Merhabalar bölümlerdeki yazı stillerimi güncelleyeceğim. Eski telefonum italik yazı vs. kayıt etmiyordu. Bölümlerde ve kurguda değişen bir şey olmayacak. Bildirimler yanıltmasın sizi 😊🙏. Keyifli okumalar ✨️.
-------------------------------------------------------------
Erdem ile beraber otogara gitmek için evden çıkmıştık. Şimdi ise yolda bir şeyler yerim diye markete gidiyorduk. Bir süre birbirimize temas etmeden yürüdük ama Erdem dayanamadı ve ellerimizi birleştirdi.
"Gideceksin kızım zaten. Ver şu elini."
Onun bu haline kıkırdayıp boşta kalan elimlede bileğinden tuttum. Sohbet ederek markete girdik. Gördüğü her çikolatayı sepete atarken hızla elini tutup engel oldum.
"Erdem ne yapıyorsun!?"
"Çikolata alıyorum yavrum."
Kaşlarımı çatıp aldığı bir kaç çikolatayı yerine bıraktım.
"Sana kalsa buradaki her şeyi alırsın. Çok fazla bunlar. Yiyemem. Bir tane su alayım yeter bana."
"Siz seviyorsunuz çikolatayı yavrum. Alalım işte seversin."
Elini tutup kasaya doğru çekiştirirken bir yandan da ofluyordum. Bu adamın bu kadar inat olduğunu bana neden söylemediler ki? Kasaya yaklaştığımızda bir anda bir ses duyduk.
"Oha! O ne lan?"
Erdem ile arkamıza dönünce iki tane adam bize doğru şok olmuş biçimde bakıyordu. Daha doğrusu ellerimize. Ben tanımadığım için Erdem'e döndüm. Tanıdığını belli eden bir surat ifadesi ile sıkıntılı bir şekilde ofladı.
"Zeynel? Vural? Hayırdır koçum?"
"Selamın aleyküm yengeci-"
Yanındaki adamın kafasına vurması ile cümlesine devam.
"Zevzeklik yapma Vural. Hayırlı akşamlar Erdem."
Sanırım Erdem ile aynı rütbede olduğu için resmi konuşmuyordu. Yanındaki arkadaşın bana yenge demesi beni utandırırken biraz daha Erdem'e yaklaştım.
"Size de hayırlı akşamlar Zeynel."
"Misafirin sanırım hanımefendi."
Gülümseyerek bana baktı ve cevapladı.
"Aslında ev sahibi de sayılır. Kız arkadaşım olur kendisi. Dilay'ım bu Vural."
Deyip karşıda ağzı şok ile açılmış hafif kumral erkeği gösterdi. Açıkçası dışarıdan oldukça kafa dengi ve komik biri gibi duruyordu.
"Bu da Zeynel. Aynı timdeyiz."
"Çok memnun oldum. Dilay bende."
Gülümseyerek kısaca el sıkıştık.
"Biz sizi tutmayalım. Umarım daha geniş bir zamanda tekrardan tanışırız Dilay. İyi akşamlar size."
"Hayırlı akşamlar yengecim. Bak bu komutan üzerse seni valla bir telefon ile
dikilirim kapısına. Alırım ayağımın altına."Vural'ın söyledikleri ile gülümserken kafa salladım. Erdem sinirlenip üzerine yürüdü.
"Bak bak. Vural efendiye bak sen. Ev boş. Akşam gel bakalım kim kimi ayağının altına alıyor."
Vural yavaşça Zeynel'in arkasına geçip kafasını uzattı.
"Yok valla komutanım. Almayayım ben. İyi akşamlar yenge."
Zeynel in kolundan tutup sürüklerken bir yandan bize gülümsüyordu. Aynı zamanda da Zeynel söyleniyordu. Bizde kasadan aldıklarımızı geçirip arabaya geçtik. Kısa bir yolculuktan sonra otogara girdik.
Benim bineceğim otobüsün önüne geldiğimizde kalkmasına 15 dakika vardı. Erdem ellerimi tutup beni kendine çevirdi.
"Yavrum telefonunu verir misin bi?"
Kaşlarımı çatıp şifresini girdim ve ona doğru uzattım. Ne yaptığına bakınca kendine 8 saatlik canlı konum gönderdiğini gördüm. Gülümseyerek telefonu geri aldım ve çantama koydum.
"Yavrum en azından Mardin'den çıkana kadar telefonunu sakın kapatma. Çevirme olursa bana haber ver. Aynı şekilde birileri durdurursa da. İletişim halinde olalım hep."
"Erdem bak korkutuyorsun beni."
Alnımdan öpüp sıkıca sarıldı.
"Kork diye demiyorum yavrum. Önlem için. Başka bir yere gitsen de aynı şekilde davranırdım."
Bende çok sıkı olmacak şekilde ona sarıldım.
"Dilay. Ben çok teşekkür ederim sana."
Kafamı göğsünden kaldırıp kaşlarımı çattım.
"Ne için?"
"Bu yedi ayım korkuyla geçti. Sizden daha önemlisi senden haber alamıyordum. Aynı şekilde sizde benden. Yine aynı şeyleri yaşayacağım diye o kadar korktum ki. Döndüğüm zaman yapamam Erdem deyip beni bıraktığını düşündüm hep. Ama o karakola girdiğimizde askerlerden biri "Dilay Gürbüz adında biri sizin için geldi komutanım" dediğinde dünyalar benim oldu yemin ederim."
"Bunu isteyen bendim Erdem. Hep dua ederdim umarım sonu güzel biter diye. Nasıl sana yapamam diyebileyim bu durumda? Senden bile çok istiyor olabilirim."
Son cümlemi kıkırdayarak söylemiştim. Oda benimle beraber güldü ve daha sıkı sarıldı.
"Egomu okşama kızım."
Hafifçe karnına vurup gülerek geri çekildim. Oda yalandan inledi ve öne doğru eğildi. Keyifli dakikalarımız devam ederken muavinin sesi ile Erdem'e döndüm.
"Allah'a emanet ol. En kısa zamanda sapasağlam gel olur mu?"
"Sende Allah'a emanet ol gülüm. Hadi bin dediklerimi unutma."
Kafamı sallayıp yavaşça ayrıldım ve otobüse geçtim. İçimdeki burukluk yüzüme de yansımış geldiğimden beri eksik olmayan tebessümüm yok olmuştu. Birbirimize el sallarken otobüs hareket etti. Eli ile telefonunu gösterdi. Telefonuma bakmamı istediğini düşünüp kilidi açtım ve eş zamanlı olarak mesaj bildirimi geldi.
*Dilay adlı kişi Dilay'ım olarak değiştirildi.*
Yüzbaşım: Seni özledim gülüm.
Dilay'ım: O zaman çabuk gelmeye bakın beyefendi :).
Yüzbaşım: Geleceğim gülüm.
Dilay'ım: Erdem.
Yüzbaşım: Efendim yavrum.
Dilay'ım: Seni seviyorum.
-------------------------------------------------------------
Kalpler nerede 🤭🤍?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ || Yarı Texting ~
Short Story0542: Erdem, merhaba. 0552: Kimsin? 0542: Şuan söylemesem daha iyi sanki. 0552: Uğraştırma beni. Kimsin ve ne istiyorsun? 0542: Seni desem çok mu cesur bir cevap vermiş olurum? 0542: Sevgini, kalbini yani. Yanlış anlama. ...