7.3

7.7K 443 109
                                    

[asu]

Saat akşam 10'a geliyordu.

Feza beni evine çağırdığında saat yaklaşık olarak 8 civarlarındaydı ama yolda bir hayli oyalandığım için vakit oldukça ilerlemişti. Yine de bu durum ikimizin de umurunda değildi.

Yarım saattir sesimizi çıkarmadan terasta öylece oturuyorduk. Sırtımızı duvara yaslamış, terasın ortasında duran koltuk takımına oturmak yerine bu sefer yere oturmayı tercih etmiştik. Daha doğrusu ben geldiğimde Feza terasın balkonunun bir köşesine çökmüştü. Ben de o yerde oturuyor diye yanına oturmuştum.

Hava soğuk olduğu için ben üzerime bir battaniye almıştım ama Feza'ya üzerindeki sweat yetiyor gibiydi. Battaniyeyi getirdiğim ilk anda bir ucunu ona uzatmıştım ama o üşümüyor olmalıydı ki battaniyeye sarılmak yerine dakikalardır ağzından eksik etmediği içkisini yudumluyordu.

Beni buraya neden çağırdığını bilmiyordum. Hoş, bir sebep olmasına gerek de yoktu zaten. Onunla saatlerce hiç konuşmadan oturabilirdik. Normalde sessizlik insanları rahatsız ederdi ama bizim için bu doğru değildi. Aksine ara ara ihtiyaç duyuyorduk böyle anlara.

Feza'nın derin bir nefes aldığını işittiğimde gözlerimi az çok belli olan yıldızlardan ayırıp onun yan profiline çevirdim. O da dikkatimin onun üzerinde olduğunu fark ederek dudaklarını aralamıştı.

"Konuş benimle bebeğim."

Sanki onun bir şey söylemesini bekliyormuş gibi anında karşılık verdim ona. "Ne konuşayım?"

Omzunu silkti. Ardından elindeki içkisinden bir yudum daha alarak gözlerimizin buluşmasını sağladı.

"İyi miyiz?"

İki gün önceki, yemek yediğimiz akşamın sonundaki ufak tartışmamız olan mesajlaşmamızı kastettiğine emindim. Çünkü onunla o günden sonra bu olayı hiç açmamış, sanki o yemek hiç olmamış gibi devam etmiştik.

"Niye iyi olmayalım ki?"

"Bana yazdıklarını sonradan baya bir düşündüm. Öyle sormak istedim işte."

"Aynı mevzuyu yine tartışmayacağız umarım?"

"Eğer ilişkimizin başlarında yaptığımız gibi içimize atıp her şeyi berbat edeceksek tartışmamız daha mantıklı gibi."

"Tartışmak istiyorsun galiba Feza."

Güldü. Ardından elindeki yarısına kadar içmiş olduğu içki şişesini bana uzattı. Ben de itiraz etmeden dudaklarımın arasına götürdüm ve ufak bir yudum aldım.

Acı tat anında boğazımda garip bir his bırakırken ardında bıraktığı hissiyata alışmaya çalıştım. Sonrasında da şişeyi geri ona uzattım. O da benim gibi ufak bir yudum alıp tekrar bana uzattığında bu döngünün bu şekilde devam edeceğini anlamıştım. Sanırım içip biraz olsun gevşememi sağlamak istiyordu.

"Beni bilmiyor musun kızım sen? Düşüncesiz herifin tekiyim. Düşünemedim işte nasıl davranacağımı."

"Bence onları tanıştırmak için doğru zaman değildi."

"Ne fark eder? İlla bir gün bunlar yaşanacaktı zaten."

"Belki de zaman tanımalıyız. Annen zamanla alışır."

"Alışmak zorunda zaten."

Onu onaylayan bir mırıltı çıkardım. Feza bir kez daha içki şişesini bana uzattığında ben yudum alırken o da sırtını yasladığı duvardan ayırıp yerdeki sigara paketine uzandı. Cebinden çıkardığı kibrit paketinden bir tane kibrit çıkarıp sigarasını yakmaya çalıştı ama rüzgârlı hava buna engel olmuştu.

"Siktiğimin piçleri aldığım her çakmağı arakladıkları için her seferinde kibritle sigara yakmaya uğraş amına koyayım."

