Vaktim olmadığı için yazım yanlışlarımı kontrol etmek için bölümü baştan sona okuyamıyorum
Bu yüzden yanlış veya devrik vb cümleler fark ederseniz lütfen yorumlarda belirtin
İyi okumalar 💖
Sunucunun dediyle beraber ikimizde birbirimize bakıp gülümsedik. Ardından sandalyeden kalkıp odaya doğru adımlarımızı attık. Kapının önüne geldiğimizde yeninden göze göze geldik ve istemeyerek kapıyı açtım.
Bizi gören çocuklar hemen dikkatlerini bize verdiler. Bense boğazımı temizleyip konuşmaya başladım "Merhaba. Ben Felix." dedim küçük kıza. Kızda şaşırtıcı bir şekilde bana gülümseyerek cevap verdi "Senin saçların ne güzel. Sapsarı." diyip küçük elleriyle saçlarıma dokundu. İçimde kelebekler uçuşuyordu şu an.
"Çok teşekkür ederim, senin saçda çok güzel." dedim kıza tebessüm ederek. O sırada Hyunjin'e baktığımda küçük oğlanı kucağına almış ve onunla bakışıyorlardı. İkiside çok tatlı görünüyorlardı.
""Felix oppa, saçını bağlayabilir miyim?" dedi gözlerimin içine bakarak. Bir an gözlerimin önüne Olivia geldi. O da küçükken böyle söylerdi. Saçlarımla oynamayı çok severdi. O an karar verdim. Birgün onu ziyarete gitmeliyim. Onu ne kadar özlediğimi şimdi fark ettim.
"Peki, olur." Onayımı alınca karşımızdaki dolabın kapağını açıp içine karıştırmaya başladı. O sırada bende Hyunjin'i izledim. Parmaklarıyla bebeğin saçlarını düzeltiyorken birden bire bebek ağlamaya başladı.
"Hey, sorun ne?" dedi bebeğe. Çocuksa hiç umursamadan ağlamaya devam ediyordu.
"Felix, yardım et." dedi dudaklarını büzerek. İkisinin hallerini gülerek izliyordum. Daha fazla dayanamadım ve küçük oğlanı kucağıma aldım. Hafifçe kucağımda sallayarak kısık seste ninniler mırıldandım. Çocuk yavaşça sustu, ve gözlerini kapatıp uykuya daldı.
"Ne yani, bu kadar basit miydi?" dedi Hyunjin göz devirerek.
"Ama sen bu basit şeyi bile yapamadın." diyip gıcık etmek amacıyla dil çıkardım. Sonrasında ise yavaşta ayaklanıp bebeği yanımızdaki beşiğe yatırdım.
Küçük kız elinde pembe bir tarak ve prensesli birkaç tokayla yanıma döndüğünde geri yerime oturdum. Arkama geçti ve saçımı pembe tarakla taramaya başladığında konuştu "Önce saçını tarayacağım. Sonra sana prenses saçı yapacağım." Kızın dediklerine kıkırdayıp 'tamam' anlamımda başımı salladım.
Tarakla nazikçe saçlarımı taradıktan sonra yan tarafa koyduğu prensesleri tokalardan birine eline aldı. Saçımın sağ tarafındaki yarısını alıp bağladı, sonra da saçımın diğer kısmını. Artık iki tane at kuyruğum vardı.
Saçımla işini bitirince önüme geçip beni inceledi "Çok güzel bir prenses oldun. Ama bir prense ihtiyacın var." Dediği son şeylerle sertçe yutkundum. Umarım prens diye Hyunjin'den bahsetmiyordur. Zaten hiçbir sebep olmamasına rağmen sosyal medyada ikimizi yakıştıranlar vardı, eğer böyle bir olay olursa daha çok çoğalırlardı. Haliyle aramızda bir şeylerin olduğunu da fark etmeleri onlar için kolay olurdu.
"Benim prense ihtiyacım yok, ben doğuştan bir prensesim tatlım." diyip sevimli bir şekilde göz kırptım. Bakışlarımı yana çevirdiğimde hayranlıkla beni seyreden bir çift göze rastladım.
"Hayır! Prens de olucak." dedikten sonra gözlerini Hyunjin'e çevirip konuştu "Oppa, sen Felix'in oppanın prensi olur musun?" dedi dudaklarını büzerek. Bense utancım belli olmasın diye şekilden şekile girmeye çalışıyordum. Benim aksime Hyunjin ise gayet rahat bir tavırla, gözlerimin içine bakarak "Zevkle." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me | Hyunlix
FanfictionDans okulunda öğretmeni, Lee Felix'e Seul'de düzenlenen çok ünlü bir şirketin kuracağı dans grubu için alımlara katılmasını söyler. Olacaklardan habersizce kabul eden Felix, kapısını açtığı bu büyük gelecekten haberi yoktu. Ve hayatını dansa adamış...