Satır arası yorumlarınızı beklerim ✨.
———————————————————
Yüzbaşım: Dilay sakinleş öyle konuşalım. (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Şuan çok gerginsin. Neden bilmiyorum ama. (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Evet birini istemiyorum dedim. Çünkü ilk başta ciddi biri gibi gelmedin. Bir yakınım oyun oynuyor diye düşündüm. (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Bak anlatırım daha sonra. Gel buraya. (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Ayrıca (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Bu soktuğumun mesajları neden iletilmiyor? (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Engelledin mi? (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Dilay ciddi misin? (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Başlarım böyle işe. (İletilemedi.)
*Dilay adlı kişi aranıyor...*
*Arama reddedildi.*
Yüzbaşım: Sen istedin. (İletilemedi.)
Yüzbaşım: Neden bilmiyorum ama seninle konuşana kadar bırakmaya niyetim yok. (İletilemedi.)
Erdem'i engelleyip kendimi yatağa bıraktım. Bir süre sadece tavanı izleyip ruhum daralınca kalktım ve küçük dolabımdan hırkamı aldım. Salondaki çantamdan her ihtimale karşı biraz para ve anahtarımı alıp evden dışarı çıktım.
Nereye gittiğimi bilmeden boş sokaklarda öylece yürüyordum. Acaba benim hakkımda ne düşünüyor? Araştırınca resmimi de görmüştür. Suratımdaki yara izini görünce diğer insanlar gibi benden soğumuş mudur?
Geçirdiğim bir trafik kazasından sonra yüzümde asla geçiremediğim bir yara izi oluştu. Bunu gören insanlar benden uzaklaşıyordu ve oğullarına almak istemiyordu. Hoş onların oğullarını isteyen kim? Benim de işime geliyordu zaten.
Bizim oralarda 17-18 yaşlarında evlenemezsen evde kalmış diye adını çıkarırlar. Benim 22 yaşına gelip hala baba evinde olmam birilerine neden bu kadar dert oluyordu hala anlamış değilim. Sorduğumda ise hep "otur çocuklarına analık et, kocanı memnun et, bu saatten sonra baba parası yiyip ne yapacaksın?" cevapları ve farklı şekillerini duyuyordum.
Kimse izin vermedi ki ayaklarımın üzerinde durayım. Biz bu düzene uymuyoruz diye göğsümü kabarta kabarta anlatacağım bir ailem yoktu. Herkes gibi sıradan bir aile.
Kendime olan güvensizliğim de bu düzenden kaynaklı. Ve insanların asla unutmama izin vermediği aptal bir yara izi. Telefonum titreyince cebimden çıkarıp arayana baktım.
Yüzbaşım arıyor...
Titrek bir nefes alıp açıp açmama konusunda kararsız kaldım. Boğazımı temizleyip arama kapanmadan yeşil tuşu kaydırdım.
Dilay: Efendim?
Yüzbaşım: Dilay?
Dilay: Ne oldu Erdem?
Yüzbaşım: Ne diye beni engelliyorsun kızım sen. Delirdim burada ben.
Sesin nasılda güzel öyle...
Dilay: Sen istedin çünkü.
Yüzbaşım: Ben istemedim. Sen ve gereksiz pimpirikli halin istedi.
Dilay: Suratına kapatıp komple engelle mi dedin az önce?
Yüzbaşım: Hay sokayım böyle işe.
Dilay: Küfür etme Erdem.
Yüzbaşım: Bak özür dilerim. Ama anla beni. Asker adamım. Dostum var evet ama bir o kadar da düşmanım var. Senin gerçekten kendi halinde mağazada çalışan biri olduğuna nasıl inanayım bir anda?
Bir haklı geldi şimdi...
İkimiz arasında bir süre sessizlik olunca tekrardan konuştu.
Yüzbaşım: Engeli kaldıracak mısın?
Dilay: Neden kaldırayım? Sana neden yazdığımı biliyorsun sonuçta. Sen istemiyorum dedin ama ben abarttım.
Yüzbaşım: Hay ağzımı si- tamam küfür yoktu. Evet istemiyorum dedim ama söyledim sana kim olduğunu bile bilmiyordum. Ne deseydim gel yanıma gidelim nikah dairesine falan mı? Aç kızım engeli işte.
Dilay: Bakarım. Kaldırırım belki. Yalvarman hoşuma gitti de.
Kısık sesle kıkırdadım. Yanımdan hızla arabalar geçerken tekrar sesini duydum.
Yüzbaşım: Dışarıda mısın?
Dilay: Evet.
Yüzbaşım: Dikkat et bak oralar tenha yerler. Gecikmeden dön eve geri.
Dilay: Emredersiniz yüzbaşım.
Kulağıma gülme sesi gelince bende istemsizce gülümsedim.
Yüzbaşım: Dilay.
Dilay: Efendim Erdem.
Yüzbaşım: Engeli kaldırsana.
———————————————————
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum ☺️.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖR BENİ || Yarı Texting ~
Historia Corta0542: Erdem, merhaba. 0552: Kimsin? 0542: Şuan söylemesem daha iyi sanki. 0552: Uğraştırma beni. Kimsin ve ne istiyorsun? 0542: Seni desem çok mu cesur bir cevap vermiş olurum? 0542: Sevgini, kalbini yani. Yanlış anlama. ...