2.5

11.8K 518 176
                                    

yorumlarınız şu an kendime hazırladığım soğuk kahvemlen çok çok çok iyi gider, bilin diye söylüyorum :)))

[asu]

"Çok acıyor mu?"

Çatık kaşlarımla Feza'nın sargılı elini incelerken ellerimin arasındaki ellerini dudaklarıma götürüp hafifçe dudaklarımı değdirdim.

Bana ufak bir kesik olduğunu söylemişti ve ben de önemli bir şey olmadığı için sabah onun yanına uğramak yerine okula gitmiş, Feza'nın iyi olduğunu sanarak tüm günümü okulda geçirmiştim. Ta ki Umut bana mesaj atana kadar...

Sabah Umut'un zorlamasıyla hastaneye gittiklerinde bileğinde burkulma olduğu ortaya çıkmıştı. Ben endişe etmeyeyim diye Feza hiçbir şey söylememişti ama Umut bana her şeyi mesaj atarak özetleyince burada bulmuştum kendimi.

Endişeli bakışlarım Feza'nın elinde gezinirken onun yüzünü buruşturarak "Çok acıyor, bir kere daha öpsene," demesiyle tekrar öptüm ellerimin arasındaki elini.

"Bok gibi aşk koktu burası amına koyayım."

Hemen çaprazımdaki ikili koltukta oturan Buğra'ya sinirli bir bakış attım. Sevgilimle ilgilenmeme de karışılıyordu artık.

"Siz bir siktirip gitsenize lan."

Feza onları basbaya ortak kaldıkları evden kovarken Buğra gözlerini devirdi ve oturduğu yerden ayaklandı. Onun peşinden de yanında oturan Mete kalkmıştı.

"Okeye gidiyoruz biz, sen de kızın ilgisini çekeceğim diye yaptığın şu numaraya son verir gelirsin."

Feza ağzının içinde küfür mırıldandığında ben de bakışlarımı ona çevirip "Beni mi kandırıyorsun sen?" diye sordum şaşkınlıkla.

Salondan henüz yeni ayrılmış olan Mete'nin sorduğum sorunun ardından gülme sesini işittiğimde bir kez daha onların varlığına sinir olmuştum.

Feza sargılı olmayan elini tekli koltuğun kol yaslama yerine yerleştirdiğim sağ bacağımın üzerine yerleştirirken "Bakma şu itin söylediğine," diyerek reddetmişti sorumu.

Mete ile Buğra'nın evden çıktığını işaret eden kapı sesini duyduğumda rahat bir nefes verdim. Zaten aynı evde kalıyorlar, birbirlerini sürekli görüyorlardı. Ben buradayken bari rahat bıraksalardı bizi.

Salondaki koltukların tamamı boşaldığı için daha fazla Feza'nın oturduğu tekli koltuğun kol yaslama tarafında oturmama gerek yoktu. O yüzden ayağa kalmak için onun bacağımda gezinen elini tuttum ve kucağına bıraktım.

Bulunduğum yerden ayaklanmak için hareketlendiğim sırada Feza'nın bileğimi kavramasıyla duraksamak zorunda kalmıştım.

"Sen nereye?"

"Karşıdaki koltuğa oturacağım."

"Kal burada."

Oflayıp "Bacağım ağrıdı Feza," diye hayıflandım. Lakin Feza beni dinlememiş, sargılı olmayan eliyle beni belimden tuttuğu gibi kendisine çekmişti.

Çok geçmeden kendimi onun dizlerinin üzerinde yan bir şekilde bulurken bu ani hareketi karşısında çığlık atmama engel olamamıştım.

bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin