Telefonu elimden bırakıp kafamı pencereye çevirdim. Bacaklarımı kendime doğru çekip kollarımı doladım. Yağmur damlalarının ıslattığı daha dün sabah sildiğim camdan dışarıyı izlerken aklımda o vardı.
Erdem...
Erdem Işılay...Karşı komşum aynı zamanda manevi annem sayılan Hamide teyzenin torunu. İlk aşkım dediğim adam. Hoş eğer hissettiklerim aşk ise. Bu yaşıma kadar değil aşık olmak kendime bile zaman ayıracak vaktim olmamıştı ki.
Evi süpür Dilay...
Misafir geliyor. İkramlık hazırla Dilay...
Abin sana sesleniyor Dilay...
Yemek yap Dilay...
Boş boş oturma Dilay...
Kalk bir işe yara Dilay zaten eve para getirdiğin yok...
Çok da büyük değildim bu şehire geldiğim de. Henüz 22 yaşındaydım. Düşünmem gereken tek şeyin derslerim olması gerekirken hiç bilmediğim bir şehirde yani Artvin'de ayakta kalmaya çalışıyordum.
Neden Artvin? Bilmiyorum. O anki korku ile ilk nereye bilet varsa bir saniye bile düşünmeden alıp gelmiştim. Ailem beni üçüncü eşi olacak bir adama zorla vermeye kalkınca önümde iki seçenek vardı.
Ya canıma kıyacaktım...
Ya da kaçıp uzak bir yere gidecektim...
Ama nereye nasıl gideyim ki? Daha önce okul ve evden başka bir yere gitmeyen ben nasıl kaçsın? Peki ya rabbimin bana emanet ettiği cana nasıl kıyayım? Anlık gelen cesaret ile birikmiş paramı da alıp otogarda soluğu almıştım.
Allah'ın sevdiği kuluyum mu demeliyim bilmiyorum ama işim hep rast gitti. 22 yılda ilk defa... geceyi ucuz kenar mahalle otelinde geçirip sabah erkenden iş aramaya başlamıştım. Uzun uğraşlar sonucunda şuan ki çalıştığım mağazaya girdim.
Sahibi sağolsun kısa bir süre de olsa orada kalmama izin vermiş ve bu sayede para biriktirmiştim. Bir süre sonra şuan ki oturduğum eve çıkmıştım. Mutluyum. Huzurluyum. Ailemin eksikliğini hissediyorum ama aynı zaman da yüzlerini dahi görmek istemiyorum.
Mutluluk sebeplerimden biri de Erdem. Yüzbaşım. Buraya babaannesini ziyarete geldiğinde görmüştüm ilk. Öyle ihtişamlı bir tanışma değildi yani. İlk gördüğümde kalbime yabancı olan bu duygular yüzünden korkmuştum. Ne hissettiğimi o an bilemedim ve ne oluyor diye düşünmüştüm.
Her geldiğinde babaannesine bir sürü hediyeler alır, dışarıya çıkarıp gezdirir, bir dediğini iki etmezdi. Çok sık gelemez ama geldiğinde de dünyalar Hamide teyzenin olurdu. Artvin'e geldiğimden beri toplam altı kere görmüştüm Erdem'i. Ve her gittiğinde Hamide teyze ile beraber ağlar olmuştum.
Numarasını da onun telefonundan gizlice almıştım. Evet. Bu yaptığım çok yanlış ve ayıptı. Ama Erdem'in karşısına çıkıp seni seviyorum Yüzbaşım diyemezdim ki. Aklıma bir süre anonim bir şekilde yazmak geldiği için numarasını aldım ve bir ayın sonunda yazma cesaretinde bulundum.
Umarım sonu mutlu biter Yüzbaşım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ || Yarı Texting ~
Short Story0542: Erdem, merhaba. 0552: Kimsin? 0542: Şuan söylemesem daha iyi sanki. 0552: Uğraştırma beni. Kimsin ve ne istiyorsun? 0542: Seni desem çok mu cesur bir cevap vermiş olurum? 0542: Sevgini, kalbini yani. Yanlış anlama. ...