8✨️

23K 1K 623
                                    

Dilay ve Erdem için kalp bırakır mısınız ? 🖤

------------------------------------------------------------

Evimden içeri girince elimi hızla atan kalbimin üzerine koydum. Hamide Teyzenin sesi apartmanda yankılanıyordu. Onun bu sevinçli haline tebessüm edip tekrar pijamalarımı giydim. Kafamı yastığa koyup telefonumu elime aldım. Eş zamanlı olarak mesaj gelmişti.

Yüzbaşım: Yemek gerçekten çok lezzetli olmuş. Ellerine sağlık.

Yüzbaşım: Babaannem bu yemeği kimin verdiğini sordu. Ve bende çok iyi sır sakladığım için senin olduğunu söyledim :).

Dilay: Erdem. Sinir ediyorsun beni. Neden söyledin? Yanlış anlayacak kadın?

Yüzbaşım: Neden yanlış anlasın ki? Ne anlayabilir yani?

Dilay: Kelime oyunu oynama bana.

Dilay: Neyse ne dedi peki?

Yüzbaşım: İmalı imalı baktı ama içten içe de sevindi gibi.

Dilay: Hmm. Anladım. Sabah işe gitmem gerek uyumalıyım. İyi geceler sana Erdem.

Yüzbaşım: İyi geceler Dilay. Yarın görüşürüz :).

-------------------------------------------------------------

Sabah uyanıp ayak üstü kahvaltılıklardan atıştırdım. Buzdolabının boş olduğunu görünce dönerken alışveriş yapmayı aklımın bir köşesine not edip siyah kaşe kabanımı üzerime geçirdim. Saçlarımı içinden çıkarıp telefonumu elime aldım. Yüzbaşımdan hala mesaj yoktu. Galiba hala uyuyordu.

Dilay: Günaydın Yüzbaşım.

Ayakkabılarımı giyip kapıyı kilitledim ve karşı dairenin kapısına bir süre baktım. Otobüsü kaçıracağım aklıma gelince bakmayı bırakıp merdivenlerden inerek dışarı çıktım. Bugün neler konuşacağımızı düşünerek durağa ilerledim.

Saatler geçerken Erdem'den hala bir haber yoktu. Sabah gönderdiğim mesaja cevap vermemişti. Her halde yorgunluğunu atamadı dinleniyordur diyerekten düşünmemeye çalıştım ve gelen müşteri ile ilgilendim.

Saat 20.53'ü gösterirken Erdem'den hala haber yoktu. Bana beni alacağını söylemişti ama gelmemişti. İçime düşen sıkıntı ve korku ile arka tarafa geçip kabanımı elime aldım ve patron ile vedalaşıp dışarı çıktım.

Belki gelir diye bir süre mağazanın çevresinde oyalandım. Önündeki bankda oturdum ama saat 21:37'yi gösterirken gelen giden olmamıştı. Çevredeki mağazalarda yavaştan kapatmaya başlamıştı. Gelip giden arabalarda azalıyordu.

İçimdeki sıkıntı ve üzüntü ile banktan kalktım ve köşedeki marketten bir kaç bir şey aldım. Durağa geçip otobüse bindim. Aramamış ve mesaj atmamıştı. Duraktan inip elimdeki poşet ile eve yürüdüm.

O sırada apartmanın önündeki kalabalık dikkatimi çekmişti. Çatık kaşlarım ile yaklaşırken ağlayan Hamide Teyze ve gelini yani Erdem'in annesi Sena Teyzeyi gördüm.

"Yavrum daha dün geldin ama. Gitmesen ne olur ki. Komutanın anlar bence seni. Ha oğlum?"

Sena Teyzenin Kafasını kocaman elleri arasına alıp alnına içten bir öpücük bıraktı.

"Anacım yemin olsun sizden daha çok istiyorum kalmayı. Ama acilen gitmem gerekiyor. Sağ salim dönersem inşallah izine ayrılıp geleceğim. Söz."

Sena teyze bu laflar ile daha çok ağlayıp sıkıca sarıldı Erdem'e. Ne yani göreve mi gidiyordu? Ama bir hafta kadar izinliydi? Konuşacaktık daha. Ellerim daha fazla poşeti tutamayınca yere düştü. Ve mahallede kırılan reçel kavanozunun sesi yankılandı.

GÖR BENİ || Yarı Texting ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin