6.1

8.7K 488 138
                                    

[asu]

İkimiz de sırasıyla spor salonunda duşlarımızı alıp havuzun klorundan arındıktan sonra eşyalarımızı toparlamış, salondan çıkmak amacıyla harekete geçmiştik.

Feza önden benim çantamı taşıyarak ilerlerken ben de yavaş yavaş merdivenleri çıkıyordum. Aşırı yorulmuştum ve tek istediğim yemek yiyip uyumaktı. Bir de su içmekti tabii.

"Feza."

"He?"

"Susadım ben. Kafeteryadan alsak olur mu?"

"Ben alıp gelirim sana."

Onu başımla onayladım.

Merdivenleri bitirerek asıl salona giriş yaptığımızda gözlerim gelişigüzel salonda dolaştı. Etraf biraz kalabalıktı ama yine de salonun genişliğini göz önünde bulundurursak herkesin rahatça spor yapabileceği bir ortam sağlıyordu. Sanırım bu saatlerde burası işlek oluyordu.

Feza'nın beni bir köşeye ilerletip beklememi söylemesiyle onu onayladım. Su almak için yanımdan ayrıldığı sırada ben de hemen birkaç adım ötemde duran spor aletine ilerledim. Ayakta beklemektense şu an aletin oturma yerine çökmek çok daha cazip gelmişti.

Sırt kısmı hafif yatık olan alete sırtımı dayadığımda ayaklarımı koyacak bir yer bulamadığım için spor aletinin ayaklar için olan yerine yerleştirdim. Nasıl olsa sadece oturacaktım.

Feza'yı beklerken telefonumu çıkarıp üstünkörü annemden gelen mesajlara cevap verdim. Sonra mesajlar kısmından çıkıp diğer sosyal medya hesaplarımdan gelen bildirimleri kontrol etmeye başladım.

"Ayaklarınızı o şekilde yerleştirirseniz bileklerinize çok yüklenmiş olursunuz. Biraz daha sağlam basmanız gerekiyor ki bacağınızdan güç alın."

Bir anda sağımdan gelen sesle bulunduğum yerden doğruldum. Karşımdaki sarı uzun saçları ve oldukça yapılı vücuduyla dikilen adama mahcup bir bakış atarak durumu ona açıklamaya çalıştım.

"Ay ben dinleniyordum öyle. Yoksa yapabildiğimden değil yani."

"O zaman bana müsaade edersiniz herhalde küçük hanım."

"Tabii."

Hızla oturduğum yerden ayaklandım. Adamın yanında öylece dikilmeye devam ederken "Ben özür dilerim. Size de engel oldum," diye mırıldandım. Hiç kimse bu aleti kullanmayınca ben de gereksiz bir şey olduğunu düşünerekten oturuvermiştim işte.

"Sorun değil."

Adam bana gülümseyip elini uzattığında "Ben Anıl," diye tanıttı kendisini. Başımla onaylayıp "Ben de Asu," diye aynı samimiyetle karşılık verdim. Kocaman ellerinin arasında kaybolan parmaklarımı hafifçe sıkıp geri çekildiğinde o anda aramızdaki tanışmayı bir ses bölmüştü.

"Ne sikim oluyor lan burada?"

Bakışlarım anında Feza'yı bulurken ettiği küfre ve sorgular ifadesine yönelik onaylamaz bir bakış attım. Tanımadığı bir insanla bu şekilde kafasına estiği gibi rahatça konuşması beni gerçekten şaşırtıyordu.

"Biz de tam Anıl ile tanışıyorduk. Bana yardımcı olmak istemiş, öyle bir yanlış anlaşılma oldu," diye ortamdaki negatif enerjiyi dağıtmak amacıyla gülümsemeye çalıştım.

Feza hâlâ daha karşısındaki adama dalmak istermiş gibi bakarken Anıl'a dönüp elimle Feza'yı işaret ettim ve "Anıl, erkek arkadaşım Feza. O da tanıştığına çok memnun oldu," diye zoraki bir şekilde konuştum.

