Bölüm 20 - Kimsin Sen?

13.4K 724 257
                                    


Okuduğunuz tarihi buraya not edin canlarım. Keyifli okumalar. ❤️ (+18 sahne)

Oy atıp yorum yapmayı unutmayın lütfen güzellerim. ❤️ Oy kotamız devam ediyor. Bölüm ara bir bölüm ve sizi sonraki bölüme hazırlıyorum diyelim. 😎♥️

BÖLÜM 20- KİMSİN SEN?

HERA

*2 GÜN SONRA*

"Çipi alabilir miyim?"

Başımı sallayıp çipi Drew'a uzattım. Nat kendi bilgisayarının başındaydı ve Drew'da yanında getirdiği bilgisayardan birkaç programla uğraşıyordu.

Lucas'ın nerede olduğunu görmek için etrafıma bakındım. Her zamanki gibi o çok sevdiği terasındaydı ve viskisini yudumluyordu. Batan güneşin ışıkları saçlarına daha yoğun bir altın tonu veriyordu ve önüne düşen sarı tutamlar esen rüzgarla hafif hafif hareket ediyordu.

Üstünde ceketinin olmadığını görünce kaşlarımı çattım. Giydiği koyu gri gömleğin kollarını yukarı kadar sıyırmıştı. Üşümemesi gerçekten bana tuhaf geliyordu ancak cüssesine bakınca bir yandan da normal karşılıyordum.

Hala kimse ortada dönenleri bilmediği ve benim burada çalıştığım düşünüldüğü için elbiseler ve topuklu ayakkabılar giymeye devam ediyordum. Soğuyan Francisco havası bu durumda bana hiç yardımcı olmuyordu.

Giydiğim uzun kollu ve boğazlı gri elbise, sanki Lucas'la bilerek seçmişiz gibi gömleğiyle şahane bir uyum içerisindeydi.

Gülümseyerek koltuğa uzandım ve siyah, uzun ceketimi alıp üzerime geçirdim. Ben tam terasa çıkmak üzereyken kapı açıldı ve Martin içeriye girdi.

Göz göze geldiğimiz an yüzündeki ifadeden bir terslik olduğunu anlamıştım.

"Neler oluyor?"

Beni kolumdan tutup odama doğru çekti ve kapıyı arkamızdan kapadı.

"İçerideki herkes ne işler çevirdiğimizi biliyor, Martin. Farkında mısın?"

Gözlerini devirdi. "Alışkanlık."

"Dökül bakalım, ne oldu?"

"¡Dios mío! (Tanrım)"

Kaşlarımı çattım. Yüzü kendini tutmak istediğini gösterircesine buruştu.

"Martin..."

"Sevkiyatta sorun var. Senin yokluğunda sürekli şüphe çekiyoruz ve bugün akşamki sevkiyat neredeyse iptal olacaktı."

Ne?

"Maldición... (kahretsin)"

"Akşam gelmen gerekiyor. Son birkaç sevkiyat şüphe çekmemize sebep oldu."

O kadar çok şeyle uğraşıyordum ki kendi işimi bir kenara atmak zorunda kalmış olmak, çok canımı sıkıyordu. Tedbir amaçlı olarak da son sevkiyatlara katılmıyordum ancak buraya kadardı. İşimi daha fazla aksatamazdım.

"Tamam. Akşam orada olacağım."

Martin başını salladı.

"Bu arada Sam'i bugün uyandıracak mıyız? Uyandıracaksak eğer sevkiyat öncesi mi, sonrası mı? Diğeri de sürekli huzursuzluk çıkarıyor."

Sam'i şimdi uyandırıp konuşturmak vakit alırdı. Gerçi son hatırladığımda dökülmek üzereydi ancak ne olduğunu asla bilemezdiniz.

"Sevkiyat sonrası. En mantıklısı. Hatta belki yarın? Lucas'la da görüşmem gerekiyor."

GÜMÜŞ TAHT (+18) KİTAP OLDU!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin