktı. Bana sevmeyi öğretti. Birini nasıl kırmadan sevebileceğimi öğretti. Birinin saç teline bile zarar gelse canının acıyacağı kadar sevmeyi öğretti. O beni sevdi. Ben öğrendim. Onu sevdim. Herşeyden çok sevdim. Mutlu bi geleceğimiz olamayacağını bile bile sevdim. Sonra o kadından hayallerini aldım. Sonra gülüşlerini aldım. Sonra da hayatını aldım.
Benim dalin kokulum sırf benim yüzümden ölmüştü. Dün sabaha kadar ağlamıştım. Yapacak başka hiçbişeyim yoktu. Kabullenmek istemiyordum. Beni bırakıp gittiğini kabullenmek istemiyordum. Ama gitmişti. Dayanamamıştı bu pis dünyaya. O masum kalbi bu dünyayı kaldıramamıştı. Şimdiden haddinden fazla özlemiştim. Kokusunu, saçlarını, gülüşünü, sesini... Onsuz bi hayatta ne yapılır bilmiyordum.
"Hadi kardeşim."diyen Atlas'a döndüm. Ayağa kalkıp peşinden gittim. Sevdiğin kadının tabutunu sırtlayacaksın deseler güler geçerdim. Ama şimdi en öndeyim. Omuzlarımda Arya'm vardı. Bi yanına Gökhan diğerine Atlas geçmişti. Diğerleri de tanımadığım bikaç kişiydi zaten bu durumda kimseyi tanıyamazdım. Yerinde duramayan bebeğimi bi tabuta sığdırmışlardı.
Kazılan mezarın önünde durduk. Dualar edilmeye başlandı. Sonra bebeğimi tabutta çıkardılar. Kefenle görünce aklıma onun masum hayallerinden biri geldi.
"Mirzaaa"
"Efendim bebeğim"
"Sana takım elbise yakışır mı?"
"Bu nerden çıktı?"
"Biz evlenince takım elbise giymiyecek misin?"
"Benimle evlenmek istiyor musun?"
"Gönül eğlendirmiyorum ya senle. Zamanı gelince sen bana evlenme teklifi edeceksin. Sonra bende kabul edecem"
"Allah Allah. Sonra nolacakmış prenses hanım"
"Sonra sen takım elbise alacaksın kendine. Bende bembeyaz prensesler gibi bi gelinlik."
"Düğünden sonra da-"
"Ya hemen sapıklaşma. Gelinlik yakışır ki bana. Küçükken gelinliklerim vardı benim her renk."
Ah bebeğim. Beyaz sana hiç yakışmamış ki. Gözyaşlarım yerini almıştı bile. Mezarın içine koyunca hemen ayağa kalktım. "Koymayın oraya nefesi kesilir onun"dedim mezarın başına çökerken." Abi kalk"dedi Asel yanıma gelip. "Asel koymasınlar. Arya'nın nefesi kesiliyor kapalı yerlerde. Çıkarın ordan. Nefessiz kalamaz ki benim bebeğim" dedim.
Asansörde nefesi kesilmişti. O gün ona bişey olacak diye çok korkmuştum. Nerden bilebilirdim ki bigün ellerimden kayıp gidecek. "Mirza gel buraya." diyip beni o tarafa aldı Bera. Atlas ve Gökhan bi yandan ağlıyor bi yandan da mezara toprak atıyorlardı. . "Yapmayın yapmayın. Bebeğim nasıl çıkacak ordan. Nefessiz kalır. Yapmayın" dedim. Asel bana sarılmıştı ama hiçbişey ağlamamı durduramazdı.
Mezarı kapattılar. Sonra yavaş yavaş dağıldılar. Yaşarken bebeğimin yüzüne bile bakmayan insanlar şimdi mezarına çiçek bırakmışlardı. Yaşarken yanından bile geçmeyen insanlar şimdi tabutunu sırtlamışlardı. Yaşarken ihtiyacı olan insanlar öldüğü zaman gelmişti. Birinin kıymetini bilmek için ölmesi mi gerekiyordu? Herkes dağılmış sadece biz kalmıştık. Bera, Dağra , Aysa ve Yalım'da gitmemişti. Yavaşça yaklaştım. Önce mezar taşına dokundum. Kırmızı bi yazma bağlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARYA
Teen Fiction... "Kimseyi istemeyen ben sadece seni istemiştim."dedim. Artık sesim doğru dürüst çıkmıyordu bile. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Belli belirsiz bı şekilde gülümseyip ayağa kalktı. "Benimde herkese kükreyen sesim bı sana titremişti küçüğüm..." di...