Kendi kendisine homurdanması ve kendisine kızması beni güldürürken onun sigarasını yakma çabasını izlemeye devam ettim. Neyse ki birkaç denemede başarılı olmuştu.

Aslında Feza her zaman sigara içen birisi değildi. Genelde bir şeyleri dert edindiğinde ya da sinirli olduğunda içiyordu. Onun dışında olabildiğince az içmeye çalışıyordu.

Sigarasından derin bir nefes almasıyla ben de bakışlarımı kaçırıp elimdeki içki şişesini ortamıza bıraktım. Daha fazla içersem sarhoş olmam büyük bir ihtimaldi çünkü içki fazlasıyla ağırdı.

"Annem o kadar umrumda değil ki Asu, onun söylediği ya da benden istediği hiçbir şeyi ciddiye almıyorum."

Feza'nın sessizliği bozup tekrardan konuşmasıyla sessiz kaldım ve söyleyeceklerini bitirmesini bekledim. O da çok geçmeden devam etmişti zaten.

"Sessiz kalmamın sebebi de buydu. Eğer bir kez ağzımı açarsam her şeyi gerçekten berbat edecektim. Konu o kadın olunca sakinliğimi koruyamıyorum çünkü o ablamın..."

Duraksadı. Sigarasını yeniden dudaklarıyla birleştirerek bir dizini kendisine doğru çekti. Ardından sigarayı dudaklarından ayırarak kolunu kırdığı bacağına yaslamıştı.

"Çünkü o ablamın intihar etmesine sebep oldu. En az benim kadar onun da suçu var. Ben bunu göz ardı edemiyorum Asu."

"Feza..." diye onu bölecek oldum ama o buna izin vermedi. Ben de böylelikle sadece onu dinlemem gerektiğini anlamıştım. Sigarasını balkon mermerine bastırıp söndürdükten sonra devam etti sözlerine.

"O yemeğin senin için ne kadar önemli olduğunun farkındaydım. Ailenin yanında bir aksilik çıkmaması için elimden geldiğince çabaladım. Bu da hiçbir şeyi siklememekten geçiyordu. Bunu bir aptallık olarak görebilirsin ama benim aileme tahammül edebilmemin tek yolu onları umursamamak."

Uzun bir süre sessiz kaldığında dayanamayıp ona doğru biraz daha sokuldum ve battaniyeyle birlikte kolumu kaldırıp Feza'nın vücuduna sardım. Onu kendime çekip sıkıca sarıldığımda o da ellerini belime yerleştirip aramızdaki mesafenin tamamen kapanmasını sağlamıştı.

Sırtındaki bir elimi boynumdaki kafasına yerleştirdim. Parmaklarım usul usul yeni uzamaya başlayan saçlarında gezinirken boynumda hissettiğim dudakları bana masum bir öpücük sunmuştu.

"Ablanın ölümünden onları suçlayamazsın Feza. Kendini de suçlayamazsın. Ablanın ne yaşadığını ya da neden intihar etmeyi tercih ettiğini bilmiyoruz. Onun seçimi hayatına son vermekti ve bize de buna saygı duymak düşer. Lütfen bir daha kendine bu sebepten ötürü yüklenme, sevgilim."

"Doğru olabilir ama ben bunu aşamıyorum Asu. Her gece başımı yastığa koyduğumda aklımda canlanan tek kişi o oluyor. Çıkmıyor aklımdan."

Acı çektiği her hâlinden belli olan bir sesle mırıldandı. Duyduklarım istemsizce gözlerimin sulanmasına sebep olurken sanki mümkünmüş gibi onu daha sıkı sardım.

Feza'yı her zaman karşımda güçlü bir şekilde görmeye o kadar alışmıştım ki gardını indirdiği anlarda ne yapacağımı şaşırıyordum gerçekten. Dış görünüşünün ardında âdeta ufak bir çocuk yatıyordu.

Ve ben o devasa bedeninin altında yatan çocuğa ayrı, hiçbir güç onu alt etmeye yetemeyecek kadar yenilmez duran o adama ayrı bir aşk besliyordum...

birazcık da fezoş'un içinde neler olup bittiğine değinelim dedim ve dertleşmeli bi bölüm yazdım

çok seviyorum ben bu çocuğu ya🥺🥺

bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin