Not: meydadaki fotoğrafı ben çektim :3
(Övün beni)Şirkete gitmek için hazırlanırken dolabımda bir şeylerin eksik olduğunu fark ettim. O an aklıma geldi birkaç gün önce en sevdiğim gömleğimi Hyunjin'ine ödünç verdiğim. Geri almak için kapısının önüne geldim ve tıkladım. İçeriden "gel" komutunu aldıktan sonra içeri girdim. Beklemediğim bir şekilde masasında resim yaparken buldum onu. Bana bakmadan resmiyle ilgileniyordu.
Merakımdan biraz yaklaşıp ne çizdiğine baktım. Kırmızı bir gül vardı. Ama çok güzel çizilmişti. Gözlerime inanamamıştım.
"Resim konusunda bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordum." dedim resme bakarak. O ise benim tersime, yüzüme bile bakmadan soğuk bir tonda yanıtladı. "Ne için geldin?"
Görmese bile göz devirdim. "Sana verdiğim gömleği alacağım." Bana gözüyle dolabını işaret etti. Dolabın kapağını açıp gömleğimi aradım.
En sonunda bulmuştum ama en yüksekteydi. Parmak ucuna çıkarak ulaşmaya çalıştım fakat başarısız olmuştum. Aynı şeyi tekrar denedim ki yine olmadı. Derin bir oflama çekerken arkamda bir beden hissettim. Hiç uğraşmadan gömleği alıp bana uzatınca arkama dönüp yüzüne baktım. Alaycı bir ifadeyle gülüyordu.
Elimi bana uzattığı gömleğe uzanırken birden kolunu yukarı kaldırıp almamı engelledi. Zıplayarak almak istedim ama olmamıştı. Sinirlerimin harlandığını hissediyordum.
"Çok mu komik?!" Gülerek "evet" cevabını verince daha da sinirlenmiştim. Karnına canını yakmadan yumruklar atmayı denedim. İşe yaramayınca onu ittirmeye başladım. birden ittirdiğimde yatağa düşünce bende otomatik olarak onun üstüne düştüm.
Olduğumuz pozisyonun farkına yeni varınca duraklayıp göz teması kurmaya başlamıştım. İkimizde sessizce birbirimize bakarken ben boğazımı temizleyip konuştum: "gömleği ver Hyunjin." dedim sert olmaya çalışarak.
Anlayamadığım bir anda beni kendi altına alınca kalbim gereksiz hızlanmıştı. Yüzüne o piç ama seksi gülüşünü takındı.
"Ya vermezsem?"
"Ver dedim." Sesim az öncekinin aksine oldukça güçsüz çıkmıştı. Alayla kahkaha atıp tekrar gözlerini dikti gözlerime.
"Ne kadar sert durmaya çalışsanda yavru kedi gibisin." Tüm vücudumun yandığını hissetmek benim için zor olmamıştı. Sanki mesafeden dolayı nefesini suratımda hissetmem yetmiyormuş gibi şimdi de kurduğu cümle yüzünden bacaklarım titremeye başlamıştı.
Tanrıya beni bu durumdan kurtarması için yalvarırken kapının çalınmasıyla derin bir oh çektim. Hyunjin üstümden kalkıp kapıyı açmak için odadan çıktı. Çok geçmeden bana seslenmişti.
"Felix! Gel bi."
"Kim o?"
"Gelsene!" Odadan çıkıp kapıya gittim. Gördüğüm beden ile şaşkınlıktan ve mutluluktan ağzım açılmıştı.
"Seungmin?" Beni görür görmez elindeki küçük bavulu bırakıp hemen üstüme atlayıp sıkıca sarıldı. Bende aynı şekilde ona karşılık verdim.
"Seni çok özledim çillim."
"Bende seni köpekçik. Ama nerden buldun burayı."
"Boşver sen onu. Çekilde içeri geçeyim." Kapının önünden çekilip içeri girmesine izin verdim. O evi incelerkende Hyunjin kulağıma bir şeyler fısıldadı "odama gel, konuşmalıyız."
Seungmin'e içerde beklemesini söyleyip birlikte odaya geçtik. Kapıyı arkasından kapatıp konuşmaya başladı.
"O çocuk kim ve yabancıları yurda almak yasak biliyorsun. Yoksa sevgilin mi?" dedi sonlara doğru tek kaşını kaldırıp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance With Me | Hyunlix
FanfictionDans okulunda öğretmeni, Lee Felix'e Seul'de düzenlenen çok ünlü bir şirketin kuracağı dans grubu için alımlara katılmasını söyler. Olacaklardan habersizce kabul eden Felix, kapısını açtığı bu büyük gelecekten haberi yoktu. Ve hayatını dansa adamış...