11. Bölüm

3K 263 71
                                    

Her zamanki gibi yorucu bir günün ardından çantamı toplayıp yurta gitmeye hazırlanıyordum. Tüm stajyerler teker teker dağılmaya başlamıştı. Tam sınıftan çıkıyorken dans pratik odasında su şişemi unuttuğumu hatırladım. Tek isteğim bir an önce eve varmaktı, bu yüzden hızlı adımlarla pratik odasına girdim.

Normalde içerinin boş olması gerekirken sadece Hyunjin vardı. Tek başına dans ediyordu. Benim geldiğimi görünce durup bana döndü.

"Eve mi?"

"Evet. Sen gelmeyecek misin?"

"Ben bir süre daha burdayım. Sonra da antremana gideceğim. Anlayacağın, bu gün birbirimizi fazla göremeyeceğiz çilli." Dedi dalga geçen bir ses tonuyla.

"Vah vah! Çok üzüldüm biliyor musun?" Biraz ileride, yerde duran çantamı sırtlayıp kapıya yöneldim. Tam çıkarken arkamdan bir ses duydum.

"Çilli..." Arkamı dönüp cümlesini tamamlaması için baktım. "Neyse, boşver. Eve git." Hiçbir şey demeden çıkıp gittim.

Eve vardığımda kulaklığı çıkarıp şöyle bi alıcı gözüyle eve bakma ihtiyacı duydum. Ağzımı bozmak istemiyorum ama evi bok götürüyordu. Özellikle Hyunjin'in odası bok içindeydi. Tüm kıyafetler heryerde, yatak dağınık ve içerisi ahır gibi kokuyordu. Aynı babaannemin köyündeki ineklerin boku gibi. Burayı tabii ki temizleyecek kişi Hyunjin gibi biri olamayacağı için bu iş bana düşmüştü.

Kilerden elektrikli süpürgeyi çıkarıp önce yerleri süpürdüm ve viladayla sildim. Ardından bezle heryerin tozunu aldım. Sonra benim görevim olmamasına rağmen Hyunjin'in odasını toparladım. Tüm kıyafetlerini dolaba yerleştirdim, yatağı topladım ve içerdeki bok kokusunu yok etmek için odayı havalandırdım. Benim böyle kısa anlattığıma bakmayın, nerden baksak 1-2 saattir temizlik yapıyorum.

Sonunda oturup biraz dinlenmenin ardından kendime sıcak bir küvet hazırladım. Stajyerliğim bu ilk haftasında sadece bir kere kullanmıştım, fakat o zamanda kapı çalmıştı ve sudan çıkmak zorunda kalmıştım. Şimdi rahat rahat hareket edebilirim.

Küvetteyken bir yandan da telefonumdan uzun süredir izlemediğim -izlemeye zaman bulamadığım- dizimi izliyordum. Sudan buruşan parmaklarımdan uzun süredir suda kaldığımı anlayıp sonunda çıktım. Havlumu belime sarıp odama ilerledim.

...

Masamda japonca çalışırken birden aklıma Hyunjin geldi. Kafamı defterden kaldırıp camdan dışarı baktım. Hava çoktan kararmıştı ama o ortalıkta yoktu. Aklıma kötü şeyler gelmeye başlamıştı. Geç geleceğini söylemişti ama saat şu an 12'ydi ve çoktan evde olmalıydı.

Kötü ihtimaller tüm aklımı ele geçirmişti bile. Ya biri onu kaçırdıysa, ya araba çarptıysa, ya biri ona zarar verdiyse. Kafamı patlatan bu düşüncelere dayanamayıp telefondan numarasını tuşladım. Çalmaya başlayınca açmasını bekledim. 1 çaldı, açmadı. 2 çaldı, açmadı. 3 çaldı, açmadı. Sonrasında 4-5 derken arama bitti. Ondan cevap alamamak demek bu kötü ihtimallerin gerçekleşmiş olması seçeneğini daha da yükseltiyordu.

Bir kez daha aradım ama boşu boşuna çalmaktan başka bir şey olmadı. İyice endişelenmeye başlamıştım. Hemen Chan hyungu aradım. Belki onların yanındadır.

"Hyung, Hyunjin yanınızda mı?"

"Hayır, biz Minho'yla televizyon izliyoruz. Bir sorun mu var?"

"Hyunjin hala eve gelmedi. Defalarca aradım ana açmadı. Çok endişelendim. Başına kötü bir şey gelmemiştir değil mi hyung?"

"Lix, ne diyeceğimi bilmiyorum. Ama mutlaka arkadaşlarının yanında falandır. Bay Park'a haber vermemi ister misin?"

Dance With Me | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin