Şok içinde Erdem'e bakarken dediklerinin gerçekliğini idrak etmeye çalışıyordum. Yüzünce ciddi olmadığını gösteren bir mimik dahi yoktu. Demek ki sözlerini farkında olarak söylemişti.
"Nerden çıktı ki bir anda?
"Bilmem her şey farklı olabilirdi dediğim zaman aklıma geldi."
"İsterim tabi ki. Ama şuan mı bilmiyorum."
Kafasını sallayıp yerinde iyice yaslandı.
"Sen istersen evleniriz."
Kaşlarımı çatıp sinirle konuştum.
"Sırf ben istiyorum diye mi evleneceksin Erdem? Sen istemedikten sonra ben ne yapayım?"
Ellerimi tutmaya çalışınca sinirle çektim.
"Dokunma!"
"Gülüm bir sakin ol. Benim ağzımdan öyle bir şey mi çıktı?"
"Onu ima ettin ama Erdem."
"Sen nerdesin şuan da Dilay."
"Ne diyorsun ki Erdem. Mutfaktayım yanında işte."
Kahkaha atıp tekrar konuştu.
"Şehir olarak nerdesin yavrum?"
Bıkkınlıkla nefes verip konuştum. Kısıtlı saatlerimizi tartışarak ve bilmece dolu bir muhabbet ile harcıyorduk.
"Şırnak Erdem. Şırnak."
Biraz daha ciddileşip kafasını salladı.
"Ben her şeyden çok istiyorum eşimin, evlatlarımın olmasını. Bunu sana en başta da söyledim. Ama şuan buralar karışık. Seni buraya getirmek istemem. Ne kadar çevresinde güvenlik olsa da aklım sende kalır Dilay. Bu sene evlenirsek tayinim çıkana kadar Artvin'de kalmanı isterim. İki seneye kalmadan tayinim çıkacak. Biraz daha batı tarafına geçeceğim."
"Gelirim buraya."
Sesli bir nefes verip bana iyice yaklaştı.
"Vazgeçirmeye çalışıyor deme sakın. Bana kalsa Allah şahidim karşıda camii var. İmamı da çok sevdiğim biri kırmaz beni kıyar imam nikahımızı ardından hemen resmi nikah. Alırım yanıma göndermem. Ama burayı daha önce çok taradı o şerefsizler. Hem küçük de istediğin gibi yerleştiremezsin. Tüm bunları kabul ederim dersen o zaman çaresine bakarız gülüm."
"Eşimin yanında olmayacaksam neden evleneyim Erdem? Olur da bu yıl evlenirsek her şeye rağmen gelirim buraya. Tayinin de çıkarsa gideriz ne olacak?"
Beni kolunun altına alıp başıma sert bir öpücük kondurdu.
"Anlıyorsun beni değil mi güzelim? Ben senin güvenliğin ve içinde bir şey kalmasın istediğim için öyle dedim. Yok Erdem yapamam dersen başım gözüm üstüne. Beklerim yavrum."
Kafamı hayır manasında salladım.
"Ben seninle her yere gelirim. Evlenmeyi de isterim tabi ki. Ama akışına bırakalım. Ne zaman olursa artık."
Kollarını sıkılaştırıp yanağımda ki izi okşadı.
"Bırakalım yavrum."
Biraz o şekilde oturup beraber masayı topladık. Çayları doldurup içeri gelince Erdem'de diğer odadan sehpa getirdi. Kupaları üzerine bırakıp koltuğa oturdum.
"Biletin saat kaça yavrum?"
"Akşam 9.30 da."
Sıkıntı ile nefes verip çayından bir yudum aldı.
"Hiç içime sinmiyor o saatte o yollarda olman."
"Bir şey olmaz Allah'ın izniyle."
"İnşallah. Dilay sormayayım sormayayım diyorum ama o halini gördüğüm an aklımı kaybettim sandım. Anlatmak ister misin?"
Bir süre gözlerinin içine bakıp kafamı salladım.
"Bir akrabamız oğlu için görücü gelmişti bana. Çay ikram ederken sehpaya ayağım takıldı ve tepsiyle yere düştüm. Kadında beni beceriksiz ilan edip oğluna almaktan vazgeçince babam delirdi. Dövdü baya. Sonra da odaya kilitledi. Komutanın Erdem geliyor deyince heyecanla ayağa kalktım. Ayağım sehpaya değdi ve bardakdaki çay ile yere düştü. Aklımda o an canlandı. O yüzden öyle kötü oldum."
Elindeki kupayı sinirle sıkarkan suratı kızarmış ve damarları ortaya çıkmıştı. Tepki vermemek için kendini sıktığı çok belliydi. Kupayı sıkan eline uzanıp tuttum ve yavaşça okşadım.
"Sakin ol. Geçti gitti. Hem alışkınım ben. Canım çok yanmamıştı."
"Dilay ne demek canım yanmadı? İnsan nasıl alışır böyle bir şeye? Yardım etmedi mi kimse sana? Polisi yok mu lan o soktuğumun memleketinin?"
"Var ama ne yapacaklar Erdem. Tüm arkadaşlarımı elimden aldı. Yardım istediğim herkesten ayırdı beni. Tehdit ederdi. Bende inanırdım."
Daha ılımlı bir ses ile yaklaştı.
"Kaçmanı gerektirecek olay neydi peki? Gerçi yaşadıklarının hepsi kaçman için bir sebep de."
"Babam kendi babası yaşındaki üçüncü evliliği olacak bir adama vermeyi aklına koyunca ya kendimi öldürecektim ya da kaçacaktım. Bende kaçtım ve şuan buradayım."
Vereceği tepkiyi bilemediğim için gülümsemeye çalıştım. Ama Erdem elindeki bardağı karşı duvara fırlatıp sinirle ayağa kalktı. Elini saçına atıp sağa sola hızla yürüyordu. Bende ayağa kalkıp kollarına tutundum.
"Erdem sakin ol bi nolur otur hadi."
"Sakin falan olamam Dilay. O şerefine soktuğum adamı bulup mahvetmezsem adım Erdem değil. İnsan kendi kızına nasıl böyle davranabilir? Kendi evladına."
Dolu gözlerim ile ellerini tuttum.
"Erdem lütfen. Bak otobüs saatim yaklaşıyor. Böyle geçmesin vaktimiz."
Bir kaç dakika öyle bekleyip kafasını salladı. Koltuğa oturup birine mesaj gönderdikten sonra beni tekrar kolunun altına aldı.
"Sana zarar verenin eceli olurum."
-------------------------------------------------------------
![](https://img.wattpad.com/cover/309955186-288-k930706.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ || Yarı Texting ~
Short Story0542: Erdem, merhaba. 0552: Kimsin? 0542: Şuan söylemesem daha iyi sanki. 0552: Uğraştırma beni. Kimsin ve ne istiyorsun? 0542: Seni desem çok mu cesur bir cevap vermiş olurum? 0542: Sevgini, kalbini yani. Yanlış anlama. ...