Feza'nın yüzündeki sinirli ifade birazcık bile yumuşamazken onun aksine Anıl gülümseyip "Memnun oldum," dedi. Ardından konuşmaya devam etti.

"Burada pek fazla salondan tanıdığım arkadaşım yok. Genelde koçumla antrenman yapıyoruz ama sizinle tanıştığıma sevindim Asu ve..."

Duraksadı. Bakışlarını üzerimden çekerek eliyle Feza'yı işaret etti ve "Feza," diye devam ettirdi sözünü. Feza sessiz sessiz onu dinlerken yumruğunu sıkmaktan elindeki pet su şişesinin sesi peyda ediyordu aramızda.

"Ben memnun falan olmadım lan. Hadi Asu, gidiyoruz. Sen de arkadaşım yok ayaklarıyla kızlarla tanışacağım diye uğraşma kardeşim. Hadi uza, devam et sporuna."

"Sandığın gibi amacım kızlarla tanışmak değil. Yemedik yani sevgilini, merak etme."

"Bir de yeseydin amına koyayım."

Anıl gülüp kafasını iki yana salladı. Feza bu saçma kavgaya devam edeceğini her şekilde hareketlerinden belli ederken "Hadi sevgilim. Biz de gidelim artık," diyerek onu sürüklemeye çalıştım. Neyin kavgasını yapıyorduk onu da anlamıyordum ki.

"Sana iyi antrenmanlar Anıl."

"Teşekkür ederim."

Ben Feza'yı elinden tutup çıkışa doğru ilerletirken onun kendi kendisine "İlla karşılaşırım ben o herifle. O zaman gösteririm amacı neymiş," diye homurdanmalarını işittim.

"Feza sence de fazla tepki vermiyor musun? Öylesine biri işte."

"Salona bir girdim adam senin gözünün içine baka baka gülüyor lan! Yavşağa bak buldu tabii yalnız kız, hemen tanışma bahaneleri. Sikerim onun tanışmasını!"

Feza sinirli sinirli söylenirken şu anki kıskanç hâline gülmeden edemedim. Beraber spor salonunun otoparkına doğru ilerlerken onun söylenmelerine kulak asmayıp elindeki suya uzandım ve susuzluğumu dindirmek amacıyla birkaç büyük yudum aldım.

"Taşı kayası bitti bir de Anıl'ı çıktı başıma. Sıraya girin amına koyayım."

"Sence de biraz abartmıyor musun? Alt tarafı öylesine sohbet ettik."

"Çocuk yakışıklı bir de lan, piçteki karizmaya bak! Kasıla kasıla yürüyor bir de pezevenk."

Söyledikleriyle kahkaha attım. Ardından Feza'nın arabasının yanına ulaşmamızla birlikte bana ön kapıyı açması için bekledim. Feza elindeki çantamla su şişesini arka koltuğa bırakıp ön kapıya ulaştı ve kapıyı açtı.

Arabaya binmeden önce ona bir bakış attım. Az önceki olay yüzünden keyfinin kaçtığı somurtmasından belliydi. Ben de daha fazla dayanamadım ve elimle iki yanağını da sıkıp büzüştürdüğüm dudaklarına masum bir öpücük bıraktım. Ardından geri çekilip aramızdaki mesafeyi yok etmeden dudaklarımı araladım.

"Ben 1.87 boyunda esmer, böyle vücudunda dövmeleri olan, azıcık küfürbaz ama sevimli birisini seviyorum. Söyle ona boşu boşuna beni başkalarından kıskanmasın."

ilk defa diğer kitabımdaki bir karakteri bir başka kitabıma konuk ediyorum biraz garip oldu slwödwşödwğdöşw

neyse anılcığımı ziyan'dan biliyorsunuz zaten birkaç bölüm üzerinden kaos yaratıcaz artık :))

bu öykü simsiyah ve kimsenin de keyfi yok ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin