Keyifli okumalar. Yorumlarınızı bekliyorum.
-------------------------------------------------------------
"Biraz konuşalım mı yavrum?"
Hiç bir şey söylemeden ve ne konuşacağımızı da bilmeden kafamı salladım.
"Ailen sana karşı hep mi böyleydi? Yoksa bir şey oldu da sonradan mı oldu? Bu normal bir şey değil. Onları Diyarbakır'a gömmemek için zor duruyorum."
"Aslında hep böylelerdi. Ama zamanla dozu arttı. Babam çok çabuk dolduruşa geliyor. Arkadaşlarının, halamların, amcamların sözleri yüzünden daha da arttı. Kız kısmına güven verirsen başına çıkar, babam bir şey demez deyip namusuna laf getirir yapma böyle diye diye oldu. Annem zaten babam ne yaparsa onu yapıyordu."
"Onlara inat bir kızımın olmasını o kadar çok istiyorum ki. Hatta iki, üç, dört. Rabbim on tane kız çocuğu verse neden demem ağzımı bile açmam. Nasip olursa onları öyle bir yetiştireceğim ki hepsinin ağzı açık kalacak."
Kafamı ona doğru çevirip içten bir şekilde gülümsedim ve eline uzandım.
"Hep söyledim ve söyleyeceğim. İyi ki varsın Erdem."
İki elimi büyük ellerinin arasına alıp koklayarak öptü.
"Asıl sen iyi ki varsın Dilay'ım."
Gülümseyerek burnumu çektim ve gözlerimi sildim. Oturduğum yerde dikleşip konuştum.
"Hadi dönelim. Burası iyi gelmiyor bana. Hem nişanlanmamız gereken konular var Yüzbaşım."
Dudaklarının kenarı kıvrılırken keyifle arabayı çalıştırdı.
"Ne nişanı be yavrum. Gel basalım direk nikahı."
Kahkaha atıp arka koltuktan bir şişe su aldım. Erdem'de o sırada arabanın gazına yüklendi ve ait olduğum şehire doğru yola çıktık. Dönüş yolu tahmin ettiğimden de eğlenceli geçiyordu. Ve beni kahkahalar ile güldüren bu adama bir kez daha aşık olmuştum.
Artvin'e girdikten sonra ailesi ile konuşmak için tekrardan Erdem'lerin evine geçtik. Kendimi oldukça yorgun hissederken ayaklarım da şişmişti. Yavaş bir şekilde arabadan inip eve girdik. Gülümseyen yüzler bizi karşılayınca yorgunluğumu unutmuştum.
Onlar yemeklerini yediği için ikimize küçük bir sofra hazırlamışlardı. Yardım etmek istesem de beni kaldırmamışlardı. Erdem ile yemeklerimizi yerken bir yandan da onlarla muhabbet ediyorduk.
"Erdem ne yaptınız oğlum? Ailesi ne dedi?"
Sena teyzenin sorusu ile gözlerimi Erdem'e çevirdim. Benim gerginliğimin aksine yemeğine ekmek banarak cevapladı.
"Katılmayacaklarını belirttiler bizde tamam dedik çıktık geldik."
Kafamı eğip bir süre kaşık ile yemeğimle oynadım. Erdem masanın üzerindeki elimi tuttu ve sıktı. Gözlerimi ona çevirdim. Gülümseyip gözlerini kapatıp açtı. Bende aynı şekilde ona gülümseyip lavaboya gitmek için ayaklandım.
Elimi yıkayıp bir süre aynadan kendimi izledim. Ailemin acımasız sözlerini aklıma getirmemeye çalışsam da aklımdan çıkmıyordu. Derin bir nefes alıp dışarı çıktım.
"Dilay kızım yanıma gelir misin biraz?"
Sena teyzenin sesini duyduğumda odaya doğru ilerledim. Gülümseyerek eliyle gel gel işareti yaptı. Bende aynı şekilde gülümseyip yanına oturdum.
"Nasılsın kızım?"
"İyiyim Sena teyze. Sen nasılsın?"
Koluma dokundu ve ılımlı bir ses ile tekrar sordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ || Yarı Texting ~
Short Story0542: Erdem, merhaba. 0552: Kimsin? 0542: Şuan söylemesem daha iyi sanki. 0552: Uğraştırma beni. Kimsin ve ne istiyorsun? 0542: Seni desem çok mu cesur bir cevap vermiş olurum? 0542: Sevgini, kalbini yani. Yanlış anlama. ...