4.3

10.2K 550 150
                                    

[asu]

Kızlarla birlikte okulun kafesine oturmuş, aklımı dağıtmak için onlarla sohbet ediyordum. Hava soğuk olmasına rağmen dışarıda olmayı tercih etmiştik ama elimizdeki sıcak kahveler hissettiğimiz soğuğu biraz olsun hafifletmeye yetiyordu.

En sonki Feza ile olan mesajlaşmamızdan sonra onunla başka hiçbir şey konuşmamıştık. Normalde her sabah beni okula bırakmak için bile olsa mesajlaşsak da ne o bana yazmış ne de ben ondan bunu istemiştim.

Okula ulaşmam toplu taşımalarla bir hayli fazla uzun sürdüğü için iki gündür de babamdan beni okula bırakmasını istiyordum. Feza'nın beni okula götürmesine alışkın olan babam elbette bu durumu sorgulamıştı. Lakin Feza'nın arabasının bakımda olduğuna dair üstünkörü bir bahane uydurmam çok da zor olmamıştı.

Feza ile tartıştığımızı söylemek istemiyordum. Kızlara da hiçbir şeyi anlatmamıştım. Zorlu geçen bir final haftasının üzerine bir de benim şu sıralar olumsuzluklarla dolu aşk hayatımla ilgilenmek isteyeceklerini pek de düşünmüyordum.

"Aşkım, şu ilerdeki masaya oturan Feza değil mi? Niye yanına gelmiyor?"

Duru'nun işaret ettiği masayla birlikte bakışlarım anında kendi ellerimle koymuşum gibi onun olduğu tarafı buldu. Sadece iki gündür görmüyor olmama rağmen özlemiştim. Onun da benden bir farkının olmadığını düşünmek istiyordum ama bu konuda şüpheliydim.

"Yanında arkadaşları da var ya, o yüzden bizi rahatsız etmek istememiş olabilir."

"Feza'dan bahsediyoruz, hayatım. Senin yanına gelmek istese sence bizim rahatsız olup olmayacağımızı umursar mı?"

Nil'in gülerek kurduğu cümleyle yüzümdeki ifadeyi olabildiğince sabit tutmaya çalıştım ve omuz silktim.

"Burada olduğumu görmemiştir, boş verin kızlar."

Masada duran kahvemden bir yudum almak için dudaklarıma götürdüğüm sırada Nil'in elini kaldırıp "Feza!" diye seslenmesini işitmiş, içtiğim kahve boğazıma kaçmıştı. Ben öksürmeye başlarken ise bana iyilik yaptığını düşündüğüm arkadaşım onları masaya davet etmekle meşguldü.

Kızlara hiçbir şey anlatmamakla iyi bok yemiştim!

Çok geçmeden masadaki suya uzanıp öksürüğümü durdurmayı başardım. Aynı zamanda duyduğum "Selam kızlar," diyen sesle bakışlarımı ondan tarafa çevirmemek için büyük bir çaba sarf etmiştim.

Duru ile Nil onu yanıtlayıp sohbet başlatmak amacıyla nasıl olduğuna dair bir şeyler sorarken arkasından gelen Umut, Buğra ve Mete üçlüsü de çoktan masaya yerleşmişti.

Zaten Buğra herhangi bir kızla muhatap olamadığı her an kuduruyordu, Nil'in onları masaya davet etmesi de işine gelmişti.

Feza yan masadan bir sandalye çekip yanıma yerleşti. Duru'nun anlamsız bakışları bizim aramızda gidip gelirken sadece dudaklarımı hareket ettirerek 'daha sonra anlatacağım' dedim ona. Bir aksilik olduğunu ikimizin de garip tavırlarından sezmiş olması normaldi.

Çünkü normalde yan yana olduğumuz zamanlarda birbirimizden bu kadar uzak durmazdık. Feza ya kolunu omzuma atar ya da ben onun omzuna kafamı yaslardım. Aramızdaki soğukluk bir şekilde belli oluyordu işte.

bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin