1.6

12.5K 510 94
                                    

[asu]

Feza'nın arkadaşlarıyla birlikte kaldığı evinde bize yemek hazırlarken bir yandan da telefonumdan açtığım müziğe eşlik ediyor, dans etmeden duramıyordum.

"Don't you, forget about me. I'll be alone, dancing, you know it, baby!"

(y/n: müziği yukarı bıraktım bebeklerim🥰)

Uğraştığım işe ve müziğe kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki bir anda arkamdan belime yerleştirilen ellerle korkuyla bulunduğum yerden sıçramama engel olamamıştım.

"Sakin ol, benim."

Feza'nın sesini duymamla rahatlayıp elimdeki tahta kaşığı bir kenara bırakarak arkamı döndüm ve kalçamı tezgaha yasladım.

Göz göze gelebilmek amacıyla bakışlarımı yukarı kaldırdığım anda onun da beni izlediğini fark etmiş, yoğun bakışları altında ne yapacağımı bilemeyerek istemsizce bakışlarımı kaçırmıştım.

"Makarnayı domates soslu ve kremalı yapacağım, sana da uyar değil mi?"

"Sülale doyuracaksın sanki amına koyayım. Niye bu kadar özeniyorsun? Ben bu açlıkla önüme ne koysan yerim."

Kafamı olumsuzca iki yana sallayıp gözlerimi devirdim. Feza bildiğimiz Feza'ydı işte.

"Çok terbiyesizsin, biliyorsun değil mi?"

Söylediklerimi idrak eder etmez yüzünde alaylı bir gülümseme oluşurken "Öyle miyim?" diye sordu sanki beni sinir etmek istermiş gibi. Ben de ona uyarak "Öylesin," diye onayladım sorduğu soruyu.

Feza'nın yüzündeki gülümseme daha da genişlerken belimdeki ellerinin yavaşça aşağı doğru hareket ettiğini hissettiğimde şaşkınlıkla dudaklarım aralandı.

"Sen daha terbiyesizlik görmemişsin kızım."

Bir elini kot pantolonumun arka cebine yerleştirip sıktığında kalçamda hissettiğim kocaman eli tüm düşünme işlevlerimi yok etmişti âdeta. Öyle ki şu an ona tepki bile veremiyordum.

"Ne oldu, bir sessizleştin?"

Onun hâlinden gayet eğlendiği belli olan sesine karşılık "Çekilir misin biraz? Nefes alamıyorum," diye mırıldandım. O ise aksine beni biraz daha kendisine çekmiş, yaslandığım tezgahla bağımı tamamen koparmama neden olmuştu.

Dudaklarımız arasındaki mesafe iyice yok olduğunda destek almak amacıyla ellerimi dövmelerinin üzerinden çıplak kollarına yasladım ve kafamı geriye yatırdım.

"Nefes al Asu."

Bir şey söylemeden başımla onayladım. Ardından aramızdaki yakınlığı göz ardı etmek için "Yemeği nerede yiyeceğiz?" diye bir soru yönelttim ona.

Aklımı dağıtmam gerekiyordu ve bu yüzden de konuyu başka bir tarafa çekmek en doğru karar gibi gözüküyordu.

"Terasta yeriz."

Pantolonumun arka cebindeki alenen kalçamda gezinen eli durduğunda derin bir nefes almamak için kendimi zor tuttum.

"Pekâlâ, o zaman sen tabakları üst kata taşımakla bana yardım edebilirsin."

Ben konuştukça onun bakışlarını dudaklarımda hissediyordum ve sırf bu yakınlığa son vermek için bile tabakları bahane edebilirdim. Aksi takdirde kalbim aramızdaki bu yakınlığı kaldıramayacaktı...

"Hemen şimdi mi?"

"Şimdi Feza."

Ben bakışlarımı kaçırdığım sırada Feza'nın belimdeki elinin gevşediğini hissettim. Bunu fırsat bilerek geri çekildiğimde böylece üzerimdeki tüm baskısından kurtulmuştum.

Yönümü ona ters dönüp pişmekte olan tavukları kontrol ederken onun hâlâ daha arkamda olduğunu hissediyor ve görmezden gelmeye çalışıyordum. Ne kadar başarılı olabildiğim ise meçhuldü.

Neyse ki Feza bugünlük benimle uğraşma işine son vererek dolaplardan tabakla gerekli olabilecek şeyleri çıkarmaya başladı. Ardından üst kattaki kapalı terasa taşımaya başladı çıkardığı şeyleri.

Onun mutfaktan ayrılmasıyla ben de rahat bir nefes verip ellerimin tersini yanaklarıma yerleştirdim ve kendimi sakinleştirmek adına bir şeyler mırıldandım.

Yüzümün yandığını hissediyordum. Üstüne üstlük bir de deli gibi atan kalbim işleri iyice sarpa şaşıyordu. Ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilemez bir hâle gelmiştim âdeta.

Feza iki dakikada tüm ayarlarımla oynamıştı. Ve asıl sorun da bundan asla şikayetçi olmamamdı...

bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin