[feza]
feza: akşam kaçta alayım seni?
asu: doğum günü partisi kaçta başlayacak ki?
feza: 8 gibi başlar ama erkenden gidip gelenlerle ilgilenmeye gerek yok
feza: 8'de gidelim diyorsan fark etmez bana
asu: 8.30'da beni al o zaman
asu: 9 gibi orada oluruz
feza: tamamdır
asu: bu arada al diyorum ama araban ne oldu?
feza: bayiden geldi dün
feza: bugün tanışırsınız yeni bebeğimle ;)
asu: tanışalım bakalım yeni bebeğinle
—
Asuların evinin önüne arabamı park etmiş, onun gelmesini bekliyordum. Beş dakika kadar önce geldiğimi belirtmek için aramıştım ama hanımefendi henüz hazırlanamadığını söylemişti. Bana da el mahkum beklemek düşüyordu.
Bakışlarımı elimdeki telefonumdan çekip apartman kapısına çevirdiğimde hâlâ daha bir hareketlilik yoktu. Ben de vakit geçsin diye instagramdaki bildirimleri üstünkörü incelemeye başladım.
Öylece telefonumda oyalanırken bir anda arabanın kapısının aralanmasıyla "Sonunda amına koyayım," diye mırıldanıp telefonun ekranını kilitledim.
Gözlerim arabanın koltuğuna yerleşen Asu'yu bulduğunda onu inceledim. Bana fotoğrafını attığı turuncu elbiseyi giymişti. Üzerinde de deri bir ceket vardı.
Sikeyim, çok güzel olmuştu!
"Özür dilerim sevgilim, saçlarım bir türlü şekil almayınca çok oyalandım."
Asu mahçup bir şekilde gülümseyip yanağımı öpmek amacıyla uzandığında "Önemli değil," diye cevap verdim. Ardından onun öpüşüne karşılık verdim.
"Çok güzel olmuşsun."
Ben bu kızı o ortama nasıl sokacaktım şimdi?
"Yaa, teşekkür ederim."
Kırmızı ruj sürdüğü dudaklarını büzüp bana uzaktan öpücük gönderdi. Bu hareketiyle bakışlarım anında dudaklarını bulurken "Beni çıldırtmak için bilerek yapıyorsun amına koyayım," diye homurdanmadan edememiştim. O ise gülüp bakışlarını kaçırdı.
"Hadi gidelim artık. Annemle babam bizi izliyor."
Bakışlarım onların oturduğu kata kaydığında dediği gibi bizi izleyen ailesini fark ettim. Onlar da baktığımı görür görmez el sallamışlardı. Başımla selam verip arabayı çalıştırdım ve veda edercesine bir kez kornaya basıp sokaktan ayrıldım.
Asu'nun babası ile babamın işleri dolayısıyla tanışmışlığı vardı. Sevgili olmamızın üzerinden 3 ay geçtikten sonra da hep beraber bir yemeğe çıkıp onlarla tamamen tanışma fırsatı elde etmiştim.
Beni sevmişlerdi. En azından ben öyle düşünüyordum. Belki de bu yüzden kızlarını gecenin geç saatlerine kadar bana emanet etmekten gocunmuyorlardı.
"Eee nasıl buldun yeni bebeğimi?"
Asu öylece dışarıyı seyrederken sorduğum soruyla birlikte odağını bana çevirdi. Omuzlarını silkip "Araba işte Feza. Siz erkeklerin arabalara bu denli düşkün olmalarını gerçekten anlayamıyorum," diye sorduğum soruyu cevaplarken bu durumdan memnun olmadığını yeterince belli etmişti.
"Nasıl araba işte kızım? Yağ gibi kayıyor asfaltta resmen. Bebeğime bak be!"
Onu sinir etmek için iyice abarttığımda gülmeden edemedim. Asu'yla uğraşmayı çok seviyordum. Özellikle bir şeye sinirlendiği zamanlar aşırı öpülesi geliyordu gözüme.
"Tamam Feza, abartma artık."
Asu konuyu noktalayıp çantasından telefonunu çıkardı. Çok geçmeden arabanın bluetooth'una bağlayıp müzik açtı. Kendi hâlinde müziğe eşlik ederken ben de ara ara onu izliyor, söylediği ingilizce sözleri takip ediyordum.
"Sence Umut aldığımız hediyeyi beğenir mi?"
Asu ile birlikte Umut piçine hak ettiğinden pahalı bir kulaklık almıştık. Sıkıyorsa beğenmezdi.
"Beğenmezse sikerim belasını."
"Feza!"
Koluma uyarı niteliğinde vurunca gülüp elini tuttum ve dudaklarıma götürerek öptüm. Ardından gözlerimi kısa bir süreliğine yoldan ayırıp "Bana işlemez bu yumruklar. Elini acıtacaksın," dedim keyifli çıkan sesimle.
"Ben sana hiç doğru düzgün bir yumruk geçirmemişim, belli."
Seslice kahkaha attım.
"Geçirirsin bir gün."
Onun sevimlice gülümseyip elini çekmesiyle ben de odağımı yola çevirdim. Doğum günü partisinin yapılacağı mekâna ulaşmamıza çok az kalmıştı.
Asu da neredeyse geldiğimizi fark etmiş olacak ki müziği kapatmıştı. Arabanın üst tarafındaki aynayı ortaya çıkarıp makyajını kontrol etmeye başladığında ben de girdiğimiz ara sokakta hızımı yavaşlatarak mekânın olduğu yere doğru sürdüm arabayı.
"Umarım dakikalarca uğraştığım şu eyeliner akmaz."
Onun kendi kendisine mırıldandığı şeyi es geçip "O ruj gecenin sonunda bozulacak. Haberin olsun," dedim park edecek yer ararken.
Onun bakışları aniden bana döndüğünde tepkisine gülmemek için kendimi zor tuttum. Asu ellerini saçlarının arasından geçirip "Neden bozulacakmış?" diye sorduğunda park edecek yer bulmamla arabayı oraya doğru sürerken cevap verdim onun sorusuna.
"Dudaklarına doyana kadar öpeceğim çünkü."
—
bugün gün boyu kütüphanedeydim ve çok yoruldum o yüzden bu bölümü 2 parça hâlinde atmaya karar verdim dostlarım, doğum günü partı da diğer bölümde olur artık😚
bi de şey dicem benim takipçi sayım niye artmıyor sorarım size bre uşaklar!!!
sağ baştan başlıyoruz beni takip etmeye hadi bakalım 3-5 kişi artsa bile kafi valla günlerdir aynı sayıda sinirlerim bozuldu
yks'ye 40 gün kala benim mental sağlık :')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok ✓
Teen Fiction[texting] asu: kim? asu: en azından bana kim olduğunu söyle asu: o gece gittiğin mekandaki kızlardan birisiyle mi aldatıyorsun beni? asu: ya da okuldan mı? asu: tanıyor muyum ben? asu: daha mı güzel benden? asu: benim asla sunamayacağım şeyleri mi s...